Trafikte imtiyazlılar

ÇAKARLI ÇAKALLAR

1-Onları araçlarından tanırsınız.

2-Yanarlı dönerli ışıkdakları vardır.

3-Kurallar onlara işlemez.

4-Emniyet şeridini kullanırlar.

5-Polis onları durduramaz.

Çünkü sistem ve yasalar onları korur.

İnsanı canından bezdiren trafikte, kurallara uyum göstermeyenler yüzünden sürücüler fazladan eziyet çekiyor.

Sürekli sağ şeridi işgal edip gitmeyenler…

Sinyal  kolunu kullanmayanlar, trafik işaretlerini ve işaretçileri yok sayanlar…

Bir de sıkışık trafikte ışıldaklı araçlarıyla geçiş üstünlüğü sağlananlar

Ben onlara ‘VVIP’ diyorum. K

ast sisteminin yaygın olduğu Hindistan’da böyle bir kategori var; ‘Very Very Important Person’.

Bizde ise böyle bir sınıf yaratıldı. Polis, itfaiye, ambulans, cumhurbaşkanı geçiş üstünlüğüne sahiptir. Ancak biz çakarlı çakal sınıfı yarattık.

Bu ÇÇS’ler emniyet şeridi kullanır, hız kurallarına uymaz, itiraz edeni tehdit eder.

Yasayla milletvekillerini de çakarladık, sanki yasa çıkarmak için meclise acilen yetişesi varmış gibi.

Rahmetli Bekir Coşkun VİP’i (Very Important Person) olanlara ÇÜK (Çok Ünlü Kişi) derdi.

Ancak bu çakarlı çakal tayfası, trafikte de kamusal alanda da imtiyazlı sınıf oluşturdu.

Demokrasilerde herkes eşittir ama bu çakallar daha fazla eşittir gibi.

Çakar yasasını değiştirip bu saltanatı bitirelim.

  ÇAKARLI ÇAKAL SEN UTANMAZ MISIN?

DEVAMINI OKU

Bağımlılık salgını

BAĞIMLILIĞIN 5 KISITI

1-Beynin özgür düşünemez

2-Biat zihnini kaplar, aklın iraden gider

3-Ele güne muhtaç olursun

4-Bağlandığın bitince, bitersin

5-Konfor tuzağında çürürsün

İyiye bağlan ama bağımlı hale gelme

Bağımlılık; bir başka şeyle şartlanmış olma, o şeye bağımlı olma hali…

Öyle ki bir hazza, maddeye, kişi veya kişilere bağlanıp kalırız ve hayatımızın kalitesini, bağlandığımızın sınırları belirler.

Bağlan ama bağlandığına çok dikkat et.

ağlan ama bağımlı olma zira bağımlılık kendi iradeni askıya almaktır.

Peki, neye bağımlı oluruz? 

Karamsarlığa bağımlı olursan hayatını kara bulutlarla öreriz.

Bencilliğe bağımlı oluruz, ‘ben’ üzerinden hayatı yönetir ama kaybederiz.

Bağımlı ekonomi, kazandığından fazlasını harcayan, ürettiğinden fazlasını tüketen bu yüzden dışa bağımlı hale gelip özgürlüklerini budayan ulusların düştüğü tuzak…

Kadın için bağımlılık, erkeğin eline bakma hali… 

Çocuk için bağımlılık, yetişkinliğe dek süren geçici bir süreç olmalıdır.

Aile için bağımlılık, kendi ayakları üzerinde duramama ve bir başka aileye, siyasi partiye sürgit muhtaç olmaktır.

Şirketin bağımlılığı, sürekli destekle ayakta kalabilmesidir.

Bir lider için bağımlılık, iktidar hırsının içinde boğulmaktır.

SENİN BAĞIMLILIĞIN NEYE VE KİMLEREDİR?

DEVAMINI OKU

Al gözüm, seyreyle…

GÖZ ,DİKKATİN NAMLUSUDUR..

1-Dinlerken bütün bedenin kulak kesilir de

2-Dikkatle bakarsa zihnin göz bebeğin olur

3-Evrene açılan penceredir

4-Çevrelidir ki ışığı toplayabilsin

5-En büyük uçurum gözdür, düşenin parçası dahi bulunmaz

Gözdür cihanı gezer de gönül biriynen olur” der ozan.

Gözcüsü olursun cihanın. Gözlem yapar, kayda geçersin.

 Doğayı nişanlayan dikkat kurşunu, gözden çıkar. Gider, hedefini bulur ve oradaki rengi, şekli avlayıp sana getirir.

