Bunca eziyet niye?

GRAM AKILLANDIK MI?

Koronadan ders çıkarmamız gerekirdi.

Oysa açılalım derken saçılıverdik.

Yeni normal oluşamadan eski normalimize dönüverdik.

2. dalga geldi. Gram akıllandık mı? Hayır!

‘Zannederdik servet ile rahat artar

Umardık ki rahat ile taat artar

Bulduk bir ehli tahkik sorduk hakikatinden

Dedi; Servetle gaflet, rahatla illet artar.’

Şairi meçhul bu dörtlük diyor ki; rahat ile illet artar. Konfora düşen kişinin sorunları çoğalır.

Mücadele, sağlıklı kalmanın bildik yöntemi…

Söylemek istediğim şu; 1 Haziran’da resmi açılışı yapılan Korona süreci; bazılarımız hariç çoğumuzu eksi normalin içine getiriverdi.

Olayı; sosyal mesafe & maske üzerinden değil de ekonomi dahil daha geniş çerçeveden okuduğumda gördüğüm şudur; gram akıllanmadık.

Hani isteklerimiz ile ihtiyaçlarımızı ayırt etmiştik?

Hani fazla hırsın bünyeye zarar verdiğini kavramıştık? Hani komşusu açken uyumamak gerekirmiş?

Hani diğerine yardım, kendimize yardımmış?

Görünen o ki rahata erdiğimiz an, illetler artmaya başladı.

   VİRÜS BİLE AKILLANDIRAMIYORSA ÇARE NEDİR?

DEVAMINI OKU

Aynayı tuttum yüzüme

SAHİ, GERÇEK VİRÜS KİMMİŞ?

Aynayı tuttum yüzüme. Kendim göründüm gözüme…

Gördüm ki Korona işin bahanesiymiş;

Ben halimizi düzeltmedikçe dünya düzelemiyormuş.

Dünyayı tüketirken aslında kendimizi tüketiyormuşuz.

Korona, artık kullanışsız hale gelen ezberlerimizi bozdu.

İnancımız bize; ‘aşırıya kaçma’ dedi, kaçtık.

İhtiyacından fazlasına talip olma dedi, olduk.

Eline, diline, beline sahip çık dedi, aldırmadık.

Bencil olma, ötekine saygı duy dedi, tınmadık.

Bir sabah Korona kapıya dayandı, tüm benliğimiz tehdit altındayken, kendimize çekidüzen verme gereğini anladık.

Covid-19; bize haddimizi bildirdi, gerçekleri görebildik:

Gördük ki haddimizi bilince, gezegen daha yaşanılırmış.

Gördük ki silahtan çok sağlık için para harcamalıymışız.

Gördük ki ötekine düşmanlık beslemek gerekmiyormuş.

Gördük ki uğruna onca insanın öldüğü petrol, içilmezmiş.

Gördük ki rahat bırakırsak tabiat düzelebiliyormuş.

Gördük ki şahla geda, başkanla yurttaş, fakirle zengin bir.

Gördük ki hatada ısrar edince ikinci dalga gelebiliyormuş.

Gördük ki yıldızlar yerde yürekler gökte hüzünler serde…

Gördük ki aynada gördüğümüzün halimizi düzeltmeliymişiz.

 SALGIN SENİN HALİNİ NE KADAR DÜZELTEBİLDİ?

DEVAMINI OKU

Seni uzaktan sevmek…

GÜVENMEYİ ÖĞRENİYORUZ
Uzaktan çalışma, karşılıklı güven ilişkisi gerektirir
Uzaktan eğitimde öğrenci kopya çeker mi?
Evden çalışan kaytarır mı?
Güvensizliğin maliyeti yerine
Güvenme riskini üstleneceğiz.

Korona virüsü, yakındakinden uzak durmayı, sosyal mesafe kavramını öğretti. Gözün görmediğine gönlün katlanması gerektiğini hatırlattı.

Mevcut sistemde birlikte çalışırken güvensizlik üzerine kurulu sistemler ürettik. Çalışan göz önünde dahi iken onun boynuna kart taktık, turnikelerden geçirip işe ne zaman gidip, çıktığını kontrol ettik. Y

akından eğitimde sınavda kopya çekmesin diye her öğretmenimizi Mahmut Hoca yaptık. Yine de karşılıklı güvensizlik bizleri bugünkü ‘ötekileştirme’ tutumundan alıkoyamadı.

