Değersizleştirilme…

DEĞERSİZLEŞTİRİLMEYE

KARŞI 5 DEĞERLİ TEDBİR

1-Varlığını önemsemiyorsa uzaklaş.

2-Bağırarak yönetiyorsa sakın sinme.

3-Değerlerine saldırıyorsa uyar.

4-Özen göstermiyorsa terk et.

5-Kendi değerini ondan dilenme.

Değersizleştirme; savunma mekanizmalarını bastırmadır, çarpıtmadır, yön değiştirmedir.

Değersizlik bir toplumun üretimsizliğinin, sürdürülebilirliğinin, varlığının en büyük düşmanıdır.

Değer üretmeyen toplum değersizleştirir.

Sevdiğini söylersin ama özen göstermezsen hayatının en ücra köşesine itersin, sevgini çürütürsün.

Çocuğum dersin çocukların gündeminden eğitimi, araçları, bilimi alırsın ve onları dünya ölçeğinde meraktan, matematikten, bilimden yoksun ve yoksul kılar, sonuçta bilimin dilencisi oluverirsin.

Halkım dersin, halkın elinden konuşmaifade özgürlüğünü alırsın, seçimlerini ve seçtiklerini değersizleştirirsin.

Hayat; değerler üzerinden yürür.

Değersizleştirdiklerin kendi değerlerini unutur ama er veya geç seni unutur.

İnsan,   değersizleştirenden uzak durmalı.

Zira değer görmeyen, değer veremez.

Genelde bağırarak yönetenler kendileri değer görmeden yetişenlerdir.

Kamçıyla büyüyen kamçı eline geçtiğinde değersizleştirmede zalimleşecektir.     

DEĞERSİZLEŞTİRENİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Harcayarak kazanmak

HARCARKEN 5 KEZ DÜŞÜN

1-Bu benim ihtiyacım mı isteğim mi?

2-Harcadığımla ne kazanıyorum?

3-Harcadığım kendi kazandığım mı?

4-Harcamam sürdürülebilir mi?

5-Harcadığıma esir miyim?

Neye harcıyorsak, ona dönüşüyoruz.

Harcamak; kazanmanın zıddıdır. 

Harcayarak kazanmak ise harcama yapılan kalemlerin insanı zenginleştirmesidir.

Bir insan harcayarak nasıl zenginleşir?

Cebindeki kitap için harcar; bilgisini zenginleştirir.

Spor için harcar; sağlığını zenginleştirir.

Yetkinliklerini geliştirmek için harcar; hayatta kalma becerisini yükseltir.

Deneyimlerine harcar; karar mekanizmalarını güçlendirir.

Harcama kalemlerinin esiri olmayanlar hem kendi hem de geleceğin toplumunu inşa ederler.

Hayat, harcarken kazananlar üzerinden yükselir.

Bu da neye harcadığını sorgulaman gerektiğini anlatır bizlere…

Eğer kazanmak için harcıyorsan, bu iyi bir şeydir.

Ancak sadece tüketim ve kazandığından fazlasını harcıyorsan zarardasın demektir.

Harcadığın karşılığında hayatına değer katıyorsan, bu iyi bir şeydir.

Zira değerler üzerinden hayatını şekillendiriyor ve daha fazla harcama için kazanç kapısı inşa ediyorsun demektir.

Fakat başkası kazanıp sen harcıyorsan, kendini de harcıyorsun demektir. 

HARCARKEN NE KAZANDIĞINI BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Değersizleştirilme…

DEĞERSİZLEŞTİRİLMEYE

KARŞI 5 DEĞERLİ TEDBİR

1-Varlığını önemsemiyorsa uzaklaş.

2-Bağırarak yönetiyorsa sakın sinme.

3-Değerlerine saldırıyorsa uyar.

4-Özen göstermiyorsa terk et.

5-Kendi değerini ondan dilenme.

Değersizleştirme; savunma mekanizmalarını bastırmadır, çarpıtmadır, yön değiştirmedir.

Değersizlik bir toplumun üretimsizliğinin, sürdürülebilirliğinin, varlığının en büyük düşmanıdır.

