Susarak yalan söyleme

SUSMAMANIN 5 ERDEMİ

1-Kötülere karşı çıkarsın

2-Mazlumun hakkını gözetirsin

3-Zalimi uyarmış olursun

4-Sorumluluğun hakkını verirsin

5-İyiliği tebliğ edersin

Yalanı susarak söyleyen

sorumluluktan kaçmış olur.

Bir yerde kötülük varsa ve orada sorumluluk sahipleri eğer susuyorsa, bu suçtur. Zira kötülüğe karşı tarafsız kalmak olmaz. Konuşması gereken yerde susan; yalan söylüyor demektir. Yalanı susarak da söylersin. Haksızlığı fark edip ona karşı çıkmaz susarsan, topluma yalan söylemiş olursun.

Yalanın bileşenleri, onu var eden niyetlerde saklıdır. Aldatmak, korumak, geçiştirmek

Daha mekanik anlatımla; 1-Savaş, 2-Sıvış, 3-Saklan… S

orumluluk sahibi kötülükle savaşmalı. Çünkü ‘bana dokunmuyorsa sorun yok’ diyemez. Hele ki sıvışıyor ve zalimin zulmüne dur demesi gerekirken kaçıyorsa, bu daha büyük bir suçtur.

Saklanmak, ortalıkta kötülük varken susmakla mümkündür ve yalan söylemenin en sinsi halidir. Zaten bir sorunu kendi sorumluluk alanının dışına ötelemek, kötülükten yana çıkmanın sinsi tutumudur.

Eskiler, Şahid-i Sûr derlerdi. Günümüzde yalancı şahit deriz fakat asıl anlamı, yalanlar içinde yalanla yaşamaktır.

Aydın insan yalana şahitlik yapmaz, susarak yalan söylemez.

        KÖTÜLÜK KARŞISINDA SUSANLARDAN MISIN?   

DEVAMINI OKU

Hedefin yoksa hedefsin

HEDEFİN 5 GETİRİSİ

1-Nereye gideceğini bilirsin

2-Yol haritan olur

3-Hevesin gerçekleşir

4-Gayretin boşa gitmez

5-Sağa sola savrulmazsın

Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye

hiçbir rüzgardan fayda yoktur.

Hedef; amaç, erektir. Bir amaç olduğu kadar nişan alınan her şeydir hedef. Bir hedefi olan insan kaostan kurtulur, bu hedefi için bilgi inşa eder, tutum inşa eder, adım atar, avantajlarını belirler, farkındalığını artırır, hayatını inşa eder.

Bir gün orada bir gün burada oyalanmaz. Günün getirdiğine değil, hedefine koyduğuna yürür. Bir ülkenin hedefi, daha iyi bir yaşam; daha iyi bir yarındır.

Ülkenin böyle bir talebi varsa evrensel değerler üzerinden yükselir; yükseltir. Zira hedefe ulaştığınızda onun istikrar ve kalıcılığını, dayandığı evrensel değer belirleyecektir.

Çocukları başarısız aileler hep şu soruyu sorar; nerede hata yaptım? Hedef koyamamış bir çocuk; kaosun, yaşının problemlerinin, gündemin getirdikleriyle boğuşur durur.

Hedef koyup uygulayamayanlar ulaşılabilir görmeyenlerdir. Hedef oyuncak değildir. Bilgi, azim, sebat ve gayrettir.

Ulaşılabilir hedef koymak zordur. Birinde söylence vardır, diğerinde plan vardır. Hedefi olmayan kendisi hedef olur.

        HEDEFİN VAR MI YOKSA KARAVANACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Ar etmez misin sen?

UTANMANIN 5 NİMETİ

1-Hatanı fark edilmesi

2-Pişmanlığın ifadesi

3-Bağışlanma talebi

4-Onurunu koruma gayreti

5-İyi insan kalma beyanı

Ar damarı çatlamış yönetici; tehlikedir.

Ar etmek Edep takınmak, hasret kaldığımız haslet oldu.

Utanmak; onursuz sayılacak ya da gülünç olacak bir duruma düşmenin üzüntüsüdür. Mahcubiyettir. Ar, Haya etmektir.

Kıvancı ele verip kusuru kendinde tutmaktır utanmak… Hatanın lisanı hal ile ifadesi. Vücut diliyle kusurun itirafı… Pişmanlığın kabul görmüş, içselleştirilmiş, karşı bildirimidir.

Utanmak erdemdir de utandırmak değildir. Allah’ın en bildik sıfatlarından biri, ayıpları gizlemesi (settar- örten, settarı uyup= ayıpları saklayan) diye bilinir.