Al gözüm, seyreyle Salih

Ne gördün kurudan yaştan, anlat hele…

Terazinin kefeleri de gözdür…  

Birine okkayı ötekine darayı koyarsın.

Her göz diğerine eşit durursa adalet sağlanır ancak.

Göz; çukurdur da. 

Çevrelidir.

Çevrelenmiş, sınırlanmıştır.

Eğer öyle olmasaydı ışığı toplayamaz  yansıtamaz biriktirip zihne gönderemezdi.

Evin odalarından söz ederken kaç göz (oda) olduğu zikredilir.

Göz, dikkatin namlusudur.

Dinlerken bütün bedenin kulak kesilir de deruni bakarken tüm zihnin gözbebeğin olur.

Göz; evrene açılan penceredir.

Bu yüzdendir ki insan ve hayvan bedenindeki delik, nasıl ki evreni zihne ulaştırır, topraktan sızan suyu damağımıza getiren deliğe de göze deriz.

Yeryüzünün gözüdür göze…

Göze gözün gibi bak.

CİHANA ÖTEKİNİN GÖZÜNDEN BAKABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Bilgi yoğun cehalet

ÇER ÇÖP BİLGİDEN UZAK DUR

1-Ortada bilgiden ziyade bilgisizlik varsa,

2-İnternet sayesinde;

3-Bilgisizliği örgütlersin.

4-Teknolojiyi cehaletin emrine verdiğinde;

5-Daha donanımlı ilkellikler elde edersin.

Nitelikli bilgi, asla ortalıkta değil.

Sıradan değersiz bilgi ise hemen her yerde bizimle

Misal Internet’te, birbirinin neredeyse kopyası fikirler, bilgiler, düşünceler, uçuşup duruyor.

Eğer daha önce o konuda siz de bir şeyler üretmişseniz, bunları da aynı yerlerde buluyorsunuz.

Peki işe yarıyor mu?

Pek sanmıyorum.

Neticede ortada çok fazla bilgi dolaşsa da “nitelikli bilgi” son derece az.

Bir başka sıkıntı, işe yarayacak bilgi arayışındaki süreçlerin tuzaklarla dolu olmasında yatıyor.

Kendiniz bile üretmiş olsanız, karışınıza çıkan bilginin referanssızlığı yüzünden kafanız karışabiliyor.

Eskilerin bir sözü vardır; “köyün girişinde uydurduğun yalana, köyün çıkışında seni de inandırırlar”.

Sizin “yeterince referansı olmayan” ham bilginiz, bir süre sonra, diğerleri tarafında da kullanılınca, siz de bu “ham bilgiyi”, eskisinden daha “nitelikli (!)” sanıyorsunuz.

Oysa başkasının kopyalaması bilginize nitelik kazandırmıyor sadece “daha yaygın” hâle getiriyor.

  NİTELİKSİZ BİLGİ SENİN İŞİNE YARIYOR MU?

DEVAMINI OKU

Susarak yalan söyleme

SUSMAMANIN 5 ERDEMİ

1-Kötülere karşı çıkarsın

2-Mazlumun hakkını gözetirsin

3-Zalimi uyarmış olursun

4-Sorumluluğun hakkını verirsin

5-İyiliği tebliğ edersin

Yalanı susarak söyleyen sorumluluktan kaçmış olur.

Bir yerde kötülük varsa ve orada sorumluluk sahipleri eğer susuyorsa, bu suçtur.

Zira kötülüğe karşı tarafsız kalmak olmaz. 

Konuşması gereken yerde susan; yalan söylüyor demektir.

Yalanı susarak da söylersin.

Haksızlığı fark edip ona karşı çıkmaz susarsan, topluma yalan söylemiş olursun.

Yalanın bileşenleri, onu var eden niyetlerde saklıdır.

Aldatmakkorumakgeçiştirmek

Daha mekanik anlatımla; 

1-Savaş, 

2-Sıvış, 

3-Saklan…

Sorumluluk sahibi kötülükle savaşmalı.

Çünkü ‘bana dokunmuyorsa sorun yok’ diyemez.

Hele ki sıvışıyor ve zalimin zulmüne dur demesi gerekirken kaçıyorsa, bu daha büyük bir suçtur.

Saklanmak, ortalıkta kötülük varken susmakla mümkündür ve yalan söylemenin en sinsi halidir.

Zaten bir sorunu kendi sorumluluk alanının dışına ötelemek, kötülükten yana çıkmanın sinsi tutumudur.

Eskiler, Şahid-i Sûr derlerdi.

Günümüzde yalancı şahit deriz fakat asıl anlamı, yalanlar içinde yalanla yaşamaktır.

Aydın insan yalana şahitlik yapmaz, susarak yalan söylemez.