Değer üretmeyen toplum değersizleştirir.

Sevdiğini söylersin ama özen göstermezsen hayatının en ücra köşesine itersin, sevgini çürütürsün.

Çocuğum dersin çocukların gündeminden eğitimi, araçları, bilimi alırsın ve onları dünya ölçeğinde meraktan, matematikten, bilimden yoksun ve yoksul kılar, sonuçta bilimin dilencisi oluverirsin.

Halkım dersin, halkın elinden konuşmaifade özgürlüğünü alırsın, seçimlerini ve seçtiklerini değersizleştirirsin.

Hayat; değerler üzerinden yürür.

Değersizleştirdiklerin kendi değerlerini unutur ama er veya geç seni unutur.

İnsan,   değersizleştirenden uzak durmalı.

Zira değer görmeyen, değer veremez.

Genelde bağırarak yönetenler kendileri değer görmeden yetişenlerdir.

Kamçıyla büyüyen kamçı eline geçtiğinde değersizleştirmede zalimleşecektir.     

DEĞERSİZLEŞTİRENİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Hayata değer katan ol

İNSANIN DEĞERİ

1-Hayata kattığı değer kadardır.

2-Ne eksik, ne fazla…

3-Değer katan, değer bulur.

4-Katmayan; değersizleştirilir.

5-Sen de hayata değer kat, değerli insan biriktir.

Değersizleri hayatından çıkar.

Üç kişi duvar örüyordu.

Yoldan geçen; birincisine sordu; –Ne yapıyorsun?

Ekmeğimi kazanıyorum.

İkincisine sordu bu defa; –Burada ne yapıyorsun?

Görmüyor musun, duvar örüyorum

Bu defa üçüncüye sordu; Peki, sen ne yapıyorsun?

Mabet inşa ediyorum.

Gerçi üçü de çalışıyordu ancak sadece üçüncüsü hayata değer katma bilincindeydi.

Havalimanındayım; bankoya yaklaşıyorum, bankodaki birinci görevli; ‘sistem kapalı’ diyor ve beni uzaklaştırıyor.

Tam da yan bankodaki görevli; ‘sistem açılıyor, buyurun gelin’ diyor.

Sistem aynı sistem.

Her ikisi de açılma sürecinde ancak biri; hayatı zorlaştırmak üzerine zihin yapısı geliştirirken, diğeri hayata değer katma tutumunda…

Biliyorum ki ancak ve ancak hayata, hayatlara değer katan, çok daha mutlu olacak, değerli hayat sürecek.

Öteki mi? Daima yaptığı işten şikayet edecek, insanları güçlük çıkaracak ve bedbaht olacak, mutsuz edecek.

SEN HANGİSİ OLMAK İSTERDİN?

DEVAMINI OKU

Organizasyon dehşet

AVARA KASNAK MISIN?

1-Değer üretmeyen

2-Güç aktarmayan

3-Ama sistemi geren ve boşa dönen parçaya avara kasnak denir

4-Siz; boşa çalışan, çalışır gibi görünen

5-Kendini tekrar eden sistemlerin parçası olmayın

Adamın biri arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını keser.

Biraz ötede bir özel sağlık kurumu vardır.

Adam “ben şurada pansuman yaptırayım” der.

İçeri girince, karşısına iki kapı çıkar.

Birinde ‘HASTALAR’, ötekinde “YARALILAR’ yazılıdır.

Yaralılar kapısından girer.

Yine iki kapı vardır.

Birinde ‘ET’, ötekinde ‘KEMİK2 yazar.

Et kapısından girer. Yine iki kapı…

Birinde ‘ÖNEMLİ’ ötekinde ise ‘ÖNEMSİZ’ yazıları vardır.

Önemsiz yazandan girince bir anda kendini sokakta bulur.

Arkadaşı sorar: ‘Nasıl, sana iyi baktılar mı?’ 

Adam cevap verir: ‘Hayır, ama organizasyon dehşet!’

Türkiye; ‘dehşet organizasyonlar’ cenneti(!) durumundadır.

Değer üretmeyen sistemleri ayıklamadıkça organizasyonel ‘dehşetler’ bizi orta gelir tuzağına mahkûm edecektir.