Kusuru yüze vurup utandırmak, kolay olandır. Hele ki birini başkasının yanında utandırmak, hamlığın, çiğliğin en bayağı olanıdır.

Utanç duygusunu yitirmemiş, ar damarını çatlatmamış, kusurundan haya edebilmiş biri için utanma, iyi insan olmaya işarettir.

Utanmaz biri kadar şeref, haysiyet ve saygınlığa düşman yoktur. Utan ki bağışlanasın, affedilesin, yücelesin…

Utanmıyor, ar etmiyor, hicap duymuyor hatta edepsizliğini gücüne rozet yapıyorsan, çürümüşsündür.

        EDEP YA HÛ DİYECEĞİN KİŞİLER ÇOĞALDI MI?

DEVAMINI OKU

Şaibeliye güvenilmez

ŞAİBELİNİN 5 EMARESİ

1-Sözleri yalan doludur

2-Korkutma gayretindedir

3-Bağırarak yönetir

4-Kusurunu genelleştirir

5-Başkasına iftira atar

Yöneticin şaibeli biriyse

ortam çürümeye başlamıştır.

Şaibe; kir, leke, eksiklik, kusur, ayıp demek. Arapça ‘şev’ kökünden gelir ve karıştırmak, aldatmak anlamındadır.

Şaibe iz bırakır. Bir kez oluştu mu zihinlerden silinmez. Gündem değişir, olaylar değişir. Yerini, zeminini terk etmez.

Kuyuya düşer kuyu konuşur, dile düşer dil konuşur. Şaibe uyuyamaz. Uykusu yoktur. Şaibeli her olay mevsimini yitirmiş iklim gibidir.

Bakarsın, gözlerinden okunur. Adım atarsın adımlarından okunur. Gülersin vücudundan okunur. Bakışını göz kırpmaların resmeder.

Şaibeli yönetim, şaibeli işlem, şaibeli her adım; kuşkunun yerleşmesidir. Şaibe oluştu bir kez üzerini kapatarak, saptırarak, inkar ederek ortadan kaldıramazsın.

Şaibeli yönetici, yaptığı her işte kasıt aranandır. Kusur herkeste olur da kasıt, şaibeli damgası yiyenin alnına kazınır.

Bugün toplum; şaibelilerin çürüttüğü değerlerden dolayı endişelidir. Zira şaibeliye güvenilmez.

Kirlenmiş biri ‘ben temizim’ demekle temize çıkamaz. Yapılması gereken; şaibelilerden kurtulmaktır.

       SENİN ŞAİBELİ GÖRDÜĞÜN KİMSELER VAR MI?

DEVAMINI OKU

Ahlâksızı tolere etme

TOLERE EDİLEMEZ 5 ŞEY

1-Ahlaksızlık; çünkü toplumu çürütür

2-Şiddet; çünkü insanı çürütür

3-Adaletsizlik; çünkü devleti çürütür

4-Yalan; çünkü güveni çürütür

5-İhanet; çünkü ruhu çürütür

Ahlâksızlık; değerlerin variyet yitirmesidir. Ne bireylerin ne toplumun, ne de ülken gelişemez. Sürekli az gelişmişlik kulvarında döner durursun. Hele ki üzerinde yükseleceğin ahlâki değerleri tolere edilebilir bir keseye koydu isen…

Her dağıtmaya kalktığında çoğalmak yerine bindiğin kayığa bir delik te açarsın. Tırmandığın merdivenin  basamakları, toleransın kadar dayanıklıdır.

Tolere etmek; hoşgörü ifadesi olsa da değerlerin tolere edilebildiği nokta; çürümüşlüğün başladığı yerdir.

Bataklığın içerisinde ne kadar yol alınabilirse ancak o kadar yol alırsın. Çürükleri atarak ayıkladığında çoğu zaman sebzeleri kurtarabilirsin.

Ancak kanser hücresinin çürüklerini attığında kanserden kurtulamayabilirsin. Yeri gelir; şiddeti ‘tolere edilebilir’ noktada görürsün. Kadına şiddeti tolere edip onaylarsın.

Ahlâksızlığı tolere etmek, toplumsal yükselişin baltalanması, ilerlemenin ihaneti, yükselişin bilinçli yerle yeksan edilişidir.

Şiddeti tolere et, hırsızı tolere et… Çürüme budur işte…

 AHLÂKSIZLIĞI TOLERE EDENLERE BAKIŞIN NEDİR?