  KÖTÜLÜK KARŞISINDA SUSANLARDAN MISIN

DEVAMINI OKU

Görünüyorum o halde varım

MEŞHURİYET DÖNEMİ

1-Sosyal medya; hemen herkesi,

2-Dünya çapında yayıncı yaptı.

3-Ama ortalama 150 izleyicisiyle.

4-Meşhuriyet; fenomenleşmek, görünür olmak;

5-En büyük uğraşımız haline geldi.

Herkesin küresel çapta yayıncı olduğu ama ortalama 150 izleyeninin bulunduğu tuhaf bir görünürlük çağındayız.

Tuhaf çünkü hiçbir zaman bu kadar iletişim imkanlarına sahip değildik.

Tuhaf çünkü her birimizin cebinde matbaa, fotoğraf makinesi, kayıt cihazı, TV stüdyosu, reji masası, daktilo gibi yayın donanımları var ve tümü bir cep telefonuna sığabiliyor.

Tuhaf çünkü; eskiden bakmak için çektiğimiz fotoğrafları şimdi bakılmak için çekiyoruz.

Sosyal medya platformları Twitter, Facebook, InstagramLinkedinTikTok; bizim paylaşımlarımız ile var oluyor.

Her birimizin derdi, daha fazla görünür hale gelmek.

Çektiğimiz fotoğraf ve videoların %97’sine bir daha asla bakmıyoruz.

İzlenme ve beğenilme sayısı yeni itibar ölçüsü oldu.

Bu meşhuriyet döneminde birikimin bilginin önemi kalmadı, paylaşım sayısı yeni rütbe oldu.

Eskinin ‘düşünüyorum o halde varım’ ilkesi; ‘görünüyorum o halde varım’ pratiğine erişti.

Görünmüyorsan; yoksun!

Yapman gereken, sosyal medya ile görünür hale gelmen…

SEN MEŞHURİYET ÇAĞININ NERESİNDESİN?

DEVAMINI OKU

Dinlemeyi biliyor musun?

DİNLEMENİN 5 FAYDASI

1-Ötekini anlarsın

2-Öğrenirsin

3-Tanış, biliş olursun

4-Diyalog kurarsın

5-Çatışmayı önlersin Konuşan bildiğini yineler.

Dinleyen yeni şeyler öğrenir.

Dinlemek erdemdir

Konuşuyoruz ama birbirimizi anlamıyoruz.

Sorduğumuz sorular bazen karşımızdakinin yüzünde soru işareti olarak kalıyor.

Gözlerimiz mekanlarda, beynimiz binlerce mesajın içerisinde dolaşıyor.

Odaklanamıyoruz, kanalize olamıyoruz.

Verimliliğimiz düşüyor.

Evde, işte, sokakta, kamusal alanda, özelde

Birbirini dinlemeyen insanların eserleri ile her an karşılaşabiliriz. 

Merdiven yapar; adım aralığı yoktur.

Söz söyler; anlamı yoktur.

Hayata akar; duruşu yoktur. 

Yönetir ama yönettiğinin ihtiyacını bilmez çünkü onu dinlemez.

Diyaloglarımıza bakın; biri konuşurken onu dinlemez,  sıra bize geldiğinde ne konuşacağımızı düşünürüz.

Monolog; dinlemeden konuşmaktır ve iki monolog bir diyalog etmez.

Dinlemek; konuşmaktan daha erdemlidir.

2 kulağımız var ama 1 ağzımız var.

2 dinle 1 konuş sözü boş değil.

Üstelik konuşan, bildiğini tekrarlar da dinleyen, yeni şeyler öğrenir.

Bireylerin birbirini dinlemediği toplumlarda daima çatışma alanları olacaktır.

Gelin biliş olalım / Zoru kolay kılalım’ der Yunus Emre.

Sözünü dinlesek fena mı olur?

DİNLEMEME KUSURUNUN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Yol versen ölür müsün?

SOL ŞERİT KENELERİ

YOL VERİN Kİ GİDELİM

1-Trafikte; önü açıkken sol şeride yerleşenler.

2-Şeride yapışıp akışı engelleyenler.

3-Önünüzdedirler; ne yol verirler ne sinyal.

4-Sistem onları korur,

5-Ve siz çaresizsinizdir.

Kentlerde trafik zaten ömür törpüsü.

Bu yetmezmiş gibi trafik kurallarını hiçe sayıp fazladan sorun çıkaranlar var.

Sık şerit değiştireni mi dersin, sinyal vermeyeni mi yoksa makas atarak can güvenliğini tehlikeye sokanı mı saysam?

