Kırmızı çizgiye dikkat

KIRMIZI ÇİZGİNİN 5 GEREKÇESİ

1-Sınırları belirler

2-Değerleri çerçeveler

3-Ötekine had bildirir

4-Bizi biz yapandır

5-Toplumsal barışı sağlar

Ekonominin kırmızı çizgisi;

enflasyon, işsizlik, cari açıktır.

Kırmızı çizgi hayatın her alanında acil durum ifadesidir.

Trafikte uyulmadığında hayat bitirir.

Hayatın kırmızı çizgileri, toplumların birlikte yaşamalarının kurallarıdır…

Demokrasideki özgürlüklerin kırmızı çizgisi, bir diğerinin özgürlük sınırıdır.

Kırmızı çizgi, üzerinde sıkı durulan ve taviz verilmeyen bir tavır veya tutumdur.

Bir insan hangi alanlarda taviz vermez ise o alanlar onun kırmızı çizgisidir.

Ekonominin kırmızı çizgisi; enflasyon, işsizlik ve cari açıktır. 

Sağlığın kırmızı çizgisi; hayatiyeti koruyanlardır.

Trafikte kırmızı çizgi; eğer araç kullanıyorsan, yayaların güvenliği, sen yaya isen kırmızı ışığa riayettir.

Ahlakın kırmızı çizgisi; temel ahlaki değerlere itaat, yasaların kırmızı çizgisi; kuralları çiğnememektir.

Vücudun kırmızı çizgisi; kalptir ve kalp kıran, kırmızı çizgiyi ihlal etmiştir.

Ülkenin kırmızı çizgisi; sınırları olduğu kadar, o ülkenin toprak bütünlüğü ve uluslararası arenadaki itibarıdır.

Kırmızı çizgileri olan, ötekinin kırmızı çizgilerine dikkat etmeli.

Aksi halde çizgi ihlali, çatışmaların sebebi olabilir.

  KIRMIZI ÇİZGİLERİN VAR MI VE NELERDİR?

DEVAMINI OKU

Yürüdüğün yola dikkat

YOLCUYU YOLA DÜŞÜREN

YOLUN BİZZAT KENDİSİDİR

1-İnsan; gitmekten yaratılmıştır.

2-Kendine bir “uzak” bul,

3-‘Sen olmayan’ ve git!

4-Kolunda saat, elinde pusulan olsun.

5-Yolun kadar yönündür seni menzile götüren…

Yol; bir amaca ulaşmak için başvurulan çâre, yöntem,

Gidiş ya da davranış biçimi, tutumdur.

Yol bulursun, çare üretirsin. 

Hiletuzak kurarsın, çok kötü yol bilirsin.

Kötü yola düşeni, genelde  yollu diye damgalar toplum.

Ya da davranışı tutumuyla başkalarının da o işi yapmasına örnek olur insan.

Yeni yol açarsın ardından gelenlere

Yolsuzluk, yoldan çıkma halini anlatır.

Doğru gidirem hakime yolum düşmir

Az yiyirem hekime yolum düşmir.”

Yol alırsın bir alanda mesafe kat edersin, ilerlemiş olursun. 

Vesile olur, bir şeye yol açarsın. Sebebi sen olursun o yolun varacağı menzilin.

Bir yolunu bulur, yöntemini keşfeder, 

inceliğini sezer, usulünü bilirsin.

Yolcuyu yola düşüren, yolun bizzat kendisidir, menzil değil.

Görünen köy kılavuz istemez ancak tekerlek kırıldığında yol gösteren de çok olur. 

Fuzuli kılavuzluk

Yol ayrımına gelir insan yoldaşıyla…

Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına değiştiren, yolundan ve yoldaşından oluverir.

Yürüdüğün yola dikkat et; varışın olacaktır.

  YOLUN SONUNDA SENİ BEKLEYEN NEDİR?

DEVAMINI OKU

İş özel hayat dengesi

İŞ HAYATINI EVE TAŞIMAK

1-Salgın yüzünden pek çok iş eve taşındı.

2-İş hayatı ile özel hayat çizgisi silikleşiyor.

3-Bu dengeyi nasıl kurabileceğiz?

4-Önerilen; bir denge kurmak.

5-Özel hayat ile işi karıştırmamak

Salgın, bazı işleri eve taşısa da temel denge ihtiyacı değişmedi.

Başarılı bir iş hayatı ve özel hayat dengesini kurmak şart. 

100 yıl önce bu oran %80 iş, %20 özel idi.

Günümüzde kültür değişmeleri, gelişen teknoloji sayesinde oran %50-50’de dengelendi.

