İlerle, ağaç değilsin

İLERLEMENİN 5 KRİTİK ADIMI

1-Yol açık, yola çık…

2-Kolunda saat elinde pusula olsun.

3-Dünü geride bırak, yanına yarını al.

4-Yoluna, yoldaşına sadık ol.

5-Yolun çilesine sabrederken hızını koru.

Daha iyi, daha yetkin, daha değerli daha yüksek bir duruma doğru basamak basamak oluşan gelişmeye denir ilerleme…

Bir ülke, büyümenin yanına kalkınmayı koyabilirse ilerler.

Bir ulus; uygarlık talebiyle, şirket; değer üreterek ilerler. 

İlerlemek, daha iyi bir yarın uğruna, dünü geride bırakmak ama inkâr etmemektir.

İlerleyenin kolunda saatten ziyade elinde pusula olmalıdır.

Zira nereye doğru ilerlediği hayati önemdedir. 

Yönsüz ilerleme; mekan kaybı, kalori sarfıdır.

İlerleyen, yanına; değerlerini alır. Kullanışsız hale gelmiş ezberlerini geride bırakır.

İlerleyenin gözü, arabanın ön camındadır.

Eğer sürekli dikiz aynasına bakıyorsa, kendisi ya henüz otoparkta ve yola çıkmamıştır veya geri gidiyor demektir.

İlerlemenin hızı vardır da kestirmesi yoktur.

İlerleme, cesaret ister; yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz zira…

İlerleyen, yolun çilesine sabreder.

Varacağı yerde onu daha değerli bir hayat bekliyordur.

Durduğun yeri beğenmiyorsan, ilerle, yer değiştir. Ağaç değilsin…        

NEREYE DOĞRU İLERLEDİĞİNİN  ACABA FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Çok yerine verimli

SÜREÇLERİ SORGULAMALI

1-Değer yaratmayan her şeyi sorgula.

2-İş, iletişim, ilişki ve bilgi süreçlerini yenile.

3-Bu sayede ‘daha çok çalışma’ yerine;

4-Daha verimli çalışmaya geçersin.

5-Nicelik yetmez, nitelik gerek.

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı.

Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz.

Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz.

Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. 

Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı…

Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. 

Sorguluyoruz

Gördüğümüz; iç açıcı değil.

En azından şimdilik…

Kendimize sürekli 2023 yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil.

Misal Almanya. Verimlilikte en tepelerde…

Peki, bunu nasıl başarmışlar?

Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım.

Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli…

Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişecektir.

Türkiye, ‘çok’ yerine ‘verimli’ olmayı başarmalı.

SİZ, VERİMLİ BİRİ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Yürüdüğün yola dikkat

YOLCUYU YOLA DÜŞÜREN

YOLUN BİZZAT KENDİSİDİR

1-İnsan; gitmekten yaratılmıştır

2-Kendine bir uzak bul, ‘sen olmayan’ ve git!

3-Kolunda saat elinde pusulan olsun

4-Yol kadar yönündür seni menzile götüren

5-Yol açık, yola çık…

Yol; bir amaca ulaşmak için başvurulan çâre, yöntem,

Gidiş ya da davranış biçimi, tutumdur.

Yol bulursun, çare üretirsin. 

Hiletuzak kurarsın, çok kötü yol bilirsin.

Kötü yola düşeni, yollu diye damgalar toplum.

Veya davranışı tutumuyla başkasının o işi yapmasına örnek olur insan.

Yeni yol açarsın ardından gelenlere

Yolsuzluk, yoldan çıkma halini anlatır.

“Doğru gidirem hakime yolum düşme / az yiyirem hekime yolum düşmir.”

Yol alırsın bir alanda mesafe kat edersin, ilerlemiş olursun. 

Vesile olur, bir şeye yol açarsın.

Sebebi sen olursun o yolun varacağı menzilin.

Bir yolunu bulur, yöntemini keşfeder, inceliğini sezer, usulünü bilirsin.

Yolcuyu yola düşüren, yolun bizzat kendisidir, menzil değil.

Görünen köy kılavuz istemez ancak tekerlek kırıldığında yol gösteren de çok olur. 

Fuzuli kılavuzluk… 

Yol ayrımına gelir insan yoldaşıyla…

Yola çıktıklarınıyolda bulduklarına değiştiren, yolundan ve yoldaşından oluverir.

Yürüdüğün yola dikkat et; varışın orası olacaktır.

