Had bilmek yüceliktir

HADSİZLİĞİN 5 YIKIMI

1-Haddini aşan, zıddına döner.

2-Hak hukuk tanımaz, zalimleşir.

3-Kuralları çiğnemeyi marifet sayar.

4-Şımarmıştır, hata yapacaktır.

5-Hadsizler yasa sayısını çoğaltır.

Bilmek; Bir şeyi öğrenmiş, anlamış olmak, bilim, sanat veya zenaat alanında yeterli bilgi sahibi olmak…

Duyup, zihnin kavradığı

Nice bilgi, kurudur.

Cansız, durağan, sabit hareketsizdir.

Ona canı, bilmek kazandırır.

Yunus Emre; “Çün okudun bilmezsin Ya nice okumakdır” der.

Had bilmek, belki de bilginin en yüce mertebesidir.

Haddini bilen, neyi bilmediğinin de farkına varandır.

Çünkü had; bileni, cehalet çizgisiyle sınırlar.

Cehalet; henüz bilmemenin tanımıdır.

Giderilebilir bir şeydir; bildirirsin geçer, öğretirsin geçer.

Ancak  cehaletin cehlinde olmak (echelü cahilin) tedavisi olmayan bir haldir ve tüm bilgeler böylesi birinden uzak durmayı önermiştir.

Çünkü seni bu iklime çeker ve bilginin değer verilmediği diyarda mahveder.

Neticede bilmek; canlıyı mertebelendirir.

Bir mantar, yağmurun şimşeğin ona büyüme vakti geldiğini bildirir de bir insan ancak bildiğinden emin, bilmediğinden tereddüt edebilendir.

Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

Haddini aşanlara haddini bildirmeyince cesaret bulur ve zulmünü arttırır.

SEN HADDİNİ BİLENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Dinlemeyi biliyor musun?

KONUŞMAK İHTİYAÇ İSE

DİNLEMEK BİR SANATTIR

1-Konuşan; bildiğini tekrarlar.

2-Dinleyen ise yeni bir şey öğrenir.

3-Başkalarını inandırmanın en iyi yolu;

4-Onları can kulağıyla dinlemektir.

5-Duyduğunu anlamaya çalış.

Söz söylemekte yücelik aramayın, dinlemek söylemekten yeğdir.

Uzun uzun konuşanı, kısa dinlemek gerekir.

Büyük insan, dinlemeyi bilir. 

Kulak, yüreğe giden yoldur.

Dinlemek düşünmeye, konuşmak düşünmemeye yol açar.

Neden kulağımız 2  tane de dilimiz 1 tane?

Bir konuşup iki dinlemek için olabilir mi?

Güzel konuşmanın yolu da iyi bir dinleyici olmaktan geçer.

İletişimin kademelerinde dinlemek, daha fazla yer kaplar:

1-Düşündüğün, 

2-Söylemek istediğin, 

3-Söylediğini sandığın, 

4-Söylediğin, 

5-Karşınızdakinin duymak istediği, 

6-Duyduğu, 

7-Anlamak istediği, 

8-Anladığını sandığı, 

9-Anladığı…

Konuşmak kolay; bildiğini seslendirirsin.

Dinlemek zor; yeni şeyler öğrenirsin.

Karşımızdaki konuşurken onu dinlemek yerine sıra bize geldiğinde ne söyleyeceğimizi düşünüyoruz genelde…

Oysa buna monolog denir. 

Diyalog, karşılıklı dinlemeye dayanır ve monoloğun toplamı, 1 diyalog etmeyecektir.

Dinlemeyi öğren ki anlayabilesin.

Dinlediğini anlamayan ile tartışmayın, uzaklaşın…

GÖZLEMLE, AZ YARGILA, ÇOK DİNLE; ÇOK MU ZOR?

DEVAMINI OKU

Sana ne algılatılıyor?

5 ALGISAVAR ÖĞÜT

1-Her söylenene inanma

2-Gündemini değiştirene dikkat

3-Gösterilenin arkasını merak et

4-Bilinçli ilgisizlik alanların olsun

5-Yalan yağarken zihnini ıslatma

Algıların hayatidir; gerçeğe dönüşürler

Algı, duyularımızın aldığı bilgileri yakalayan, işleyen, aktif olarak anlam kazandıran bir kabiliyettir.