Salgında artan dijitalleşme sayesinde gidişat, 100 yıl öncekinin tersine doğru olacak.

20’nci Yüzyılın en büyük icadı, sanıldığının aksine bilgisayar değil, kadına zaman hediye eden çamaşır makinesi olmuştu.

Başta beyaz yaka olmak üzere çalışan kesim, iş hayatının yanına özel hayatını da koyma gayretinde…

Sürdürülebilir gelir, mutluluk eksenli bakış açısıyla bu dengeyi kurabilmek son derece önemli.

Otomasyonun iş hayatına ayrılan zamanı kısaltıp, özel hayata daha fazla zaman açacağı eğilimi var.

Hatta robot nüfusunun artmasıyla iş hayatındaki pek çok rutinin robotlara devredilmesi söz konusu…

Bu durumda özel hayata daha fazla zaman kalabilir.

Fakat insan, değişen meslekler sayesinde iş hayatını sürdürecek.

İŞ VE ÖZEL HAYAT DENGESİNİ KURABİLDİN Mİ?

DEVAMINI OKU

Zarf mazrufa göredir

VİTRİNİNE YAKIŞAN 5 ŞEY

1-Gerçek benlik, iç güzellik.

2-Erdem, güzel ahlak.

3-Cömertlik.

4-Gayret.

5-Değerler.

Her şeyini vitrinine koyanın satacak malı azalmış demektir. Sonuçta zarf, mazrufa göre olmalı…

Mazruf; zarfın için konulandır. 

Zarflanandır.

Tıpkı vitrin gibi…

Hayat artık öyle bir hal aldı ki neyi vitrine çıkarırsak çıkaralım, içi görünüyor.

Sana zarf geliyor ama açıp bakmıyorsun bile; içindekini ezberlemişsin çünkü…

Zarfın kalitesi mazrufu aşarsa; zarfa da yazıkzarfı açacak olana da yazık.

Vitrin dükkanın sattığını aşıyorsa, hayata değer sunamıyorsun demektir.

Vitrin mi?

Her malın sergilendiği yer.

Camla ayrılan teşhir mekânı…

Sergen

Görünmesini istediğini sergilemeye yarar.

Vitrini iyi olmayanın satışı düşük olur derler.

Vitrine ne koyduğun, barındırdığın değeri ifade eder.

Ancak her şeyini vitrine koyanın, satacak malı azalmış demektir.

İnsan, biriktirdiği değeri sergilemek ister.

Kabiliyetinden fazlasını sergileyenin, vitrini cazip olabilir fakat sürekli olmaz.

Vitrin; gösterdiğindir. 

İyi görünmek için gerçekten iyi olmak gerekir.

Hayatın vitrinine her şey konulur mu?

Misal aşk?

Mahremiyettir, vitrine konulmaz ama koyanlar, teşhir edenler hayli fazla…

  HER ŞEYİNİ VİTRİNİNE KOYANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Gayretin kaderindir

5 KADER MAZERETİ

1-Suçlu değil kader mahkumuyum.

2-Gayretsizim; kaderim böyle.

3-Kaderim beni güldürmedi.

4-Kaderimde çalışmak yokmuş.

5-Kötü kadere kahpe felek diyorum.

Her insanın tercihi kaderini hazırlar.

Bir dönem kader mahkûmlarına mektup taşıyıp durdu bizim muhtarımız.

Çok ağır değil’ derdi yüküm. ‘Gidiyorum veriyorum mektupları işte…’

Oradan gelince yorulurdu ama.

Yaşlı köy evinde “Kader böyleymiş neyleyim” sözü ile başlayan türküleri her okuyuşunda yaşarırdı belli belirsiz.

Kader; Arapça ölçme kökünden gelmektedir.

Bir şeyi ölçülü yapmak, ölçü koymak demektir.

Kader Türkçede alın yazısı olarak kullanılır.

İmanın altı şartından biri olan kaderi inkar etmenin kişiyi dinden çıkardığına dair ehli sünnet alimlerinin ittifakı vardır.

Kader çoğu zaman rastgele atış yapılan bir hedef tahtası gibidir.

Kader” utansın atışı, bilgisizliğincahilliğinbeceriksizliğin hedef tahtası olmuştur.

Planlamayan, programlamayan zamanı gelir köşeye sıkışır “kader” der.

Hayat öyle düz bir çizgiden ibaret değildir. 

Eğrilir bükülür

İşte bu zeminde kendine yer bulan kader gayrete aşıktır.

Her insan kendi kaderini kendi gayreti ile hazırlar.

Ya da kahpe kader diye kızar…

     EYLEMSİZLİĞİNİ KADERE MI BAĞLIYORSUN?

