Paydaşını ikna et

AKIL AKILDAN ÜSTÜNDÜR AMA

AKLI TUTULMUŞA ÇARE YOKTUR

1-Ekonomide alınan kararlar,

2-Katılımcılıktan uzak..

3-Tek beyin ürünü olunca, işe yaramıyor.

4-Oysa sağlık Bilim Kurulu modeli,

5-Karar süreçleri için başarılı.

Yöneticimsen, bana dair karar alabilirsin ama bana rağmen aldığın karar, işe yarar mı?

Her birimiz yasalar, kurallar ve alınan kararların paydaşıyız ve bunlara ikna edilmemiz şart.

Batı dillerinde hatır, gönül, vefa kelimeleri yoktur.

Zira bu dili var den sosyolojide bunların karşılığı yoktur.

Bizim dilde de ‘planvizyonmisyonstrateji’ kelimelerinin tam karşılığı yoktur.

Çünkü bizde kervan yolda düzülür, gözümüzle düşünür, Önce ateş eder; sonra nişan alırız.

Ekonomiye dair alınan kararlara bakıyorum. Çok azı derin düşüncenin eseriydi. Çoğu panik atak psikolojisiyle, acele alınmış kararlardı.

Hal böyle olunca tedbir diye getirilen pek çok uygulama, yarattığı sonuçlar itibariyle başka bir yeni tedbir Kamuda durum böyle iken özel sektörde durum farklı değildi.

Ben bunu, karar süreçlerindeki kibre bağlıyorum. 

Masanın en güçlü sesi, diğer görüşlere sesini duyurma imkanı vermezse katılımcılık sağlanamaz.

Bu da kararın kalitesizliğini belirler.

Paydaşını ikna etmelisin.

TEK KAFADAN ÇIKAN KARAR NİTELİKLİ MİDİR?

DEVAMINI OKU

Başarı gayretten gelir

BAŞARMANIN 5 ŞARTI

1-Niyeti billurlaştırmak

2-Gayreti sürgit kılmak

3-Güçlüklerde vazgeçmemek

4-Olumsuzlara kulak tıkamak

5-Hazzını hakkıyla yaşamak

KOLAY demedik MÜMKÜN dedik

Başarı, yılmayan bir gayret ve çabadır. İnsanı yaşama bağlayan enerjidir.

Hayatın aurasıdır. B

aşarı sonu zaferle sonuçlandığı için değil, yükselten direnç sağlayan bir güç olduğu için değerlidir.

Başarı iyi niyetle ve azimle gelir. Soluklanmayan bir inançla beslenir.

Başarının gözleri engelleri atlanacak kulvarlar olarak görür.

Önüne çıkan çukurları doldurarak aşar.

Başarı söz değildir. Sözden ötesidir; eylemdir, tutumdur, duruştur, harekettir.

Başarının hazzı ürettiğindir. Üretmeyen insan sadece tüketir.

Sürekli tüketen insan hayatın değerli duygusundan mahrum kalır.

Başarmak; birlikteliktir. Aynı sesi duyabilmektir. Konuşmaktır. İletişimdir.

Bütün zorluklara rağmen adım atabilme azmidir.

Başarı ışıldar, sesi duyulur, heyecanı yürek çarpıntısıdır.

Başarı süreçtir, plandır. İstikrardır.

Başarı gelirken seni yükseltir. Yol aldırır.

Başarının temelinde sürdürülebilir gayret vardır.

Başaramayanlara bak; vazgeçenleri görürsün.

GAYRETİN OLDUĞU SÜRECE DİLEDİĞİNİ BAŞARAABİLECEĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Sıradan işler yapıp sıra dışı olamazsınız

MUCİZE LİYAKATTEN GELİR

1-Sıra dışı başarı mı istiyorsun?

2-Sıradanlıktan uzaklaş.

3-Zeki yeteneklilerini bul,

4-Onların hizmetine gir.

5-Sana sadık vasat sıradanlar; ülkeni, kurumunu, şirketini yönetirse, batacaksın.

Eskiler; ‘KEM ALÂT ile KEMALÂT olmaz’ der. Anlamı; kötü aletlerle mükemmel iş çıkmayacağıdır.

SIRADAN olmak, vasatlık, orta gelir tuzağıdır.

SIRADIŞI olmak ise iddia taşımak, üst gelir grubu.

İnsan başını -25 derecede soğut, ayağını +100 derecede kaynat, göbeği ORTALAMA 37,5’tir ama ölüdür.