Çevremizi anlamamız onun sayesinde mümkündür. 

Algı, yönetilebilir, geliştirilebilir, köreltilebilir hatta manipüle edilebilir

Hayat; algılar üzerinden yürür.

Onları yönetebilen, algıları gerçeğe dönüştürecektir. 

Duyduğun izlediğin edindiğin her bilgi, sana ne algılatılıyor?

Pireyi deve, deveyi pire olarak sana gösterebiliyor algılarımızı yönetmek isteyen güçler.

Dikkat ediyor musun?

Gündem sürekli değişiyor, sorunlar dağ gibi büyüyor.

Bugünün en önemli sorunu, yarın anında unutuluveriyor.

Zira yeni bir gündem ile zihnimiz bulanıyor.

Uluslararası mecralarda taşraya düştüğümüz yetmiyormuş gibi kriz yokmuş algısı ile yönetilir hale geldik.

Yetkisizbilgisiz, zayıf insanların elinde ülkenin değerlerine uymayan reklamlarla ortaya çıkıyoruz.

Çürüme her yerde her alanda kanatlanıyor.

İyileştirmediğimiz yaralar diğer organlarımızı da çalışmaz hale getirerek zihin yetmezliği yapıyor.

    ALGINI YÖNETENLERİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Ölümsüz eser bırak

ESER BIRAKMANIN 5 ERDEMİ

1-Minnetle anılırsın

2-Adın senden sonra da yaşar

3-Dua, teşekkür alırsın

4-Ardılların seninle gurur duyar

5-Uygarlığa katkın olur

Öldükten sonra yaşamak istersen eser bırak…

“Kamil odur ki, koya dünyada eser; esersiz göçenin yerinde yeller eser” der Hadimi

Eser sahibi olmak, ölümsüzlüğün sırrı adeta…

Eserden müessire yol vardır zaten.

Müessir, eser sahibi demektir ve senden geriye sümüklüböcekten daha kalıcı iz bırakabilmenin sırrı buradadır.

Herkes eser bırakabilir.

Bir evlat, bir iyilik, bir kitap, şiir, beste, güzel sözimaretaşeviokul

Derler ki bir insanın birkaç farklı ömrü vardır.

Biyolojik ömür, can verende biter.

Fakat sosyal ömür, evrende adını hatırlayan kalmadığı kadardır.

Eser bırakan ömrünü; beden varlığından sonraya uzatan olacaktır.

Ancak dikkat edilmesi gereken; bıraktığın eserin iyi veya kötü olduğudur.

Yakıp yıkarak kötülüklerini de eser gibi bırakabilirsin ardındakilere…

Eser derken muradımız iyi bir isim, yüksek itibar ve fayda üreten icraatlardır.

Neticede sözü Aşık Veysel bağlasın;

Her kim ki olursa bu sırra mazhar

Dünyaya bırakır ölmez bir eser…”

Ölmez eser bırakmanın sırrı, esrarına sahip çıkmak olmalı…              

ARDINDA ESER OLARAK  NE BIRAKACAKSIN?

DEVAMINI OKU

Sivil toplum sivil mi?

YARDIMIM DOĞRU İHTİYACA ULAŞTI MI?

1-Açları doyurayım derken gözü açları besleme.

2-Aç doyar da gözü aç doymaz.

3-Güvenilmez STK, hayırsevere zulümdür.

4-Hesap verebilir denetlenebilen STK lazım bize;

5-Organize Çıkar Örgütü değil.

Sivil toplum örgütüne güven, sürekli azalıyor.

Acaba neden?

Bireysel Bağışçılık Hayırseverlik Araştırmasına göre STK faaliyetlerine katılma oranı; %20’lerden %10’lara gerilemiş.

Görünen ilk etki, desteğin öncelikle; aile, yöresel veya hemşerilik bağları alanlarına gittiğidir. 