DEVAMINI OKU

İş ahlakımız çürürse…

HAYVAN YULARINDAN İNSAN SÖZÜNDEN TUTULUR

1-#enflasyon sözünü tutmamanın bahanesi olmuş.

2-Kriz içimizdeki hırsı azaltacağına;

3-Bazılarımızı daha da beter hale getirmiş.

4-Oysa iş ahlakı çürürse;

5-Ortada #piyasa kalmayacak.

İşimiz zor. İmkanı olduğu halde borcunu ödemeyene dair şikayetler çoğaldı. 

Taahhütlerini yerine getirmeyenin öyküleri etrafa yayılıyor. 

Kriz şartlarını bahane edip anlaşmaları çiğnemek, verdiği krediyi geri çağırmak veya benzeri ahlak-etik dışı davranışlar, bindiği dalı kesmektir.

İş dünyasındaki ilişkilerin evrensel kabul görmüş değerler üzerinden yürümesini savunan iş ahlakı çökünce çürüme başlıyor.

Bizde pek çok kurum iş etiğini reddetmiyor ama uygulamıyor da…

Oysa mayamızda ahiliklonca gibi kurumlar bir zamanlar iş yapma kültürümüzün DNA’sıydı.

Tuhaf olan iş ahlakının bizi ‘yavaşlattığı’, etik olmayan rakip karşısında ‘rekabet dezavantajı’ oluşturduğunun savunulmasıdır.

Etik ve vicdanı bir tarafa atınca, müşteriyi kandırmak, çalışanı istismar, devleti dolandırma, ortağı batırma; yaygınlaşıyor.

Enflasyon sürecinde gördük ki daha hırslı, etik dışı olabiliyormuşuz.

Oysa bize zamanında ayna tutan virüs, hatalarımızdan kurtulmaya vesile olmalıydı…

  DEĞERLERİN ÇÜRÜDÜĞÜNDE SEN VAR KALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Kelle mi dolu kafa mı?

KELLE İLE KAFANIN 5 FARKI

1-Kelle fiziksel ifadedir

2-Kafa, beyni tanımlar

3-Kelle hayvanda da var

4-Kafa, akıllı insanda mevcut

5-Kelle doluysa kafa olur

Kafalı olmaya bak.

Kellenin varlığına fazla güvenme…

Platon; “boş bir kafa; şeytanın çalışma odasıdır” der.

Kastettiği kafa ile kellenin ayırtıdır aslında.

Kelle fiziksel büyüklüğü işaret eder.

Ancak o kelleyi bilgibeceri ile doldurmamışsan, şeytan oraya yerleşir ve bedeni zora sokacak her türlü kararı kendisi alıverir.

Boş kellenin yaratıcılığı yoktur ama dolu kafanın vardır.

Her kafa, fikir fabrikası olabilir.

Ziya Gökalp, üç farklı kafadan söz eder;

1-depo kafa (kelle); aldığı her uyarı veya bilgiyi depolar durur. 

Malümatfuruş dedikleri kafa türüdür.

Nokta enformasyonu taşır ama bilgiye dönüştüremez.

2-Antrepo kafa; 5 duyu ile topladığı her şeyi, işlemeden konuşma veya hareketleriyle bir başkasına nakleden (baş) davranışı gösterir.

Medya veya veri merkezlerinin işlevini görür.

3-Fabrika kafa; beş duyuyla aldığı her veriyi işleyen, ondan yeni fikirler, katma değerler üretendir.

Gerçek kafa; işte budur.

Neticede kafa, seni hayatta anlamlandıran, baş; seni yönlendiren, boş kelle ise bedeninin taşıdığı yüktür.

  OMUZLARININ ÜSTÜNDE TAŞIDIĞIN HANGİSİ?

DEVAMINI OKU

Uzlaşma kazandırır

ÇATIŞMA İSTEMİYORSAN

UZLAŞMAYI SEÇMELİSİN

1-Yumruk ile el sıkışamazsın.

2-Öfkeni yen ve karşı taraf için adım at.

3-Uzlaşmak; yozlaşmak değildir.

4-Aksine, hayatın akışını sağlamaktır.

5-Karşılıklı taviz vermek gerektirir.

Uzlaşma; taraflardan her birinin kendi talebinden taviz vermesi ile farklı taraflar arasında varılan anlaşmadır.

Tartışmada iletişim yoluyla, şartların karşılıklı kabulüdür.

Diretme; uzlaşmanın zıddıdır.

Aşırıcılık; denge, hoşgörü kavramlarıyla ilişkilendirilen uzlaşmanın zıddı kabul edilir.