DEVAMINI OKU

Özeleştiri yapmazsan…

ÖZELEŞTİRİNİN 5 FAYDASI

1-Aynaya bakmış olursun

2-Hatalarını fark edersin

3-Onlardan arınmayı düşünürsün

4-Eleştirenlerin hızını kesersin

5-Kusur arıyorsan tüm aynalar senin

İğneyi kendine çuvaldızı ele batır.

Özünü eleştirmekle kalmaz, yapmadığın kusurları da sana mal ederler. Özeleştiri; kişinin kendi düşünce davranış ve eylemlerini nesnel eleştiriden geçirmesidir.

Bir siyasal partinin veya militanın, bağlı olduğu amaç, ülkü açısından kendi eylemlerini yargılamasıdır.

Her yaptığını doğru sanan, yanılıyordur. Güç kirliliği zihnini bulandırmış, vicdanını köreltmiş, kalbini karartmıştır. Zulmettiğini fark edemez hale gelmiştir.

Özeleştiri yapmayanın tutumu; inkâr, öfke, kendine tapma, kibir ve günün sonunda ruhsal çürümedir.

Eleştirene kızarsın, sana itiraz edenleri sindirirsin, suç varsa sana ait değildir, işlediğin kabahati dahi başkasına yıkarsın.

Ortalık sorun dolu iken özeleştiri yapmayan, bir süre sonra hak etmediği eleştirilere muhatap kalacaktır.

Hatanı yüzüne vuranları cezalandırır, yasaklayıp, hapsedip, sosyal medyayı, Youtube’u kapatıp eleştiriden kaçamazsın.

Özeleştiri, kabahatlerinden arınmanın başlangıç noktasıdır.

Özeleştiri yapmayanın varacağı yer liman değil kayalıklardır.

        HAYATINDA HİÇ ÖZELEŞTİRİ YAPTIN MI?

DEVAMINI OKU

Samimiyet istiyorum

İÇTENLİĞİN 5 ÖDÜLÜ

1-Dudaktan çıkan kulaktan döner

2- Kalpten çıkan kalbe girer

3-Akıllı kişiler seni görür

4-İnsanlar sana inanır

5-Aklında az şey tutarsın

Samimiyet, edep sınırını aşarsa;

laubalilik olur, dikkat!

İçten olma durumu, içtenlik… Senli benli olma durumu…

Samimi yaklaşımın gücü; inanılmazdır. En katı kalbi dahi yumuşatır. Dili süslü ama içi paslı insanlardan yorulduk.

Yüze dost kalbe düşman, ben böyle yâri n’eylim’ der şair.

Bugün kuzu postuna bürünmüşler, samimiyetsizlikleri ile kişiyi, toplumu, değerleri çürütüyor, içtenliği katlediyorlar.

Oysa samimi bir denemeden elde edilen en küçük sonuç; en iyi fakat samimiyetsiz kopyadan daha iyidir.

Gündeme bak; samimiyetsiz yüzlerce beyan, içten olmayan binlerce söz göreceksin. Göstermelik yapılan her eylem, tesisatı bozuk bir evin badana ile süslenmesidir; içten bir bakış o boyayı akıtır ve içindeki pası, çöpü görünür kılar.

Samimiyet; mesafelere bağlı olsaydı, güneşe en yakın zirveler buz tutmazdı. Samimiyetsizlik; yüzdeki abartılı makyaj gibidir.

Süslü görünse de sırıtacaktır. En naif insan dahi yüzdeki samimiyetsizliği sezebilir.

Samimiyetin dili yoktur ama o gözden anlaşılır. Samimiyetsizlik, inandırıcılığı alır, götürür.

      SİZ BIKMADINIZ MI SAMİMİYETSİZLİKTEN?

DEVAMINI OKU

Gündemin seni belirler

5 GÜNDEM UYARISI

1-İlgi alanlarına dikkat

2-Sıkça andığına dönüşürsün

3-Seni geliştireni gündem et

4-Dedikodu çarkına kapılma

5-Zihnini işgalcilerden koru

Neyi anarsan başın oraya bağlanır.

Gündemi kısır olanın günü kesat olur.

İnsan neyi anarsa başı oraya bağlanır ve kendisine gündem edindiği konular, tüm zihnini kaplar, rutinini şekillendirir.

Eğer gündeminde dünün pişmanlıkları ve yarının kaygıları varsa bugünkü gündemini oluşturamaz, hayatı ıskalarsın.

Peki, bir ülkenin gündemi nelerden oluşur? Eğer kendine daha iyi yarını layık görüyorsa, uygarlık talebini, gelişme büyüme kalkınma, refah, mutluluk, huzur gündemleri oluşur.