Aracından dışarıya çöp atanı, müziğiyle yandaki aracı bizar edeni, kırmızı ışığa aldırmayanı ve daha nicelerini…

Benim en çok şikayet ettiğim; yoğun trafikte sol şeride yerleşip yavaş giden sürücülerin bencil akılsız tutumudur.

Zaten geç kalmışsınız ve sol şeritten gidiyorsunuz.

Bu, en hızlı olması gereken şeritte trafik yavaş ilerliyor zira bir bencilduyarsız ve yolla ilgisini kesmiş sürücü, önünüzdedir. Selektörkorna, fark etmiyor.

Orta şeritten giden araçları sürekli önüne alıyor, risk oluşturuyor.

 Şikâyet mi?

Sistem, trafikteki bu haydutlardan yana.

Şikayet etsen sistem seni değil onları koruyor.

 Uyarı?

Size saldırır, tehdit ederler.

Çare?

‘Eğitim şart’ diyenlere sesleniyorum; bunlar eğitilmez çünkü uygarlık talepleri yok ve trafik kirleticileridirler.    

TRAFİK KURALINA UYMAK  NEDEN BU KADAR ZOR?

DEVAMINI OKU

İlerle, ağaç değilsin

İLERLEMENİN 5 KRİTİK ADIMI

1-Yol açık, yola çık…

2-Kolunda saat elinde pusula olsun.

3-Dünü geride bırak, yanına yarını al.

4-Yoluna, yoldaşına sadık ol.

5-Yolun çilesine sabrederken hızını koru.

Daha iyi, daha yetkin, daha değerli daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişmeye denir ilerleme…

Bir ülke, büyümenin yanına kalkınmayı koyabilirse ilerler.

Bir ulus; uygarlık talebiyle, şirket; değer üreterek ilerler. 

İlerlemek, daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak ama inkâr etmemektir.

İlerleyenin kolunda saatten ziyade elinde pusula olmalıdır.

Zira nereye doğru ilerlediği hayati önemdedir. 

Yönsüz ilerleme; mekan kaybı, kalori sarfıdır.

İlerleyen, yanına; değerlerini alır.

Kullanışsız hale gelmiş ezberlerini geride bırakır.

İlerleyenin gözü, arabanın ön camındadır.

Eğer sürekli dikiz aynasına bakıyorsa, kendisi ya henüz otoparkta ve yola çıkmamıştır veya geri gidiyor demektir.

İlerlemenin hızı vardır da kestirmesi yoktur.

İlerleme, cesaret ister; yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz zira…

İlerleyen, yolun çilesine sabreder.

Varacağı yerde onu daha değerli bir hayat bekliyordur.

Durduğun yeri beğenmiyorsan, ilerle, yer değiştir. Ağaç değilsin…        

NEREYE DOĞRU İLERLEDİĞİNİN  ACABA FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Yürüdüğün yola dikkat

YOLCUYU YOLA DÜŞÜREN

YOLUN BİZZAT KENDİSİDİR

1-İnsan; gitmekten yaratılmıştır

2-Kendine bir uzak bul, ‘sen olmayan’ ve git!

3-Kolunda saat elinde pusulan olsun

4-Yol kadar yönündür seni menzile götüren

5-Yol açık, yola çık…

Yol; bir amaca ulaşmak için başvurulan çâre, yöntem, Gidiş ya da davranış biçimi, tutumdur.

Yol bulursun, çare üretirsin. 

Hiletuzak kurarsın, çok kötü yol bilirsin.

Kötü yola düşeni, yollu diye damgalar toplum.

Veya davranışı tutumuyla başkasının o işi yapmasına örnek olur insan.

Yeni yol açarsın ardından gelenlereY

olsuzluk, yoldan çıkma halini anlatır.

“Doğru gidirem hakime yolum düşme / az yiyirem hekime yolum düşmir.”

Yol alırsın bir alanda mesafe kat edersin, ilerlemiş olursun. 

Vesile olur, bir şeye yol açarsın.

Sebebi sen olursun o yolun varacağı menzilin.

Bir yolunu bulur, yöntemini keşfeder, inceliğini sezer, usulünü bilirsin.

Yolcuyu yola düşüren, yolun bizzat kendisidir, menzil değil.

Görünen köy kılavuz istemez ancak tekerlek kırıldığında yol gösteren de çok olur. 

Fuzuli kılavuzluk… 

Yol ayrımına gelir insan yoldaşıyla…

Yola çıktıklarınıyolda bulduklarına değiştiren, yolundan ve yoldaşından oluverir.

Yürüdüğün yola dikkat et; varışın orası olacaktır.

TUTTUĞUN BU YOLDA SENİ BEKLEYEN NEDİR?

DEVAMINI OKU