STK’lara değil

Hayırseverlerin en büyük hayal kırıklığı, hayrının amaç dışı kullanımıdır.

Bu, zekâtını emanet ettiğin birinin, fitreni zimmetine geçirmesi olabilir.

Plastik tabak desteğinin engelliye gitmeyişi de… 

Tekerlekli sandalye için aldığın engelli tiyatro biletinin sahteliği de…

Okul diye bağışladığın arsanın, birilerinin cebine gitmesi de…

İlkokulda fitre zarfları içinde Türk Hava Kurumu bağışının, yöneticilerin uçakla tatil finansmanına gittiğini hatırlıyorum.

Düzenli kan bağışçısı olduğum Kızılay’ın kan toplama çadırlarının yanına artık yaklaşmıyorum.

Neden?

Çünkü 17 Ağustos depreminde öğrendik ki bir Kızılay’ımız yokmuş meğer.

Şimdi de bağışın nereye gittiğinin denetimsizliği, bende güvensizlik ve kaygı üretiyor.        

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜNE GÜVENİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Başarabiliyormuşuz

GÖLGE ETME BAŞKA İHSAN İSTEMEM

1-Bu söz; Büyük İskender’in ziyaret ettiği;

2-Fıçının içinde yaşayan Dijojen’e ait.

3-Elinde fenerle dolaşıp,

4-‘Adam arıyorum’ diyen bilgeden mesaj var;

5-Farklı olanınızı engellemeyin, yeter…

Yıllardır AR-GE’ye milyarlarca dolar para akıtan bizlerin, arzulanan başarıya neden ulaşamadığımızı sorguladım.

Yasa sorunu vardı, çözdük, kaynak sorunu vardı, hallettik, teşvik eksikti verdik.

Peki, neden AR’aştırdığımız kadar GE’liştiremiyoruz?

Kaçımız bu açmazın farkında bilmiyorum ancak emin olduğum şudur ki idrak gecikmesi var bizde…

Farklı olandan KORKU,

bize benzemeyenden NEFRET,

rakiple düello yerine PUSU,

akıl yerine KURNAZLIK,

sabır yerine TELÂŞ,

merak yerine BİAT,

bilgi yerine KANAAT,

özgün yerine TAKLİT,

Ödül yerine CEZA.

İnovasyon, “eski köye yeni adet” getirmek ise, “yeni” alternatifleri üretmeye izin verilmesi gerekmez mi?

Bizler eğer idrak gecikmesi sorununu aşabilirsek, ihtiyaçları daha erken fark edecek, bunun doğal neticesinde gereken icatları  daha sık çıkarabiliriz.

Gençlerimizin 1milyarlarca $’lık unicornu ile başarabildiğimizi gösterdik.

Şimdi bize düşen; daha niceleri başarı yolunda koşarken, gençlerimizin önünü kesmemektir.

FARKLI DÜŞÜNEN GENÇLERDEN   BU KORKULARINIZ NİYE?

DEVAMINI OKU

Dağınıklıktan kurtul

DAĞINIKLIKTAN KURTULMANIN YOLLARI

1-Önceliklendirmeyi öğren

2-Günün akışına dair program oluştur

3-Kolaylaştırıcı, yardımcı faktörleri artır

4-Uyarı mekanizmaları geliştir

5-Hayatını yönetmeyi amaç edin

Saat 3 oldu mu? Uff 

Randevuya Geç kaldım.
Acaba anahtarlarım nerede? 

Telefonumu yanıma aldım mı?

Kayıp materyaller, kaçırılan randevular

Çok sık tekrarladığınız oluyor mu? 

Kafa karışıklığı, ilgisizlikkaygıönceliklendirmeleri yapamamak

Dağ gibi biriken işler karşısında bunalmış hissetmek.

İhtiyacın olduğunda aradığını bulamamak

Zamanı yönetememek

hepsi dönüp dolaşıp dağınıklık merkezinde birleşiyor. 

Dağınıklıktan kurtulmak bir ihtiyaçtır.

Ne zaman dağınıklığın hayat kalitesini düşürdüğü, hedeflere ulaşmadan uzaklaştırıldığı görülür, işte o zaman bundan kurtulmanın yolları yaratılır.