Ancak şimdi durum değişiyor. Yan yana iken birbirine güvenmeyen insanlar, uzakta iken karşılıklı güveni geliştirmek zorunda.

Çalışan evde kaytarıyor mu? Öğrenci sınavda kopya çekiyor mu yoksa dersi izlemiyor, oyun mu oynuyor? Hele ki evden çalışmanın kuralları nasıl oluşacak?

Dilediğin derinlikte ve detayda yasa hazırla, gözünün görmediğine güvenmez isen bu sistem verimli olamayacak. Yakındakine bile güvenmeyen uzaktakini nasıl sevecek ve ona güvenecek? İşte mesele bu.

       GÖZ ÖNÜNDE OLMAYANA GÜVENEBİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Korona yakar top gibi

ÇALIŞANINI İŞTEN ÇIKARMA
Biliyoruz işler durma noktasında.
Korona külfetini ortak omuzlayacağız.
Çalışan çıkarmayı düşünenlerimiz var.
Zor zamanlarda külfeti ötekine yıkmak insanlığa ihanettir.

Salgın, hayatı durdurdu. Dünya genelinde 1.5 milyar insan evlere kapandı. Ekonomi durunca ortaya korkunç bir virüs maliyeti çıktı. Şirketlerin toplam kaybı ise daha şimdiden 23 trilyon $ düzeyinde.

Şimdi sorun, külfetin faturasını kimin ödeyeceğidir. Akıllı uluslar, külfeti eşit pay etmek için tedbir arayışında… Kurnaz uluslar ise faturadan kaçma yollarını arıyor. Devletler halklarını virüse karşı korumak için olağanüstü tedbirler geliştiriyor.

Bizde ise durum pek farklı değil. Ancak gördüğüm şudur; bazıları külfeti kendi dışına öteleme kurnazlığında… Bazı şirketler çalışanına sahip çıkarken bazıları daha şimdiden işten çıkarma planı yapmaya başladı.

Ünlü bir restoran zinciri Midpoint, 3,100 çalışanına; ‘15 gün ücretsiz izin’ dilekçesini zorla dayattı. Bazıları da ‘satışlar durdu, tensikat kaçınılmaz’ demeye başladı.

Oysa virüs patrona da çalışana da eşitlikçi zulüm uyguluyor. Bu süreçte işçi çıkaranın ben insanlığa ihanet ettiğini düşünürüm. Külfeti yakar top gibi başkasına atma.

         KÜLFETTEN KAÇMAK SENİ KURTARACAK MI?

DEVAMINI OKU

Cehalet ve Sorumsuzluk

EKRANDAKİ VİRÜSLERE ALDIRMA
#Korona kadar öldürücü olan, cehalettir.
Bilimsel ve resmi verilerle hareket et.
Cehalet, medya ile çoğaltılabiliyor ölümcül olabiliyor.
Gözünü kulağını sosyal virüslerden koru.

Korona virüsü ile top yekûn mücadelede kimimiz kurala uyup bu belanın defedilmesi için uğraşırken kimileri sorumsuz davranarak riskleri artırıyor. En akılcı kural dahi, ona uyan olmayınca işe yaramıyor.

Kitlesel sorunu kolektif gayret ile çözmek zorundayız. Ancak bireysel sorumsuzluklarla baş etmek mecburiyetimiz de var. Tıpkı trafikteki gibi, kurala uymayan sorumsuz sürücü, sadece kendi canını değil aynı zamanda başkalarının hayatını da riske atabiliyor. Onlara trafik canavarı diyoruz.

Korona gibi trafik risklerinden çok daha büyük yıkımlara gebe sorun ile baş edebilmek adına bu sorumsuzlara müsamaha gösteremeyiz. Sosyal mesafeye saygısı olmayanlara karşı uyarı yetmez, cezai müeyyide de gerekir.

Bir başka sorumsuzluk örneği, cehaletini ekranda bilim gibi gösterenler… Mesleği tıp veya halk sağlığı olmasa bile TV’lerde boy gösterip ahkâm kesen medyatik cahilleri ne yapacağız?

Onları ekrana çıkarmak, koronalı birini orta yerde dolaştırmaktan da beter. Cehalet öldürücüdür zira…

        KORONA ÜZERİNDEN ŞÖHRET PEŞİNDE MİSİN?

