Suçlu haddi aşandır

İSTEK İLE İHTİYAÇ FARKI

1-İsteklerin genelde sonsuzdur

2-İhtiyaçların ise daima sınırlıdır

3-Sınırlı kaynakla sonsuz istek karşılanmaz

4-Haddini aşan er geç zıddına döner

5-Suç; had ve hak sınırında oluşur

Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Suçlarsın, kurtulursun. İspat külfetini suçladığına yıkarak… Bu hale gelmiş toplum, çürümüştür ve suçlu üretmeye başlamıştır.

Zaten çoğu suçlar, yasanın tanımından oluşur. Suçların özüne inilirse fark edilebilir ki en büyük suçlar, zaruri olanı değil, fazla olanı elde etmek için işlenenlerdir.

Açlıktan dolayı ekmek çalan Sefiller’in baş kahramanı Jan Valjean’ı ölesiye izleyen sistemin adamı Javert, vicdanı bu ağır vicdani yükü kaldıramadığı için kendini cezalandırıp canına kıymıştır.

Yasası bol ulusların suçluları da bol olur. Hele ki toplumun çürüme döneminde ortalık yasadan geçilmez.

Yasa koyucu, güçlüler hukukunu devreye almış, hukukun gücünü ortadan kaldırmıştır.

Neticede suç; vicdanın hükmüdür. Yasanın hükmü, cezadan yola çıkarak suçu tanımlayacaktır. Toplumu dönüştürenler, ilerletenlerin tümü, başardığı için kahraman olmuştur.

Topluma karşı çıkanların suçu; başaramamışlıkları olacaktır. Tıpkı Hammurabi’nin çaldığı için değil de yakalandığı için suç saydığı gibi.

Haddini aşan zıddına döner.

          HADDİNİ VE HAKKINI AŞANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Hareket etmeyen zincirlerini fark edemez

HAREKETİN 5 GETİRİSİ

1-Söylem yetmez eylem gerekir

2-Hareket eden yol alır

3-Ömrü hareket değerli kılar

4-Enerjisi yürekten gelir

5-Rotasını zihin çizer

Hiçbir hareket, evrende etki bırakmadan sönümlenmeyecektir.

Düşünmek iyidir de ödül, harekete verilir. Fil düşünene kadar tazı dağı aşar.

Bizler harekete geçtiğimiz için şimdi buradayız. Duran hiçbir şey, hayatiyetini koruyamaz. Hareketin ölümü, eylemsizliktir.

İlginç olan, eylemsizlik yasasının dahi tanımını hareketten almasıdır. Bir cisme dışarıdan müdahale edilmedikçe hareketini sonsuza dek koruyacaktır.

Sonsuza uzanan koridorun da başlangıcında ilk adımın hareketi vardır.

Kişinin sözüne değil de hareketine bak der eskiler… Haklıdırlar da… Hareketinle gösterirsin ilginin derinliğini…

Harekete geçirilmemiş her söylem, laf kalabalığıdır. Nitekim hareketler; kelimelerden daha fazla konuşur, çok daha fazla şey ifade ederler.

Neticede insan, umutlarıyla söz verir ve korkularıyla harekete geçer. Durmak zamanı değil, hareket zamanıdır senin ömrünü değerli kılan, sana can kazandıran.

Hareketin ihtiyaç duyduğu enerji, yürekten çıkar zihin ona rota  çizer.

          KIPIRDAMIYORSAN YOL ALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

İfade barajı; sansür

SANSÜRÜN 5 ÖZELLİĞİ

1-Gerçekleri ifadeye set çeker

2-Kamuyu koruma adına yapılır

3-Aslında sansürleyeni korur

4-Gerçeğin bilinmesini 1 süreliğine erteler

5-Ama asla bunu sonsuza dek başaramaz

Sansür; yasaklama, bilinmesini istememe, engelleme, yayından alıkoymadır.

Sansürcünün mantığı; toplumu korumak için hangi bilginin engelleneceğine karar verme yetisi sahibi olduğuna inanmaktır.

Toplum, her bilgiye ulaşmamalı. Her şeyi bilmemeli. Zira galeyana gelebilir, huzuru kaçabilir, gerilim çıkabilir.

Ancak temel endişe, yönetici sınıfın çıkarlarını korumak üzerinedir.