Uzlaşma; teslimiyet değil, aksine denge içinde birbirine yaklaşmaktır.

Uzlaşma sonucu taraflardan biri mutsuz ise müzakerelerde karşı tarafa dayatma yaşatıldı demektir.

Uzlaşma; ileri ve medeni toplumların vazgeçilmezidir.

Uygarlık talebidir. Hayatın akışına hizmet eder.

Çatışma ortadan ancak, tarafların karşılıklı tavizleriyle giderilir.

Ancak otoriteyi elinde tutanların uzlaşmadan anladığı, diğer tarafların kendisinin dayattığı şartları kabulüdür. 

Demokrat olmayan iktidar sahibinin dayatması değildir.

İş hayatı, uzlaşmayla yürür.

Uzlaşmaz tutum daima zarar verecektir.

Uzlaşmazlık kültürü, tarafları gerer, çatışmaya sürükler, huzuru yok eder, savaş çıkarabilir.

SEN UZLAŞMACI MI YOKSA ÇATIŞMACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Doping bağımlılığımız

DOPİNGİN 5 HASARI

1-Geçici başarı uğruna kalıcı hasar.

2-Kısa dönemde sahte başarıdır.

3-Normalini dışlar, özünü zedeler.

4-Hayat sonunda diskalifiye eder.

5-Kurnazlık kültürüdür, çürütür.

Ekonomi dopingle ayağa kalmaz.

Doping, normalin dışında yüksek performans için dışarıdan yapılan takviyedir.

Etkisi kısa sürer.

Dereyi geçirir ancak sınırları zorlar. 

Süreklilik hali ölümdür.

Beraberinde büyümeyi durdurur. 

Dengeleri bozar, fonksiyonları çalışmaz hale getirir.

Normal hali taşraya iter.

Ekonomiye doping yaparsın krediyi genişletir, tüketimi artırır, büyümeyi zıplatırsın.

Doping etkisi geçtiğinde; bozulan makro ekonomik dengelerinle kalırsın.

Doping sporda yarış dışı kalmaktır. 

Sporcular bilir bunu.

ağlık kontrolünden geçeceklerini ve yakalanacaklarını da bilirler ancak yaparlar. 

Göz göre göre diskalifiye olmaktır bu.

Kişisel hırslar, toplumsal baskılar, birinci olma hayalleri, dopinge götürür.

Çocuklarına doping yaparak sınavları atlatan aileler ise hayat sınavı ile karşı karşıya kalacaklardır.

Zira hayat dopingleri taşımaz.

Keser, biçer, örseler. Kendi seyrinde normalleştirir.

Doping bağımlılık yapar da insanı, ekonomiyi, ülkeyi felaketin eşiğine taşımasıyla bilinir, sürdürülemezdir.

HAYATINDA DOPİNGE YER VERİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Telaşlıyken karar verme

TELAŞIN BİLEŞENLERİ

1-Kaygı, tasa, kuruntu, sıkıntı

2-Paniğe kapılmak

3-Şaşkınlık hali

4-Kontrolsüz heyecan

5-Aklın mola alması

Hiç telaşlanmayan; ya ölüdür ya da olan biteni kavrayamayandır.

Telaş geçer de bedeli kalır. 

Telaş; kaygıdan doğan heyecanla karışık sıkıntılı ivencenlik.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin.

Şaşkınlıktan doğan acelecilik

Kaygının süreç kontrolünü zayıflatması.

Kargaşanın iç dinamiği…

Ne yapacağını bilmezlik hali

Kaygı ve tasa, elini ayağına dolaştırır.

Ne olup bittiğinden emin olamazsın.

Bu hali anlatan kelimedir telâş.

Özelliğisürdürülemezliğidir.

Telaş geçer ve yerini sükûnete bırakır. 

Karar vermenin en riskli zamanıdır telaş.

Yapacağını bilmezliğin güzel yanı, heyecan üretmesidir.

Beynin, sürpriz veriye tepkisi, sürecin giriş kapısı

Telaş vadisinde uzun süre kalınmaz.

Zira akıl duruma el koyar ve zihni bir duyguya yönlendirir.

Telaştan ne yaptığını bilmezlik süresi uzarsa artık panikten söz ederiz.

Yaşamak neyse de beni bu telaş öldürecek” der şair.

Yaşayacağımız belli de şaşkınlığıyla baş etmek gerekecek.

Telaşa düşersin, beyni çözüme davet edersin. N

eticede; telaşını abartma; telaşın hazzı geçer, gamı geri kalır zira…

SAKİNLEŞ ARTIK SAHİ SENDEKİ BU TELAŞ NİYE?

DEVAMINI OKU