Sanayici ruha ihtiyaç

SANAYİCİ AVM ŞEHVETİNE KAPILMASIN

Türkiye’nin savunmadan tarıma dek sanayie ihtiyacı var.

Oysa üçüncü kuşak, fabrikasını kapatıp AVM’ci olma eğiliminde.

Halbuki sanayici üretmez ise nasıl güçlü olabiliriz?

Sanayi; bir şeyden çok üretmektir. Türkiye’nin buna çok ihtiyacı var. Çin’den İtalya’ya dek gelişmiş sanayie sahip ülke olarak bizler, sanayici nesli desteklemek zorundayız.

Oysa bu ruh, her kuşakta zayıflıyor. Kurucu babaların kuşağındaki her 100 sanayici, ikinci kuşakta 30’a ve üçüncü kuşakta ne yazık ki 14’e düşüyor. Oysa bizim savunmadan tarıma dek her alanda sanayie ihtiyacımız var.

Gözlemime göre sanayide şu anda en kritik kuşak iş başında… Tüm zorluklara rağmen sanayi tesislerini güçlendirip modernize edenleri özenle ayrı tutarak söylüyorum; üçüncü nesil sanayicilerin yüzde 86’sı; artık şehir sınırları içinde kalmış fabrikasını kapatıp AVM işine girmesi için babalarının ölmesini bekliyor.

Hizmet sektörü tamam da tarımın dahi sanayie muhtaç olması, bize daha donanımlı sanayicilerin gerektiğini ortaya koyuyor.

Türkiye, ince bir buz tabakası üzerinde hızla gitmekte olan kayakçı gibidir. Durunca suya gömülüyoruz ve o tabakayı, sanayicilerin gücü oluşturuyor.

        SANAYİCİYE DESTEK YERİNE KÖSTEK NİYE?

DEVAMINI OKU

Raf terörüne çare!

YA RAF DIŞISIN YA DA SAF DIŞI

Kârın %70’i markete gidiyorsa üretici nasıl yaşayacak?

Raf parasını tarla parasına dek yükseltmeyin.

Tarladan mutfağa değer zincirini koparmayın.

Raflar enflasyonu beslemesin…

Bir soru; raf, bir gıda maddesi midir? Yada giyilebilir mi? Tavuk; süpermarket rafında mı yetişir? Ne saçma soru böyle? Haklısınız; en az fahiş raf parası kadar saçma…

yük mağazaların bazıları, üretici ve tedarikçinin iliğini kurutma düzeyine dek, raf ücretlerini abartmış durumda.

Tarladan mutfak tezgahına uzanan süreçte eskiden hal, kabzımal benzeri aracılardan yakınır, enflasyona ivme veren adımların buralardan geldiğine tanık olurduk. Bugün üretici ile tüketici arasındaki köprü olan büyük marketlerin değer zincirinden aldıkları pay, fiyatlar genel seviyesi, enflasyon üzerinde “belirgin”  baskı kuracak düzeye erişti.

Aracılar, gereklidir. Her birimiz Antalya’daki seraya gidip domatesi elimizle koparıp eve taşıyacak değiliz. Ya da eti, sütü; merada koyun otlatan mandıracıdan alacak halimiz yok. Modern hayatın agoraları olan AVM’ler, süpermarket, bu eksiği tamamlar. Fakat bunu yaparken tedarikçinin, kanını emme, tüketiciyi “yok etme” hakları yoktur.

  ÜRETİCİ YAŞAMAZSA MARKET VAR OLABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

AVM serbest sahil yasak

KAPALI ALANLAR AÇIK
AÇIK ALANLAR KAPALI
#Korona salgınına karşı fiziksel mesafe kuralını anlıyoruz.
Ancak AVM serbest iken;
orman, bisiklet, sahil yasağını anlamak mümkün mü?

Fiziksel mesafe, hayatımızın gerçeği haline geldi. Covid-19 virüsünün yayılmasını önlemek için herkesin ve her kesimin bu mesafeye riayet etmesi şart. Zaten konulan kurallar ile buna özen gösteriliyor, uymayanlar cezalandırılıyor.

İyi de bazı tutarsızlıklar söz konusu. Kapanan ekonomiler giderek açılıyor. Alışveriş merkezleri, kontrollü olarak ziyaretçileri kabul edebilirken, sahiller hala yasak. Bunun mantıklı bir açıklaması olmalı. Ben bulamadım.

Sosyal mesafe dediğimiz aslında fiziksel mesafe, AVM’lerde daha büyük sorun iken onlara serbesti getirilmiş ama gezinirken kişi başına daha  fazla alan bırakan sahiller hala yasak kapsamında kalmış.

Oysa bizim korona sürecinin getirdiği kısıtlardan kurtulmak için açık havaya ihtiyacımız var. Deniz kenarı, bisiklet yolu, orman yürüyüşünü yasak kapsamında tutup, insanların çok fazla yoğunlukta bulunabildiği AVM’leri serbest bırakmak, hijyen ve sosyal mesafe mantığına ters gibi görünüyor.

Acaba bizim bilmediğimiz mantıklı bir sebebi mi var bunun?

        SAHİLDE Mİ DAHA GÜVENDESİN, AVM’DE Mİ?

DEVAMINI OKU