Tamamen değiştirilemese bile organize edilir, en aza indirilir. 

Kaotizmin içinde boğulmak yerine gelişimin kapıları açılır.

Üstelik bu sadece birey için değil, toplum için de geçerlidir. 

Yönetimdeekonomideşirkette işler dağınıksa, verim alınamaz, yönetilemez, krizden çıkılamaz.

 DAĞINIKLIKLARINI   YÖNETEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Bedavanın bedeli

ÖDEMEYİ MAHREMİYETLE YAPIYORUZ

1-Bir yerde “bedava internet” görürsen

2-Free wifi işareti gözüne çarparsa

3-Bil ki bunun gizli bir bedeli vardır.

4-Ve ödeyeceksin…

5-Ürün bedavaysa asıl ürün sensin

Bilgi; güçtür ve elinde tutana avantaj sağlar.

Hele ki nitelikli bilgi ise rekabet üstünlüğü oluşturur.

Bu bilgiye sahip olmayana kaybettirir.

Fakat daha da önemlisi, mahremiyetinize dair bilginin, başkasının elinde silaha  zenginliğe dönüşeceği gerçeğidir.

7.4 milyar insanın yaşadığı gezegende sim kart ve tablet sayısı, dünya nüfusunu aştı.

Öyle ki her saniye 2 çocuk doğarken 10 sim kart aktif hale geliyor.

Bunun anlamı, giderek bütün insanlık kapsama alanına giriyor.

Kapsama alanında iseniz; kapsanıyorsunuz da…

Yalnızca para işlemlerinde değil, sosyal medya paylaşımları ve konum cihazları sayesinde ardınızda bıraktığınız iz, zaten sizin mahremiyetinizi “kendi elinizle ifşa” niteliğinde…

Bunun dışında bir başka olgu, size ait bilgilerin ticarileşmesi ve mahremiyetinizin pazarlanmasıdır.

Bir yerde “bedava internet” görürseniz veya free wifi işareti gözünüze çarparsa, biliniz ki bunun bedeli vardır. Ödemeyi mahremiyetinizle yapacağınızdır.

Ürün bedava ise ürün sensin…

   BEDAVAYA NE ÖDEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Bir hikayen var mı?

HİKAYENİN 5 GETİRİSİ

1-Bireylere ortak ufuk oluşturur

2-Yarına dair fikirler üretir

3-Uygarlık talebi netleşir

4-Kürede kendine yer edinirsin

5-Değerler toplumu olursun

Sözü dinlenen ulusların kendi hikayeleri var.

Hikaye yazamayan, başkasının hikayesini yaşar.

Hayat hikayeler üzerinden yürür.

Hikâye yazan, hikayesini değerler zinciri üzerine kuran; geleceği inşa eder.

Hikâyesi olmayan başkasının yazdıklarını yaşar.

Bir ülke kendi hikâyesini yazarak yol alır.

Onu anlatarak dilden dile dolaşır.

Gençliğini, insanlarını, yarınını güçlü argümanları ile besler. 

Olaylarını bilim üzerine inşa eder.

Toprakları toprak olmaktan çıkar birer zenginlik abidesi haline gelir.

Küresel mecrada söyleyecek sözü olur, dinlenir, değerlenir, yükselir, taş üstüne taş koyar. 

Milli değerlerini yüceltir, taşeronluğa değil, üretime odaklanır.

Her alanda üretimi birincil kılar.

Başkasının hikâyesini yaşayanlar; ellerindekileri birer birer kaybeder.

Kaybettiklerinin farkına varamaz.

Değer erozyonuna uğrar.

Sürekli önüne havuç konulur.

Havucu kemirirken yarınını kemirir.

Ülke hikayesiz kalınca, ortak ufka bakamaz, gelecek inşasında zorlanır, yarına dair tereddütleri oluşur, zemin kaybeder.

Hikayen yoksa, masal olur gidersin…

 HİKÂYE YAZMAYI   BIRAKANLARDAN MISIN? 

DEVAMINI OKU