 TUTTUĞUN BU YOLDA  SENİ BEKLEYEN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Toplum zararlıları

NİMETİ ALIP KÜLFETİ ÖTELEYENLER

1-Kriz sürecinde daha fazla göze batar oldular.

2-İşlerini kötü yapanlar.

3-Sen çalışırken yan gelip yatanlar.

4-Aldığı parayı hak etmeyenler.

5-Kötü yönetenler, kötüleri kollayanlar.

Ürüne zarar veren kımıl ya da süne zararlısı gibi, işini kötü yapanları toplum zararlıları diye niteliyorum.

Kamuözel fark etmez; üretenin baş belalarının başında böyleleri gelir.

Onları her yerde görebilirsin.

Bazen gişede bilet satandır, garson, banka görevlisi, taksi şoförü veya devlet memuru

Azami ücret talebiyle asgari iş kurnazlığındadırlar.

Bazen bizzat sizin yöneticinizdir.

Hem işi bilmez hem de kurumun kaynaklarını, makamın gücü sayesinde sömürür.

İşletmeye değer katmadığı gibi üreteni de bizar eder

İki adım ötedeki spor salonuna kurumun arabasıyla gider.

Bazen işletmenin insan kaynakları başıdır.

İş tanımının gerektirmediği yetkinlikleri arar durur iş başvurularında…

Bazen çağrı servisindekidir.

Seni özensiz dinler, düzensiz cevaplar, çözdüğünü sandığından fazla dert açar başınıza.

Bazen bu haydutlar, çalışma arkadaşınızdır.

Siz işinizi tam yapabilmek için çırpınırken, o takım oyununu savsaklar.

Sizi yarı yolda bırakır, hayatın ritmini aksatır.

Kendimize sormamız gereken soru şudur;

KÖTÜLERİ NİÇİN HAYATIMIZDA TUTUYORUZ?

DEVAMINI OKU

Çelişkilerden arınmak

GÜNCE TUTMANIN 5 YARARI

1-Dönüşümünü izlersin

2-Zihnin dinamik hale gelir

3-Kötü anılarını düzenlersin

4-Hayatına girip çıkanları bilirsin

5-Daha iyi bir yarın çizersin

Hayatı geçmişe bakıp anla, geleceğe yürü..

Dünunutulası şeylerin coğrafyasıdır.

Ancak çok azı bugüne taşınacak; yarına ise belki de hiçbir şeyi taşımayacaktır zihin.

Uzun yıllar günlük tutan biri olarak, defterime nelerin olup bittiğini yazdığımı fark ettiğimde, bu alışkanlığa son verdim.

Bu alışkanlığı değiştirdim.

Zira günün rutinine dair olanlar zaten unutulmalıydı.

Duygular ise hala yaşıyorlarsa, gönlüm; günce haline gelmeliydi.

Bugün duygular güncesiyle geçmişime yolculuk yapabiliyorum.

Fark ettiğim şu olmuştur ki unutamadıklarımı, gönül güncemde kayıt altına alırken, dönüştürmüştörpülemişsüslemiş ve kılçığından ayıklamışım.

Bu da bana şunu öğretti; insan, geçmişe dair anılarını, yeniden şekillendirebiliyor, unutmadıkları; zihninde yaşıyorsa, gelişiyorserpiliyorçelişkilerinden arınıyor.

Adeta çelişerek gelişiyor zihin…

Geçmiş yönelik anı restorasyonuna ne gerek var peki?

Çünkü, hayatı geçmişe bakıp tanımlıyor, geleceğe bakıp yaşayabiliyoruz.

Anı değerlendirmek şartıyla.           

SEN DE ANI RESTORASYONU YAPAR MISIN?

DEVAMINI OKU

Nitelik bir ihtiyaçtır

UFUKLARIN EFENDİSİ

1-Her toplumun %2’si, zeki ve yetenekli

2-Toplumun kaderini bu %2’ye nasıl davrandığın belirler

3-Ya “devlet başa” der, ufukların efendisi olursun.

4-Ya “kuzgun leşe” harcar,

5- Uygarlığın taşrasına düşersin.

Hayatın olmazsa olmazıdır. 

Nitelikli çoğunluk, bireylerinin kalitesine dair tüm iyi şeylerin öyküsüdür.

Nitelikli azınlık ise iktidarda olmasa dahi, niteliksiz çoğunluğa tercih edilendir.