Sansür, aslında halkı değil, bilginin odağındakini korumak ister.

Osmanlı’da, Cumhuriyet döneminde ve bugün de sansür, değişik boyutlarda hayatımızdadır.

Özgürlükler alanı olarak nam salan sosyal medya dahi, platform kurucuları tarafından sansüre tabi tutulmakta, “maksadını(!) aşan paylaşımlar ya silinmekte, paylaşanlar engellenmektedir.

Neticede eğer sansür yiyorsanız, ifade ettiğiniz kesinlikle otoritenin işine gelmemesindendir.

Tehlikesiz fikir, fikir denmeyecek kadar değersiz olabilir. Sansürleniyorsan, ısrar et.

Sansürlenip yok edilen gerçek olmamıştır zira…


                  SİZ DE SANSÜRLENİYOR MUSUNUZ?

DEVAMINI OKU

Nitelik bir ihtiyaçtır

NİTELİĞİN 5 ŞARTI

1-Bizden insan değil, bilen insan

2-Bilim ve tecrübe bileşkesi

3-Yetenek ve zeka birincil tercih

4-Doğru zaman, doğru zemin, doğru zat

5-İşi ehline verme ilkesi

Nitelik; hayatın olmazsa olmazıdır. Nitelikli çoğunluk, bireylerinin kalitesine dair tüm iyi şeylerin öyküsüdür.

Nitelikli azınlık ise iktidarda olmasa dahi, niteliksiz çoğunluğa tercih edilendir. Aksi halde niteliksiz çoğunluğun iktidarıyla tüm değerler alt üst olur.

O toplumun yüzyıllar içinde biriktirdiği değerler, estetik normlar, kültürel referanslar, hoyratça yok edilir.

Niteliksizlik, bin yıllık eserin gül ağacından yapılmış kündekâri şaheserini “bu eskidi” diye söküp yerine plastik doğrama takmaktır.

Nitelikli çoğunluğa dayalı kararlar, en hayati olanlara dairdir. Parmak sayısı yerine parmak sahiplerini hesaba katmaktır.

Açık beyin ameliyatının hangi yöntemle yapılacağı seçkisini, niteliksiz hastane personeli değil, işinin ehli beyin cerrahları yapabilmelidir. Eğer oylamaya tüm hastane katılacaksa, o cerrahlar grubu, azınlık olsalar da nitelikli çoğunluğa galebe çalacaktır.

Karar süreçlerinde nitelik sorgusu; 1-Gerekli mi? 2-Doğru zaman mı? 3-Doğru insan mı? 4-doğru nitelik mi? 5-Doğru zemin mi?

DEVAMINI OKU

Alın teri kurumadan emeğin hakkını ver…

EMEĞİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Nimeti hak ediştir

2-İş başarandır

3-Zaman değirmenidir

4-Bedeni, zihni yorgun bırakır

5-Hakkını almazsa daima sorundur

Emeksiz yemek olmaz. Olsa da her öğün olmaz.

Bu söz, toplumsal barışın korunmasına dair bilgeliği sunar bize.  

Emeğin kaynağı, bilinçli eylemdir. Bilinç amacı, eylem ise gayreti simgeler.

Emek, yorgun bırakır. Emek, kalori tüketir. Emek, zaman değirmenidir.

Emek; vücudun her azasında olandır. Herhangi bir aza, bedeni hayatta tutma amacının gerektirdiği emeği göstermez ise, sorun çıkar.

Emeği genelde pazularla ilişkilendirsek dahi vücuttaki 2 ortam, kafile başı olur. 1-beyin, 2-kalp

Uykuda tüm diğer organlar düşük yoğunluklu emek moduna geçse dahi bu ikisi sürgit çalışmak zorundadır.

Rüyada dahi beyin yoğun emek harcar. Kalbin bir saniyelik molasına, kalp krizi deriz.

Neticede emek, ödülün hakkedilmişidir. Ganimetten farkı, emek oluşturmuştur. Uğruna emek verilmemiş her kazanç, kolay harcanasıdır.

Emeksiz yemek olmaz. Olsa da her öğün olmaz.

Emeğin hakkını anında ver…

        EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Bastıramadığın acıyla mücadele kararlılığı…

4 AŞAMADA MÜCADELE

1-İnkâr; 2-Öfke, 3-Pazarlık, 4-Kabullenme

Bu kademelerden geçilince mücadele başlar; beden zihin kalp müttefik güçleri oluşturur ve %80 zafer. Kabullenme; çözümün giriş kapısıdır.