DEVAMINI OKU

Evde kal hayatta kal

ÖLÜM SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Evde kalmak, karantinada kalmaktan iyidir.
Bakanlık 14 kural yayınladı.
TV’lerdeki cahilleri izlemek yerine bunları ezberle.
En hayati kuralın; ’14 KURALA UY’ olduğunu unutma.

Tedbirlilerin yaşama şansının daha yüksek olduğu bir salgın sürecinden geçiyoruz. Evde kalmak, koronaya karşı alınacak en büyük tedbir. Ancak sorumsuzlar yüzünden ne yazık ki sağlık personeli ve kurala uyanlar da risk altına sokuluyor.

Salgının ciddiyetini kavramayanlarımız son derece fazla.

Yaşlılara getirilen sokağa çıkma yasağı, herkese uygulansın.

Sağlık sistemi hızla yayılan virüs karşısında yetersiz kalır.

Tıpkı herkesin parasını çekmeye çalışması halinde en güçlü bankanın dahi dayanamayacağı gibi… Bu yüzden virüsten yana çıkmayalım, ona karşı çıkalım ve evde vakit geçirelim.

Dışarı çıkmak zorunda olanlarımızın değerini bilelim. Onlar sayesinde bu salgının toplumsal maliyeti azalabilecektir.

Bu bir meydan savaşı. Gözle dahi görülemeyen ama dehşet güçlü bir düşman var karşımızda… Devletimizi yönetenler bütçe nakit dengesi gözetmeden, evde gelirsiz kalanlara kaynak sağlamalı, bu süreçte şirketlerin iflası önlenmeli. Zaman; maaş kira elektrik su gaz gıda masraflarını ortak karşılama zamanıdır.

EVDE KALSAN ÖLÜR MÜSÜN?

DEVAMINI OKU

İnsanlık krizi bu

ÇEKEMEM BU DERDİ BÖLEK SENİNLE
#Korona zulmetmekte son derece eşitlikçi.
Herkese, her kesime maliyet yüklüyor.
Oluşan faturayı bölüşmek gerekiyor.
Zira hiç kimse tek başına bunun altından kalkamaz.

Korona salgını ülkemizi de sarsmaya başladı. Açıklanan önlem paketi, finansal kriz mantığıyla hazırlanmış. Oysa bu bir var kalma sorunu ve çok derin tedbirler gerekiyor.

1-KİRALAR dondurulsun, evde gelirsizlik külfeti paylaşılsın.

2-Gaz, su, elektrik faturaları ve aidatlar biraz dondurulsun.

3-İşsizlik Fonu tam da bu dar günlerde tamamen kullanılsın.

4-Ücretsiz-ücretli izin yerine yarı maaşla külfet bölünsün.

5-Evde çalışma imkanı memur dahil yapabilenlere tanınsın.

6-Çalışmak zorunda kalanlar için sağlık tedbirleri alınsın.

Mademki Korona zengin-fakir, beyaz-siyah ayırt etmeden herkesi dinine, diline, ırkına, rengine, makamına, siyasi görüşüne bakmadan etkileyebiliyor; o halde o mücadelede maliyeti eşit bölmeliyiz ki ülkemiz bu salgını atlatabilsin.

Çalışanını ücretsiz izne çıkaranlar yarı maaş ödesin. Geliri olmayanın gider saatleri çalışıyor. Kirası, faturası, gıdası…

Bu günler, sosyal paydaşlarınızla dayanışma vaktidir. İyi örnekleri oluştu bile; müşteri, tedarikçi, çalışanını kollayan.

          KÜLFETİ BÖLÜŞMEYİ DÜŞÜNÜR MÜYDÜN?

DEVAMINI OKU

Kurnazlık virüsü

NİMETİ ALIP KÜLFETİ ÖTELEMEK
#Korona sürecinde akıllı ile kurnazı ayırt edelim.
Virüs krizini fırsata çevirme gayretindeki alçakları fark edelim.
Toplum olarak kurnazlığı terk edip akıllı olmalıyız.

Korona virüsü, bizleri fabrika ayarlarımıza geri döndürme sürecine sokuverdi. Akıl yerine kurnazlığı seçenlerin bunu sürdürme imkanı olmadığını görüyoruz.

Gün geçmiyor ki  yasal çerçeve içinde kurnazlık örneği haber olmasın. En güçlü yasa dahi, ona uymak yerine onu delmek için kafa yoran kurnazlar yüzünden ortalığı şeytani inovasyon örnekleriyle dolduruyor.