Aksi halde niteliksiz çoğunluğun iktidarıyla tüm değerler alt üst olur.

Toplumun yüzyıllar içinde biriktirdiği değerler, estetik normlar, kültürel referanslar, hoyratça yok edilir.

Bin yıllık eserin gül ağacından yapılmış kündekâri şaheserini “bu eskidi” diye söküp yerine plastik doğrama takmaktır.

Nitelik coğrafyasınepotizmin geçersiz olduğu, insanların kabiliyetleriyle yükselebildiği (merit oriented), bilgiyi akla rütbe yapan, nüfus cüzdanını veya doğum kağıdını, soyadını önemsemeyen toplumları tanımlar. 

Misal kadim Çin’de devlet memurları, ülkenin en nitelikli insanları arasından seçilirdi ve sınavı bizzat imparator yapardı.

Osmanlı’nın doruk zamanlarında, dünyanın her neresinden olursa olsun, dini, ırkı, rengine bakılmaksızın kabiliyetiyle öne çıkana itibar edilir ve yüceltilirdi.

NİTELİKLİ İNSANLAR BİRİKTİRİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Helva için ateş şart

ATEŞ YOKSA HELVA DA YOK

1- Helva için un, şeker, yağ yetmez.

2- Sorun; ateşin olmamasında…

3-Kriz bize fırsat ve tehdit sunuyor.

3-Ancak fırsat,

4-Unu şekeri yağı olana değil;

5-Ateşiyle bunları helva yapabilene yarayacak.

Krizin içinden geçerken çok derin bir değişim süreci içindeyiz.

Biliyoruz ki fırsatlar ve tehditler havada uçuşuyor.

Ancak sorun şu ki değişimin sunacağı fırsatlar herkese eşit dağıtılmayacak.

Daha hazırlıklı olan bundan daha fazla nasiplenecek.

Bildik deyimdir; un var yağ var şeker var, öyleyse helva yapalım

Fakat genelde helva yapılamayan durumlarda söylenir.

Gereken unsurlar sağlanmış iken “gayreti körüklemek” için sarf edilir.

Netice; una, yağa, şekere sahip olmana rağmen, helva yine de yapılmamıştır.

Neden?

Çünkü bütün imkânları helvaya evirecek “ateş” yoktur.

Ateş; yâni niyet, yâni kararlılık, yâni dinamizm

Bugün pek çok projemiz, bu durumdadır.

Hele ki sosyal fayda üretecek adımlarımız, tarafları, unsurları tam olmasına rağmen, neticelenmiyor.

Özel sektör bir yandan durağanlıktan şikayet ederken diğer yanıyla kıpırdamıyor.

Pek çok başarı hikayesinin ana fikri; kriz zamanlarında yatırımdır.

Herkes un, yağ, şekeriyle beklerken başarı ateşten gelmiştir.   

KENDİ İÇİNİZDE SİZİ EYLEME   GEÇİRECEK ATEŞ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Öğretilemez cahiller

BİLMEYE DAİR:

1- Bildiğini bilmiyorsa UYANDIR

2- Bilmediğini biliyorsa ÖĞRET

3- Bildiğini biliyorsa İZLE

4- Bilmediğini bilmiyorsa KAÇ

5-Cahil olduğunu bilmeyen, en tehlikeli türdür.

Hele ki yöneten ise

Cehalet; giderilebilir. 

Bilmediğini kabul edersin, öğrenirsin.

Ancak cehaletin bir de giderilemeyeni vardır.

Bunlara öğretilemez cahiller diyoruz.

Ne yazık ki sayıları tahmin ettiğinizden de fazla…

1-Bildiğini sandığı için öğretemezsin. Çünkü her şeyi bilir(!)

2-Diploma sahibidir, sormaya çekinir, bilir gibi davranır.

3-Koca prof olmuştur, bu kadar cehalet ancak tahsille olur.

4-Bilmediği halde o alanda kendini otorite sanır, öğrenmez.

5-Şöhret, makam, mevki sahibidir, cahilliğini saklayabilir.

Etrafınıza bakın, bildiğini sandığından dolayı, öğrenmeye son vermiş nice insan görürsünüz.

Öğretilemez cahillerdir. Misal çoğu USTA, bu durumdadır.

Usta; öğrenmeye son verme halidir.