Çok iyileri ayrıştırmadan, yeteneksiz ve kötülerle harmanlamak, tam da budur.

Ortalamayı tutturmuş, vasatı sağlamış ama olağanüstü başarıyı öldürmüşsünüzdür.

Hatırlıyorum; matematik dersi öğretmenimiz; ‘Pi sayısını ortalama 3 alabilirsiniz’ derdi hep…

Virgülden sonra 2 haneyle lavaboya dahi gidemezsin. Roketle yörüngeye çıkmaya yetmez bu…

Şükür ki Türkiye’de sıradışı başarı sahibi, zeki ve ahlaklı insanlarımız var.

Ama sorun, liyakati iktidar yapmayışımız, vasat sıradanlıklarla ülkeyi, kurumu, şirketi yönetmeye çalışmamızdır.

Sıradan işler bizi sıradışı yapmaz, sıra dışı insanlarımızı sıradanlaştırır.

        YETENEKSİZLERİNLE NEREYE YETERSİN?

DEVAMINI OKU

Beyinler yağmalanıyor

AKLIMI YAĞMAYA VERDİM FİKRİMİ ŞAŞTIM

1-Beyin gücüne randevu dahi vermiyoruz

2-Sonra da beyin göçüne şaşırıyoruz

3-Nitelikli beyinlerimizi dünya yağmalıyor

4-Bu yüzden bizler de;

5-Vasat beyinlere mahkûm oluyoruz

Bildik bir öyküdür; Hattatın biri, pirinç tanesine Kur’an-ı Kerim’i yazar ve padişaha hediye eder. Padişah hattata böylesi bir beceri sahibi olduğu için 30 altın verir. Ancak boş işlerle uğraştığı için de 30 kırbaç ile cezalandırır.

Pirinç tanesine Kur’an’ı yazmak, o devrin nanoteknoloji idi. Eğer padişah, bunu yapana 30 kırbaç yerine 30 alkış ve 30 akçe yerine 30 dönümlük medrese verseydi ne olurdu?

Olimpiyatlarda başarılı olanlara, halter kaldırıp altın madalya kazananlara 2 bin Cumhuriyet Altını veriyoruz.

Matematik, fizik olimpiyatlarında başarılı olanlara randevu bile vermiyoruz.

Ancak liyakate değer veren ülkeler, beyin peşinde koşuyor, dine, dile, ırka, renge bakmaksızın onları kendi ülkelerine davet ediyor.

Son 7 yılda ülkeyi terk eden nitelikli beyinlerimiz on binleri aştı.

Ben bu beyin yağmasına ses çıkarmayışımızı anlamıyorum.

Nitelikli beyinleri içeride vasat yöneticiler mobbing (bezdirim) ile kaçıra dursun, elin oğlu onları baş tacı ediyor, kapılarda karşılıyor, yüceltiyor.

        BEYİNSİZ TOPLUMLARIN AKİBETİ N’İCOLUR?

DEVAMINI OKU

Yetenek tohum gibidir

YETENEĞİ GELİŞTİREN 5 ADIM

1-Mevcut olanla yetinmemek

2-Güçlü çalışma disiplinine sahip olmak

3-Sürdürülebilir gayreti olmak

4-Öğrenmeyi sürekli hale getirmek

5-Doğal beceriyle yükseleceğin alanlara yönelmek

Yetenek, içimizde uyuyan tohum gibidir. Uyandırır ve beslersen çınar olur. Değilse varlığını bilmeden ölür gidersin.

John Locke, insanın boş bir çerçeve olarak dünyaya geldiğini savunur. Boş çerçeve, yeteneklerle çevrelenmiştir ama toplum ve ortam, o çerçeveyi doldurur.

Ya bir şahesere çevirir veya karalamalarla dolu bir tuval olarak kalır.

Tartışma, yeteneğin doğuştan gelip gelmediğidir. Gelen kısmı da var fakat geliştirilen kısmı, daha önemlidir.

Erken yaşta fark edileni makbuldür. Çünkü her yeteneğin bir olgunlaşma süreci vardır.

Doğuştan gelen olağanüstü yetenekleri fark edecek çevre olmalıdır ki ona yetenekli diyebilmeli insan… Herkesin sağır olduğu bir toplumda güzel ses yeteneği ölüp gidecektir.

Neticede; yetenek, peşinden koşulası bir şeydir. Onu önce sen keşfedeceksin. Geç fark edilenine, ziyan olmuş yetenek denir.

Neye yatkınsan, bırak ona aksın ruhun

Bırak aklın kayıp gitsin yeteneğin; bedeni onu izler nasılsa…

       YETENEKLERİNİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Güneş için gölgeden çık

GÖLGENİN 5 YIKIMI

1-Seni daima bir başkasının ışığı var edebilir

2-Kendi başına değer üretemezsin

3-Başarın görünmez, iz bırakamazsın

4-Gölgesi olduğun kaynağa muhtaçsın

5-Güneşe bakan gölgeleri göremez

Gölge; Işığın, kendinden doğan ama ışığın yok edemediğidir.

Gölge, aydınlıktan rahatsız olanın, sığınağı da olabilir. 

Ziya Paşa; ışıktan rahatsız olanlara seslenir; “erbabı kemali çekeme nakıs olan / Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.

Burada bir yandan ışıktan rahatsız olan gölgenin habitatı yarasayı hatırlatır diğer yanda kendinden (Ziya- Işık) şikayetçileri eksiklikle suçlar ve olgunluk ehlini çekemezliklerinden dem vurur.

Gölge, bir olayın, duygunun bıraktığı iz, hatırda kalan etkisini de anlatır bize. 

Ya da kendi başına güneş olamayanın birinin gölgesinde yaşayıp gitmesi…

Parlak bir başarının üzerine düşen leke de gölgedir o başarıya…

O karaltı, beklentiyi karşılamama halidir. İtibarı zedeleyen kuşkunun adı olur gölge

Şöhretinin üzerine gölge düşenin bilinirliği azalır.

Gölge, dokunulmazdır. Ancak başka bir ışık gelir ve gölge zail olur. Düştüğü yerden gidince ardından iz bırakmaz.

Neticede; güneşin sana gelmesini istiyorsan, gölgeden çık!

   GÖLGELERDE ÇÜRÜMEK SENİN KADERİN MİDİR?

DEVAMINI OKU

Bambu gibi büyümek

ZAFER; SABREDEBİLENİNDİR

1-Pek çok projemiz,

2-Sabırsızlık yüzünden yarım kalıyor.

3-Oysa başarı, yılların gerisinden gelebilir.

4-Fikir fidanı kök salmadan onu budayanlar başaramıyor.

5-Sabreden ise ödülünü alıyor.

Bambu bitkisi, sabırla büyür. 5 yıl boyunca en ideal şartlarda dahi gelişme göstermez. Ardından sihirli bir el dokunmuş gibi birden bire günde 40-45 santim hızla büyümeye başlar ve 6 haftada 27 metreye ulaşabilir.

Yaşanan sihir değil, bambunun sabırla saldığı kökleri olduğu üzerinedir. Eğer sabır ve istikrarla bir alanda kök salar iseniz, başarı; kaçınılmazdır.

Bizde bambu bitkisi yok ama kültürümüzde bunu karşılayacak türkülerimiz dahi vardır:

kuşburnu dikeniyim, dibine dökeniyim…’ Yıllarca durur ve dibine döker meyvesini… Buradan hayata dair çıkarabildim dersler vardır.

Misal inovasyon… Bu alanda gayretimiz var fakat sabrımız eksiktir. Türk gibi işe başlıyor daha sonra bambu sabrı göstermeden netice bekliyoruz; Netice yok.

Söz bambudan açılmışken; kökler önemlidir ama senin de gayret göstermen gerekir. İnovasyondan medet uman bu alanda uygun iklimi de oluşturmalı ki bambu büyüyebilsin.

Nice şirket bilirim ki bambu ekmiş ve ertesi yıl netice alamadı diye vazgeçmiştir.

SABREDEMEZ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

UMUT her şeydir ama bir YÖNTEM değildir

2022 TEHDİTTEN ÇOK FIRSAT SUNACAK

1-Fırsatlar ancak ve ancak,

2-Gelirken ve önü kesilerek yakalanır

3- Ardından koşarak değil.

4-Yeni yılın tehditleri çok.

5-Ama onları sayarken FIRSAT KÖRLÜĞÜ yaşama

Bugün yeni bir yıla uyandık. 2022, fırsat ve tehditleriyle gün başı yaptı bile… Düne dair her şey dün ile birlikte geride kaldı.