Kabullenme; Çaresizseniz, çare sizsiniz kıyılarına varma hali…

Başa çıkılası olmayan şartların tanımı ve alternatif yolları aramanın başlangıcı… Bastıramadığın acıyla mücadele kararlılığı

Kabullenmek, kadere boyun eğmek de değildir. Aksine, kaderin hükmüne “gördüm, rest çekiyorum” demektir.

Bazen kabullenme, değersiz bir tartışmayı yönlendirmenin yoludur. Bir aptal ile tartışırken, “peki” dersin, saçma argümanı kabul ettiğini anlatmaz bu…

Sadece bu tartışmanın aptalca olduğunu kabullenip kendini dışarı atmanın yoludur. Örnek diyaloga buyurun;’ –Bir aptalla tartışmamalı… –Buna itirazım var.    –Peki, haklısın…’

Neticede kabullenme; yenilmek veya vazgeçmek değil, aksine mücadeleyi başlatma adımdır.

Kabullenilen her ne ise ona yenik düşmeyeceğinin sessiz ifadesidir.

Sorun ile savaş ilanının, ikrar ile kabulüdür.

         SORUNU KABULLENMEKTE ZORLANIR MISIN?

DEVAMINI OKU

Türkiye’nin afet karnesi

HAL VE GİDİŞ PEK İYİ DEĞİL

1-Afet öncesi tedbir yok

2-Afet sonrası yardım çok

3-Afet bilinci; kader

4-Ortalık uyulmayan kural dolu

5-Önlem yok ağıt çok

Hz Nuh gemisini tufandan önce yapmıştı.

DEPREM: Geçen yıl 321 deprem oldu. Hiç birine hazır değildik, 17 Ağustos 1999 depremi yıldönümünde sadece konuştuk bir sonraki büyük depremi bekliyoruz. Not; zayıf

YANGIN: Yüze yakın yangında bitki, hayvan, insan canlar gitti. Hazır değildik, koordinasyon sağlayamadık, THK uçak uçuramadı, terörü ve birbirimizi suçladık. Not; Pek zayıf

SEL: Dere yatağına çöktük, dere de  geldi akılsızlığımızın cezasını verdi. Gram akıllandık mı? Ne gezer! Not; zayıf

HEYELAN: Dere yatağından kaçan, yamaca ev konduruyor ama evinin önüne yol açmak için ağacı kesiyor, heyelana davetiye çıkarıyor. Ağaçsız toprak akıveriyor. Not; orta

KURAKLIK: Karadeniz’de Kaçkarlar’ın kuzeyi sel heyelan ile boğuşurken, güneyinde kuraklık hüküm sürüyor. Ot fiyatları katlandı, susuzluk, tarımı da vuruyor. Not; zayıf

VOLKAN; Allahtan Erciyes ve Ağrı hala sönük. Not; boş

ÇÖKME: Artezyen kuyularıyla yeraltında su bırakmadık. Hal böyle olunca çökme, obruk sayısı patladı. Not; orta

NETİCE; Türkiye afetten bütünlemeye değil sınıfta kaldı.

        AFET KARNENE İTİRAZ ETMEK İSTER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Çürük toplum hapishanesi

ÇÜRÜMENİN 5 EMARESİ

1-Vicdanı dinlemez olursun

2-Çıkarların değerlerinin önüne geçer

3-Haklıyı değil güçlüyü tutarsın

4-Sana dokunmayan yılan bin yıl yaşar

5-Ahlak yük olmaya başlar

Çürüme tepeden başlar, tabana yayılır. Çürüme bir kez tetiklenince, toplumsal değerler ihlal edilir.

Demokrasi talebi değil, imtiyaz talebi vardır. Otorite talebi de eşanlı yükselir. Ancak otoritenden beklenti, çıkar olur.

Aile yapısı bozulur, ortak değerler yok olunca aile bireyleri menfaat yığınlarına dönüşür.

Bireyin çürümesi de değer kaybıyla oluşur. Önce içindeki tanrıyı (vicdanı) susturur. Sonra konfor devreye girer. Konfor, çürütür. Hem de lime lime yapar tüm benliğini insanın…

Aklı dumura uğratır, organları işlevsiz kılar, mücadele etmeyi unutur ve çürüme hükmünü icra eder.