Bu yüzdendir ki usta diye yücelttiklerimiz; çözdüklerinden daha fazla sorun üretiyorlardır Kalfa; öğrenme sürecindeki insanın adıdır.

Usta; ‘bildim’ dedi cehaleti seçti.

Kalfa; öğreniyorum’ dedi, yücelebildi.

Bilgide tam olduğunu sanancehaletin doruğuna çıkmıştır.

Bugün etrafımız, öğretilemez cahillerle dolu ne yazık ki…

Onlardan uzak durun.

  –BEN BİLMİYORUM,  BANA ÖĞRETİR MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Hukuk varsa hayat var

HUKUK; SEN NE İYİ ŞEYSİN…

1-Hukuk reformu, hayatın en büyük ihtiyacı.

2-Hukukun olmadığı yerde;

3-Demokrasi de ekonomi de gelişemez.

4-Hukuk temelli yapısal reformlar bizi,

5-Orta gelir tuzağından kurtarır.

Türkiye’yi; orta gelir ve orta demokrasi tuzağından kurtaracak reformların başında hukuk geliyor.

Aslında yeni yasalardan ziyade mevcutların iyi işletilmesine ihtiyaç var.

Adalet hizmetinin hızlı ve kaliteli verilmesine ihtiyaç var.

Hukuk yoksa, ne hayatın akışını, ne devletin işleyişini ne de ekonomiyi düzenleyemiyorsunuz. 

Hukuk reformu kim için?

HALK; Zorba, hak yiyen kural tanımayana direnebilecek.

KADIN; Kadına şiddet uygulayanlar cesaret bulamayacak.

ÇOCUK; istismarcıları elini kolunu sallayıp dolaşamayacak.

İŞÇİ; iş kazasına göz yuman mevcut sistem düzeltilecek.

PATRON; bilecek ki girişimlerinin üzerine çökülmeyecek.

YATIRIMCI; geleceğe dair güven odaklı plan yapabilecek.

YABANCI; kârından, yatırımından, malından emin olacak.

TRAFİK; yollarda motorize haydutların hakimiyeti bitecek.

KOBİ; rekabet, gücü gücü yetene anlayışından uzaklaşacak.

MAHKEMELER; daha hızlı, adil, faydalı karar verebilecek.

ENGELLİLER; onları istismar eden alanlar temizlenecek.

BİZLER; daha iyi ve mutlu Türkiye’de yaşıyor olacağız.

İyi de biz zaten hukuk reformu yapmamış mıydık?

Adına reform dediğimiz şeyden, yeni anayasa talebi çıkmıştı.

Hukuk alanında reformun adı hep var oldu ama kendisi yok.     

SENİN DAHA İYİ HUKUK TALEBİN YOK MU?

DEVAMINI OKU

Kitlenin huzursuzluğu paydaşın yarın kaygısı

HUZUR VARSA HER ŞEY TAMAM

1-Huzurun yoksa çok şey eksik.

2-Huzursuz olmak;

3-Ya geçmişin pişmanlığında,

4-Veya yarının kaygısında yaşamaktır.

5-Bir kitlenin huzursuzluğu paydaşlarının yarın kaygısıdır

Huzur; Arapça hazır olma kökünden gelir.

Huzur; kişinin anda olması ise huzursuzluk, ya geçmişin pişmanlığında veya yarının kaygısında olmaktır.

Hazır değilse, kendisini şimdi burada hissetmiyorsa, yerleşik değil göçebe olduğu duygusunda ise huzursuzdur, rahat değildir, asayiş yoktur.

Bir kitlenin huzursuzluğu, paydaşlarının yarın kaygısıdır

Geçim sıkıntısıdır. 

Ekonomik krizdir

Savaşta olma halidir.

Salgınafetdüşman ve kıtlık tehditleriyle karşı karşıya kalma halidir.

Bir dağın huzursuzluğu; heyelan, karla kaplı yamacın huzursuzluğu çığ, denizin huzursuzluğu dev dalgalardır.

Huzursuz yönetici, topluluğu gerer.

Huzurunu kaçıracak olan; arkasını dönüp baktığında izleyicilerinin giderek azalıyor olmasıdır.

Huzursuzluğu; daha fazla güç talebi ve daha fazla yetki devşirmiş tek adamlık olacaktır.

Huzurunu kaçıranlardan uzak durman; sağlıktır, saadettir, ömrüne bereket, sana cennettir.

KENDİNİ HUZURLU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU