Mikro Kredi zamanı

KADIN GİRİŞİMİ YOKSULLUĞU BİTİRİR
Mikro Kredi sayesinde özellikle yoksul kadınlara zenginlik koridoru açılabiliyor.
Dünyada örnekleri çok.
Bizde de var ama cılız.
Ortalığa kredi saça dururken mikro krediyi unutmasak?

Düşük faizli kredilerle doludizgin borçlanma, geleceğimizi ipotek altına alıyor. İhtiyacı olsun olmasın herkes, krediye girme telaşında… Oysa kaynakların üretime yönlendirilmesi gerekir ki ekonomi; içine düştüğü çıkmazdan kurtulabilsin.

Mikro Kredi, üretime ve iş kurmaya yönelik çalışan yöntem. Yoksul kesimlere, bir iş kurarak gelir elde etmeleri amacı güder. Düşük miktarda verilen başlangıç sermayesidir. İlk olarak Muhammed Yusuf tarafından önerilmiş, bugüne dek milyonlarca insanı ekonomiye kazandırmıştır.

Türkiye, uzun yıllardır bu krediyi kullanıyor. Ancak mikro kredi sağlayan kurum sayısını ve kamu desteğini arttırmak gerekiyor.

Mikro krediye nasıl başvurulacağı, şartlarına dair bilgiler internette mevcut. Ben bu spotu; kamuya hatırlatma için yazdım.

Nasıl ki tüm kaynaklar şu anda tüketimin emrine verildiyse, yoksulluğu ortadan kaldıracak ve üretime katkı sunacak mikro krediye kamu desteği arttırılamaz mı? Bu sayede özellikle kadın girişimcilerimizin sayısı artabilecek.

YOKSULU DIŞARIDA BIRAKAN SİSTEM ÇALIŞIR MI?

DEVAMINI OKU

Doludizgin borçlanma

DÜN KONUT İÇİN KREDİ ALINIRDI
BUGÜN KREDİ İÇİN KONUT ALINIYOR
Ucuz krediye hücum var.
Herkes ihtiyacı olsun olmasın borçlanma yarışında…
“Akarken doldur” fırsatçılığı bu…
Ama bu borçları kim nasıl ödeyecek?

Düşük faiz ve normalleşme sürecinde hükümetin kredileri özendirmesiyle borçlanma yarışı başladı. Yarış diyorum zira ihtiyacı olsun, olmasın herkes; ‘bu fırsat kaçmaz’ kabilinden kredi almaya koşuyor. Özellikle konut kredisine hücum var.

Eskiden ev almak için kredi çekilirdi şimdi kredi çekmek için ev alınıyor. Peki, ne var bunda? Şu var ki kredi, borç demek ve vadesi geldiğinde ödenmesi gerekecek. Krediye koşanlar ihtiyaçtan ziyade yatırım amaçlı davranıyor.

Çektiği kredi ile altına koşan var. Aldığı ucuz faizli krediyi dövize yatıran var. Hatta kredi alıp Borsa’ya girenlerin kazanma/kaybetme öyküleri gelmeye başladı bile…

Ekonomi canlansın diye kredi pastasını büyütme yöntemiyle yol alıyoruz fakat bu yol bizi nereye götürecek? Benim uyarım; tatlı tatlı kredilenmenin acı acı ödemesine dairdir.

2000 yılında bizler benzer bir tutum sergilemiş ve adeta balo havasında har vurup harman savurmuştuk. 2001 krizinde ise balonun faturasını ödemek için evdeki gümüşleri satmak zorunda kalmıştık. Hatırlayın!

  BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI DA KAMÇI ÖLDÜRMEZ Mİ?

DEVAMINI OKU