Sorun, yeterince üretememektir ve ortada üretilen değer yoksa organizasyonel mükemmelliğin hiçbir anlamı yoktur.

ANLADIK MÜKEMMELSİNİZ AMA KİMİN NE İŞİNE YARARSINIZ?

DEVAMINI OKU

Değer verebilen ol

DEĞER İLE FİYAT FARKI

1-Fiyat; arz ile talebin buluşumu

2-Değer; insanın içinde oluşan yargı

3-Fiyat; nicelik, değer; nitelik

4-Fiyat; maddi karşılık

5-Değer; manevi kıymet

Değer; uğruna bedel ödenebilendir.

Pahakıymet… Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü.

O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık.

Üstün nitelikli kişi veya şey. Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik

Erdemin dayandığı kıymet

Fiyat ile değerin farkı da yine aynı dinamikten doğar.

Fiyat bir şeyin arz ve talebinin buluşma noktasıdır. 

Değer ise o şeyin fiyattan bağımsız taşıdığı özniteliktir.

Fiyat nicelik, değer niteliktir.

Değer, bir yargıdır. Ölçersin biçersin, fayda veya zararına bakarsın, güzel mi çirkin mi kararını verirsin.

Sonra tüm ölçülebilen şeyleri geriye atar, içinde oluşan yargıya “değer” dersin.

Ya da değersizleştirirsin.

Değer aynı zamanda bir silahtır da. 

Birine düşmanlık besleyerek değer kazanabilirsin.

Çünkü düşman, seni de var eder.

En büyük ceza; onu değersizleştirmektir ki bu genelde o kişiyi veya kavramı görmezden gelmekle mümkün olur.

Değer bilen ol!

    DEĞER VERENİ DEĞERSİZLETİRİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Değer, uğruna bedel ödenebilendir

DEĞERLER TOPLUMUNUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Kurallar ön plandadır.

2-İlkeli insanlar el üstünde tutulur

3-Liyakat aranır, yetenek yüceltilir

4-Krizlerle kolay baş edilir

5-Hukuk, adalet toplumda hakimdir

Değer; paha, kıymet… Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü. O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık…

Üstün nitelikli kişi veya şey… Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik…

Erdemin dayandığı kıymet… Değer, uğruna bedel ödenebilendir.

Varlığı değerden farklı kılan, onun var olmak için mevcudiyetidir.

Her varlık, değer taşımaz. Değer; o varlığa atfedilendir. Kriz dönemlerinde değerlerin önemi çok daha fazla öne çıkar.

Zira buhran dönemleri, çiğnenmiş değerler manzumesidir.

Çürümüşlüğün salgın hale gelmesidir. Ancak değerler üzerinden yükselmek toplumu yükseltir.

Yeniler. Hayat verir.

Toplum, değerlerini kaybettiğinde çürüme başlar, ilkeler yok olur.

Yan yollara sapılır ve toplumsal barış yerini kaosa terk edebilir.

       DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Kurumsaldan durumsala

KURUMSAL MISIN DURUMSAL MISIN?

1-Salgın, ekonomik kriz; değerleri unutturdu.

2-İlkeler, kurallar rafa kalktı.

3-Kurumun kaderi kişilere bağlandı.

4-Duruma göre davranır olduk.

5-Çürüme, bozulma, çökme yaşıyoruz.

Kurumsallık; bir kurumun, bir kuruluşun, işletmenin veya markanın şahıslara bağımlı olmadan faaliyetlerini sürdürebilmesi ve geliştirebilmesini sağlayan bir yapıya sahip olması işlemine denir. Kişilere mahkûm olmama hali…

Durumsallık; ‘tüm koşullarda uygulanabilecek en iyi yönetim şekli yoktur’ tezine dayanır ve yönetici kural koymaz, kurala uymaz esnekliğini savunur.

Yönetici ilkelere göre değil olaylara göre davranır.

Duruma göre en etkili yöntem kullanılmalıdır. Kurumun kaderi, kişilere terk edilmiştir.