Karantina arabasından indirilen imtiyazlılar, ortağını dolandıran, şirketinin için boşaltan, devletine vergi takan, müşterisine kazık atan ve bunu yaparken kendini akıllı sanan andavallılar…

Toplumu çürüten bu tutumlar korona sürecinde daha belirginleşiyor. Türkiye, vasatlık tuzağından kurtulacaksa, iş yapma kültürünü de “kurnazlık” ekseninden uzaklaştırıp “akıl odağına” yaklaştırmak zorunda…

Akıllı ile kurnaz, aynı kıyafetle karşımızda duran ikiz kardeşlere benzer ama hayat, onların ayırt edilmesini zorunlu kılar. Olağanüstü süreçten geçen ülkemizde kurnazları teşhis ve tecrit edelim. Virüsten de beterler zira…

KURNAZ MISIN AKILLI MISIN?

DEVAMINI OKU

Ücretsiz izinli mi?

İZİN ÜCRETSİZ ama KİRA ÇALIŞIYOR
Salgın; ücretsiz izin dönemini başlattı.
Evden çalışma imkanı olmayan hallerde geliri olmayanlar;
kirayı, yakıtı, aidatı, elektriği suyu, gıdayı ilacı nasıl karşılayacak?

Korona virüsü ülkemizde ilk canımızı aldı. Pek çok şirket evden çalışma sürecini başlattı, bazıları da ücretsiz izin uygulamasına gitti. Salgın şartlarında işçi işveren ilişkileri yasa ile tanımlanmış olsa da koronanın külfetini nasıl pay edeceğimiz konusu karışık…

Çalışan virüse yakalanmış ise SGK ve anlaşmalı sağlık kuruluşlarında muayene sonrası tedavi süreci başlatılır. İstirahat sürecinde geçici iş görmezlik ödeneği söz konusu.

Salgın sebebiyle duran ekonomik aktivite yüzünden patronlar, ‘ücretsiz izin’ ile kendilerinin kayıplarını telafi gayretinde. Ancak evine kapanan çalışanın KİRASI, İLACI, GIDASI ve zorunlu harcamaları, kaynak gerektiriyor.

Ev sahibi salgın var diye kirayı dondurmuyor. Bakkal, market korona yüzünden para talebinden vazgeçmiyor. Uzaktan çalışma imkanı olmayan hallerde ücretsiz izne çıkarılanlar, salgın yüzünden para kazanamayan işveren kadar ekonomik kayıp içerisindedir.

Bana göre korona külfetinin adil paylaşımı düzenlenmelidir.

              KORONA İŞSİZLİĞİNİN MALİYETİ KİME?

DEVAMINI OKU

Kişisel karantina zamanı

SENİ UZAKTAN SEVMEK
AŞKLARIN EN GÜZELİ
En azından Korona günlerinde…
Zira salgına hız kazandıran, serbest gezen insanlar…
Salgının hızını kesecek olan;
sosyal izolasyona riayet, uzaktan sevmektir.

Korona virüsü dünyanın en büyük tehdidi… Salgına karşı en büyük tedbiri ise kişisel karantina uygulamak, izolasyon şartlarını yerine getirmek… Virüsün de bir matematiği var. Şartları sağlandığında yayılma hızı kontrol altına giriyor.

Ancak bunun için bireysel sorumluluklar söz konusu. Virüs yayılmasına dair yapılan bilgisayar modellemelerini internet üzerinden izleyebilirsiniz.

Görülen şudur; Eğer hiçbir izole söz konusu değilse, serbest gezen insan modelinde salgın, dehşet hızda ortalığa yayılıyor. (İtalya örneği)

Eğer sınırlı kontrol söz konusu ise yayılma yavaş seyrediyor (sınırları kapayan ülkeler)

Eğer insanların hareket etmesi kısıtlanıp onlara evlerinde sosyal izolasyon uygularsanız, çok kısa bir sürede salgın sönüyor, tehlike geçiyor. (Çin örneği)

Burada bize düşen, riskleri bilip buna göre davranmaktır. En büyük tehlike ise ‘bana bir şey olmaz’ boş güvenidir. Virüs, zulüm konusunda son derece adil(!) davranıyor ve sizi de buluyor.

Kişisel karantina, Koronaya karşı alınacak en büyük önlem.

         KORONA’NIN UBER’İ OLMAK ZORUNDA MISIN

DEVAMINI OKU