Mevlânâ; “o halde yarına dair yeni bir şeyler söylemek lâzim” der. Bu söz değişimin tanımıdır; “daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak…”

Geleceği tahminde en temel sorun, “Parmenides Körlüğü” denen olgudur. Genelde içinde bulunulan şartlardan yola çıkarak, bugünü geleceğe taşır insanoğlu ve çokça yanılır.

Zira hayatın sunacağı kırılımları, sürprizleri, tahminine katmamıştır. Bu yüzden ne zaman bana geleceğe dair fikrim sorulsa, mevcut trendleri yarına uzatırken temkinli davranır, olabilecek sürprizlere daima pay bırakırım.

Geleceğe dair umut besleyebilirsiniz. Umut zaten her şeydir.

Ancak asla bir yöntem değildir.

Umduklarımızı gerçekleştirmek için bize gereken, eyleme yönelik yöntem

      inşa etmektir. 2022 YILI YÖNTEMİNİZ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Başarı içselleştirmektir

İÇSELLEŞTİRMENİN 5 YARARI

1-Tüm benliğinle benimsersin

2-Sorunun özüne vakıf olursun

3-Çözüm kendiliğinden şekillenir

4-İçtenliğinle parıldarsın

5-Başarı artık kaçınılmaz hale gelir

İçselleştirmek; benimsemek, üzerinde laf söyleyebilmek, kullanmak ve günlük diline almak. İçselleştirmek severek yapmak demektir.

Kendinden bir parça haline getirerek

Öğrenmenin, ilerlemenin hamurunda içselleştirmek yatıyor. İşte bu nedenle tekrarlar yapılır.

Bazen bir söz üzerine saatlerce düşünülür, yaşamın içerisinde var olabilmenin, kendine yabancılaşmadan kendin kalabilmenin olurudur.

Sorunları,içselleştirerek çözersin. Bir çocuk öğrenme yetilerini içselleştirerek geliştirir. Bir ülke ekonomisini kendi değerlerini içselleştirerek yukarı taşır, kalkınabilir.

Önemseyen insan içselleştirir. Yavaşlamanın, ivme kaybetmenin, aksamaların, engellerin tereddüt ve şüphenin tahribatını ortadan kaldırabilen, başarıyı içselleştirmiştir.

Modernite, insanın kendi orjinalliğinden utanmasıdır derler. Böylesi bir modernite, taklit başarının ifadesidir.

Kendi öz değerleriyle örtüşmeyen, fikrini zikri, zikrini de fikri haline getirmeyen, sürdürülebilir başarıdan uzaklaşacaktır.

       İÇSELLEŞTİRİP ÇÖZEMEDİĞİN DERDİN VAR MI?

DEVAMINI OKU

Zafer hazırlığı sever

HAZIRLIĞIN 5 FAYDASI

1-Yarını inşa eder

2-Zafere giden yoldur

3-Başarının ön şartıdır

4-Seni güçlü kılar

5-Hamsın, pişersin, olursun

Hazırlanmadığın zafer, senin değildir.

Madalyanın gururu, hazırlanmaktan türer.

Biliyorum bir gün bahtım açılacak ve ben o güne hazır olacağım” diyordu Abraham Lincoln… Nitekim öyle de oldu. 61 kez denemiş ama her deneme bir hazırlık olmuş ve başkan seçilmişti.

Bugün, dünün hazırlığıydı. Tıpkı yarına bugünden hazırlanıldığı gibi… Hazırlanmadığın zafer, senin değildir. Biliriz ki zafer, hazırlığı sever…

Madalyanın gururu, o madalyayı kazanmanın hazırlığındaki zahmetten gelir.

Hazırlık, bedeni sağlıkta tutan en önemli koruyucu hekimliktir.

Soğuk geldiğinde ısınmaya hazırlanırsın sıcak bastığında ise serinlik hazırlığın başlar.

Hastalık, bedeni hazır olmayanları daha fazla yoracaktır.

İki türlü hazırlık vardır; 1-gelmekte olanı beklerken yapılan her şey, 2-gelecek olan ne ise onu karşılamaya hazır olmak…

Genelde birincisine ödev, ikincisine de tekamül denir. Ödev, beklediğine hazırlanmanın tanımıdır. Y

apılacaklar, senden istenenler bellidir, hazırlanırsın, o da gelir seni hazır bulur.

İkincisi ise bir ömür sürer. Hamsın, pişersin, yanarsın ve hazır olursun.

Peki, neye? Elbette gelecek her ne ise ona…

               KENDİNE BİR YARIN HAZIRLADIN MI?

DEVAMINI OKU