Sebep-sonuç ilişkisi yok olur. Doğru-yanlış ekseni silikleşir, iyi-kötü ayırtı bulanıklaşır, güzel-çirkin aynı gri bulamaçta buluşuverir.

Neticede çürük toplum, bireylerinin içinde çürüdüğü hapishaneye dönüşecektir.

Çürümeye dair akılda kalmasını umduğum şudur ki çürüme, bir kez başladığında durdurulamayacağıdır.

Bu yüzden senin sağlam olman yetmez, çürüklerden de uzak durman gerekecektir.

Bu hapishaneden başka kurtuluş yoktur.

           ÖZ DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Acısını anısını yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

BİZE GEREKEN 5 ERDEM

1-Öldürmeyelim, yaşatmaya çalışalım

2-Muktediri değil mazlumu tutalım

3-Kibri terk edip mütevazı olalım

4-Utancı mahcubiyeti hatırlayalım

5-Şiddeti dilden, hayattan atalım

Bu dünyada bir nesneye / Yanar içim, göynür özüm /
Yiğit iken ölenlere / Gök ekini biçmiş gibi…’

Yunus Emre böyle sesleniyor yüzyıllar öncesinden ve sanki bugünümüzü anlatır gibi.

Gencecik insanlar, kadınlarımız, acılarıyla yürek dağlayanlar…

Kadına şiddete verdiğimiz canlar… Gencecik insanların ‘acısını’ ve ‘anısını’ yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

Cenazelerde ‘ölmez’, ‘ölmez’ naraları atmak, gözyaşı dökmek tamam da…

Öldükten sonra değil, hayattayken yaşatmak için… 

Dağda, şehirde, sınırda, kışlada, madende ölenin annesinin kederini anlamak, babasının acısını paylaşmak için… Nasırlarından ellerini göremediğimiz yalınayak çocuklar için…

Yokluğun acısını, yoksulun cefasını anlamak için..

Tecavüze uğrayana eteği boyunu, sokağa çıktığı saati sormamak için…

Zulme seyirci kalmadan, ortak olmadan yaşamak için…

Güçlüyü değil, ezileni görmek için…

Gelin; ömürleri uzatmayı düşünelim.

        AĞITLARDA ÇOK İYİYİZ DE YA YAŞATMAKTA?

DEVAMINI OKU

Bataklıkta temiz kalmak

BATAKLIĞIN 5 ZARARI

1-Sürekli sinek, sorun üretir

2-Onu var eden ruhsal atıklarındır

3-Kurutmadıkça baş edemezsin

4-Seni uygarlığın taşrasına iter

5-Bataklık toplumu çürütür

İçinde bataklık barındırma.

Bataklık; Çok derin olmayan sularla örtülü batak bölge, aynaz, azmaktır…

Düz, ıslak, çoğunlukla durgun sulu; saz ve kamışların yetiştiği alandır. İçerisinde sinekleri, yılanları balıkçılları barındırır.

Bataklığı gizleyemezsin. Zengin coğrafyaların kirliliğidir bataklık.

Islahı için yıllarca çaba sarf etsen de bataklıkta temiz kalamazsın.

Hayatın sığ bataklıklarını sivrisineklerini temizleyerek kurtulamazsın bataklıktan.

Bataklıkları kurutmadıkça bataklıkla mücadele edemezsin.

Temiz suları bataklık haline getirdiğinde o bataklıkta sen de kalamazsın. Ne yüzen balıkların olur. Ne gece yatarken huzurun

Temizliği, çalışkanlığı, zarafeti, keşfetmeyi, merakı insan hayatından çekip alıp; zararlı bataklıklarla çevreyi ördüğünde… Uyuşuk, hırpani, bilgisiz cahiller topluluğu haline gelirsin.

Olağanüstü bataklıkların, uygarlığın ötesine atar seni. Sivrisinek üreten bataklığı kurutmadıkça sorun üretmeyi sürdürecektir.

Sen içinde bataklık haline gelen kötücül duygulardan kurtulmayı dene.

Ülkenin içine düştüğü duruma bak, bataklıklar göreceksin.

        KENDİ BATAKLIĞINLA NASIL SAVAŞIYORSUN?

DEVAMINI OKU