Ama üretime odaklanmak yerine tüketime odaklanır, kısır çekişmeleri gündemine doldurursa, ya yerinde patinajdadır ya da geri gidiyordur.

Bizler, ‘kim ne yapmışlara’ öylesine odaklandık ki kedi videosu izler gibi zamanımızı harcıyor, aile, futbol, mafya, siyaset dedikodularıyla oyalanıyoruz.

Öyle bir hale geldik ki düşünmemizi istemeyenlerin bize dayattığı gündemi hap gibi yutuyor ve bizden beklenen boş işlerle zihni meşgul edip gerçeğe kör olmamız sağlanıyor.

Bizler kendi kısır gündemimizle meşgulken, dünya dönüyor ve fırsatlar, zenginlikler akıp gidiyor, riskleri göremiyoruz.

          SENİN GÜNDEMİNDE HANGİ KONULAR VAR?

DEVAMINI OKU

Organize yalan mağduru

ORGANİZE YALANIN 5 ÖZELLİĞİ

1-Ortada büyük çıkar vardır

2-İlk sahibi meçhuldür

3-Çok kişinin dilindedir

4-Sıkça tekrarlanır

5-Toplumu çürütür

Her yalan söylediğimizde gerçeğe borçlanırız

Gerçek sonunda bu yalanı yıkar.

Gerçekle örtüşmeyen ancak herkesin dilinde sıkça tekrar edilen bir söz varsa, bil ki organize yalandır.

Yalanı daha yıkıcı kılan ve kitleleri inandıran, bu yalanın organize oluşu ve arkasında büyük bir çıkarın varlığıdır. 

Dikkat ettiyseniz organize yalancılar sıkça yaradanın adını kullanır. Çünkü bir yalanın organize hale gelmesi için din, kutsal desteklerine ihtiyacı vardır.

Çünkü yalan büyüktür, çünkü bu yalanın ardında çıkarını saklayan yığınlar vardır.

Organize yalan tüm kanalları kullanır; yazılı, sözlü, görsel basın, ibadet yerleri, meydanlar, sosyal medya…

Eğer bir yalan çok fazla ağızdan yineleniyorsa, organize olmuş yalancılar kitlesi iş başında demektir.

Misal gazeteler aynı başlıkla çıkıyor, TV haber kanalları aynı sözle yankılanıyorsa, organize yalana maruz kalıyorsunuz demektir.

Bir özelliği de sıkça tekrar edildiğinden inandırıcılığının artmasıdır. Herkesin dilindeki söz, yalan olmasa gerektir…

Organizasyon sahipleri, yalanı söylettiklerine de yalan söyleyecek kadar namussuzdurlar.

       ORGANİZE YALANI TEŞHİŞ EDEBİLİR MİSİN?   

DEVAMINI OKU

Denetimsiz otorite yıkar

GÜCE DAYALI OTORİTENİN 5 ZARARI

1-Tiranlaşmak

2-Haddini aşmak

3-Hayata müdahale

4-Liyakatsizlik

5-Sürekli istemek

Denetimsiz otorite o hale gelir ki ‘yaşamana izin vererek’ sana iyilik yaptığını düşünür.

Güce dayanan otorite, tirana dönüşür. Eğer tiranlaşma düzeyinde oluşmuş ise her sokak, cadde, bina, okula kendi adını verir. Sokağa çıktığında trafiği durdurur, insanların ona secde etmesine dek güç kullanımını zorlayabilir.

Liyakata, beceriye, hünere dayanan otorite, vicdan freniyle yol alıyor ise liderliğe varır. Her otorite kötü değildir zira.

Toplumların dağıtık otoriteye ihtiyacı vardır. Otorite, itaatsizlik ile birlikte anılır genelde. Hatta sivil itaatsizlik kavramı, otoriteye karşı çıkmanın kurumsal ifadesi olur.

Sivil itaatsizlik otoritenin haddi aşması, hayatın her alanına hükmetme marazından doğar. Kadının karnındaki cenine dahi müdahaleye varır bu cüret… O noktada toplum, otoriteyi frenlemeyi gündeme taşır. En büyük eksiği, denetimsizliktir.

Otoritenin akıl ile ilişkisi, zamanla azalır. Bu da Şekspir’in kahramanı Kral Lear’daki gerçeğe taşır bizi… 3 kızı elinde oyuncağa dönmüş kral, sorar; “soytarı, ne yapmalıyım?” Cevap dehşettir; “kralım, yaşlanmadan önce akıllanmalıydın.”

        SENİN DE İÇİNDE OTORİTE ÖZLEMİ VAR MI?

DEVAMINI OKU