Türkiye, önce salgın ve sonra da ekonomik kriz yüzünden kurumsallıktan hızla uzaklaşır oldu.

Yıllarca uğraşıp didinip var ettiğimiz kurumlar bozulmaya çökmeye çürümeye terk edilir oldu.

Günün getirdiği sorunlarla baş edebilmek için ilkeler, kurallar, etik dahil tüm kurumsal değerler unutulup durumu kurtarmanın yolları aranır oldu.

Devletin yerleşik kurumları dahi, liyakatsiz kişilerin elinde durumsallaştı, durumun gerektirdiğini yapmaya zorlandı, ilkesizleştirildi.

        SENİN KURUMUN DURUMU MU İDARE EDİYOR?

DEVAMINI OKU

Eylemsizlik haracı

DEĞER ÜRETMEDEN BİZİ SÖMÜRENLER

1-Milyonlarca yan gelip yatan

2-Devletten geçinen var

3-Onların yüzünden her birimiz

4-Günde 2 saat fazladan çalışmak zorunda

5-Eylemsizlik belasının ülke faturası ağır

Eylemsizlik cisimlerin hareket durumlarını koruma eğilimleridir. Maddeler için ortak özelliktir. Newton tarafından “1. hareket yasası” olarak ifade edilir.

Bu yasa, bir cisim üzerine etkiyen dış kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet) sıfır olduğu zaman cismin hareket durumunun değişmeyeceğini söyler.

Evrensel yasadan ironiyle söz edişimin sebebi; bazılarının bunu kullanarak nasıl “haksız gelir” elde ettiğine dairdir.

Hiçbir değer katmadığı halde, eylemsizliğini gelire dönüştüren yapılardan söz ediyorum.

Misal, eylemsizlik elektrik faturalarında var. Taşıma bedeline bakıyorsun santraldan eve taksi ile mi gelmiş?

Okuma bedeline bakın, fatura başında Yasin mi okumuş?

Değer zincirine değer katmadığı halde sırf kademede duruyor diye (eylemsiz) para kazananlar ortalığı kapladı.

Ben bunlara değer yaratmayan iş süreçleri diyorum.

Siz kabzımal, aracı, tefeci, tembel memur, komisyoncu, noter, sigortacı, hantal kamu, borsacı da diyebilirsiniz.

         EYLEMSİZLER SİZİ DE SÖMÜRÜYOR MU?

DEVAMINI OKU

Çay kaşığı bir kültür müdür?

KÜLTÜR VE DEĞER

1-Kültür, topraktır

2-Değerler ise tohum

3-Her tohum her toprakta yeşermez

4-Kültür toplumu kaynaştırır

5-Değerler ise yüceltir

Kültürü korumayan toplum, çimentosuz bina gibi dağılır.

Evet… Bu kadar sıradan bir alet, kültürü temsil edebilir. Sonuçta çay bitkisini, çay tarımını, çay içme alışkanlığını ve o toplumda çaya dair kültürün varlığına delil olur.

Kültür, işbirliği ve işbölümüyle doğar. Yıllar içinde mayalanır, gelişir, kapsayıcı olur ve bireylerin davranış kalıplarını şekillendirir.

Kültürü oluşturan, kurucu babalar, savaşçı büyükler ve sanatçı bireylerdir. Bireyselliğin toplum içinde eritilip o topluma kazandırılan renktir, tattır, kokudur, sestir kültür. Hayatı yorumlama biçimidir.

Kültür, bizim yeşerdiğimiz tarladır aslında. Topraktır, kimyası, bileşenleri, mineral ve dokusuyla… Bireyin taşıdığı değerler ise tohumdur.

Her tohum her toprakta aynı sonucu vermeyebilir. Kişi vardır, sahip olduğu değerler ile onun yapısına ters bir kültürde, tutunamayabilir, boy atamayabilir.

Neticede kültür; zemini, zamanı, zat ile bütünleştirerek kalıcı hale getiren toplumsal tutkaldır.

Kültürünü yaşatmayan toplumlar, çimentosu unutulmuş bina gibi, ilk sarsıntıda dağılır, bütünlüğünü kaybeder, yok olur.

        KENDİ KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU