Hayata değer katan ol

İNSANIN DEĞERİ

1-Hayata kattığı değer kadardır.

2-Ne eksik, ne fazla…

3-Değer katan, değer bulur.

4-Katmayan; değersizleştirilir.

5-Sen de hayata değer kat, değerli insan biriktir.

Değersizleri hayatından çıkar.

Üç kişi duvar örüyordu.

Yoldan geçen; birincisine sordu; –Ne yapıyorsun?

Ekmeğimi kazanıyorum.

İkincisine sordu bu defa; –Burada ne yapıyorsun?

Görmüyor musun, duvar örüyorum

Bu defa üçüncüye sordu; Peki, sen ne yapıyorsun?

Mabet inşa ediyorum.

Gerçi üçü de çalışıyordu ancak sadece üçüncüsü hayata değer katma bilincindeydi.

Havalimanındayım; bankoya yaklaşıyorum, bankodaki birinci görevli; ‘sistem kapalı’ diyor ve beni uzaklaştırıyor.

Tam da yan bankodaki görevli; ‘sistem açılıyor, buyurun gelin’ diyor.

Sistem aynı sistem.

Her ikisi de açılma sürecinde ancak biri; hayatı zorlaştırmak üzerine zihin yapısı geliştirirken, diğeri hayata değer katma tutumunda…

Biliyorum ki ancak ve ancak hayata, hayatlara değer katan, çok daha mutlu olacak, değerli hayat sürecek.

Öteki mi? Daima yaptığı işten şikayet edecek, insanları güçlük çıkaracak ve bedbaht olacak, mutsuz edecek.

SEN HANGİSİ OLMAK İSTERDİN?

DEVAMINI OKU

Denetimsiz otorite yıkar

GÜCE DAYALI OTORİTENİN 5 ZARARI

1-Tiranlaşmak.

2-Haddini aşmak.

3-Hayata müdahale.

4-Liyakatsizlik.

5-Sürekli istemek.

Denetimsiz otorite o hale gelir ki ‘yaşamana izin vererek’ sana iyilik yaptığını düşünür.

Güce dayanan otorite, tirana dönüşür.

Eğer tiranlaşma düzeyinde oluşmuş ise her sokak, cadde, binaokula kendi adını verir.

Sokağa çıktığında trafiği durdurur, insanların ona secde etmesine dek güç kullanımını zorlayabilir.

Liyakata, beceriye, hünere dayanan otorite, vicdan freniyle yol alıyor ise liderliğe varır. 

Her otorite kötü değildir zira.

Toplumların dağıtık otoriteye ihtiyacı vardır.

Otorite, itaatsizlik ile birlikte anılır genelde.

Hatta sivil itaatsizlik kavramı, otoriteye karşı çıkmanın kurumsal ifadesi olur.

Sivil itaatsizlik otoritenin haddi aşması, hayatın her alanına hükmetme marazından doğar.

Kadının karnındaki cenine dahi müdahaleye varır bu cüret…

O noktada toplum, otoriteyi frenlemeyi gündeme taşır.

En büyük eksiği, denetimsizliktir.

Otoritenin akıl ile ilişkisi, zamanla azalır.

Bu da Şekspir’in kahramanı Kral Lear’daki gerçeğe taşır bizi…

3 kızı elinde oyuncağa dönmüş kral, sorar; “soytarı, ne yapmalıyım?”

Cevap dehşettir; “kralım, yaşlanmadan önce akıllanmalıydın.”  

SENİN DE İÇİNDE OTORİTE ÖZLEMİ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Ben senin yerinde olsam

HEMHAL OLMANIN 5 ŞARTI

1-Kendini karşındakinin yerine koy.

2-Duygularını hisset.

3-Anladığını ona ifade et.

4-Karşındakini yoğun yaşa

5-Ruhuna göç et, onunla bütünleş.

“Hamdım, yandım, piştim” diyebilmen için…

Bu sözle başlayan cümle kadar boş, gereksiz, yaygın ve kullanışsız ifade var mıdır acaba?

Kadim kültürde “hemhal” kelimesi kullanılırdı. Günümüz dilinde “empati”…

Hemhal, yani karşındakinin haliyle bütünleşme, onun haline bürünme.

O üşüyorsa senin de titremen, onun içinde volkanlar kaynıyorsa senin de kıpır kıpır olman anlamında…

Hamdım, yandım, piştim’ Pişene dek hemhal olamazsın.

Pişmek ancak tüm değer yargılarından arınıp; karşındakine göç etmek ile mümkündür.

Ötekini anlar, daha da önemlisi yaşarsın. 3 kuraldan söz edilir;

1– bir insanın kendisini karşısındakinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakma gayreti,

2-karşısındakinin duygu ve düşüncelerini doğru anlama ve hissetme,

3– Karşısındaki kişiyi anladığını o kişiye ifade etme…

Ben bu üçlemeyi eksik bulurum.

hemhal” kelimesine doğru kayarak; 4-karşısındakini yaşama” boyutunu eklerim.

Ancak bu durumda empati, işlevini icra edecek, bütünleşme sayesinde kendiliğinden çözülecektir.

Birinin yerinde olmak budur. 

     HEMHAL OLABİLDİĞİN KAÇ DOSTUN VAR?

DEVAMINI OKU

Neden dolandırılıyoruz?

DOLANDIRICIYI UZAK TUTAN 5 TUTUM

1-Bedavaysa uzak dur.

2-Hızlı kazançsa yaklaşma.

3-Hediyeyse sorgula.

4-Borçlandırıyorsa kalsın.

5-Haksız zenginlikse kalsın. Külfetsiz nimet peşinde koşma…

Çok basit; Gayretsiz zenginlik, hak edilmemiş tüketim cazip olduğu için…

En genel anlamıyla, aldatmak amacıyla yapılan tüm eylemlerdir dolandırıcılık…

Bir dolandırıcı, yalan söylergüveni kullanır, kazanç vaat eder.

Bir dolandırılan, bu yalana kanar, sorgulamadan güvenir, kazancı hak edip etmediğini sorgulamaz.

Dolandırıcıyı, hırsız ve hayduttan ayıran taraf şudur; dolandırılan da işin içindedir.

Bedava peynir sadece fare kapanında bulunur.

Ürün bedavaysa aslın ürün sensin.

Güven istismarı olan her yerde dolandırma vardır. Kamu da dolandırır. 

Konut edindireceğim der, milyonları dolandırır.

Zorunlu tasarruf der, milyarları çar çur eder.

Konutdövizborsakripto para

Her nerede çıkar vaat eden enstrüman varsa orada dolandırıcı da olacaktır.

Sahte umutlarla haksız kazanç peşinde koşarsan, dolandırılacağın kesindir.

Zira dolandıranla aynı zihin yapısında buluşmuşsundur.

Bir ülkede milyar dolarlık dolandırıcılık yaşanıyorsa, eksik olan nimet-külfet dengesi, ahlak erozyonudur.

  KÖŞE DÖNME HEVESİNİ SORGULAMAYI DENESEN?

DEVAMINI OKU

Yan gelip yatanlar

EYLEMSİZLİK HARACI

1-Yan gelip yatarak kamuda geçinen milyonlar var.

2-Onların yerine her birimiz;

3- günde 2 saat fazladan çalışmak zorundayız.

4-Eylemsizlik belasının ülke faturası ağır.

5-Üstelik bizi değersizleştiriyorlar.

Eylemsizlik, cisimlerin hareket durumlarını koruma eğilimi…

Maddelerin ortak özelliğidir. Newton tarafından ‘hareket yasası’ diye tanımlanır.

Bu yasa, bir cisim üzerine etkileyen dış kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet)  sıfır olduğu zaman cismin hareket durumunun değişmeyeceğini söyler.

Bu yasadan ironiyle söz edişimin sebebi; bazılarının bunu kullanarak nasıl ‘haksız gelir’ elde ettiğine dairdir. 

Hiçbir değer katmadığı halde, eylemsizliğini gelire dönüştüren yapılardan söz ediyorum.

Misal eylemsizlik elektrik faturalarında var.

Taşıma bedeline bakıyorsun, santraldan eve taksi ile mi gelmiş?

Okuma bedeline bakın; fatura başında Yasin mi okumuş?

Değer zincirine değer katmadığı halde sırf kademede duruyor diye (eylemsiz) kazananlar ortalığı kapladı

Ben bunlara değer yaratmayan iş süreçleri diyorum.

Siz kabzımal, aracıtefecitembel memurevde yatıp maaş alanATM aylıkçısıgizli işsiz diyebilirsiniz.

Yetmezmiş gibi biz çalışanları değersizleştirmeleri cabası. Yazık…     

 AYLAK KENELERİ  KİMLER, NEDEN BESLİYOR?

DEVAMINI OKU

Kırmızı çizgiye dikkat

KIRMIZI ÇİZGİNİN 5 GEREKÇESİ

1-Sınırları belirler

2-Değerleri çerçeveler

3-Ötekine had bildirir

4-Bizi biz yapandır

5-Toplumsal barışı sağlar

Ekonominin kırmızı çizgisi;

enflasyon, işsizlik, cari açıktır.

Kırmızı çizgi hayatın her alanında acil durum ifadesidir.

Trafikte uyulmadığında hayat bitirir.

Hayatın kırmızı çizgileri, toplumların birlikte yaşamalarının kurallarıdır…

Demokrasideki özgürlüklerin kırmızı çizgisi, bir diğerinin özgürlük sınırıdır.

Kırmızı çizgi, üzerinde sıkı durulan ve taviz verilmeyen bir tavır veya tutumdur.

Bir insan hangi alanlarda taviz vermez ise o alanlar onun kırmızı çizgisidir.

Ekonominin kırmızı çizgisi; enflasyon, işsizlik ve cari açıktır. 

Sağlığın kırmızı çizgisi; hayatiyeti koruyanlardır.

Trafikte kırmızı çizgi; eğer araç kullanıyorsan, yayaların güvenliği, sen yaya isen kırmızı ışığa riayettir.

Ahlakın kırmızı çizgisi; temel ahlaki değerlere itaat, yasaların kırmızı çizgisi; kuralları çiğnememektir. Vücudun kırmızı çizgisi; kalptir ve kalp kıran, kırmızı çizgiyi ihlal etmiştir.

Ülkenin kırmızı çizgisi; sınırları olduğu kadar, o ülkenin toprak bütünlüğü ve uluslararası arenadaki itibarıdır.

Kırmızı çizgileri olan, ötekinin kırmızı çizgilerine dikkat etmeli.

Aksi halde çizgi ihlali, çatışmaların sebebi olabilir.

  KIRMIZI ÇİZGİLERİN VAR MI VE NELERDİR?

DEVAMINI OKU

Zarf mazrufa göredir

VİTRİNİNE YAKIŞAN 5 ŞEY

1-Gerçek benlik, iç güzellik.

2-Erdem, güzel ahlak.

3-Cömertlik.

4-Gayret.

5-Değerler.

Her şeyini vitrinine koyanın satacak malı azalmış demektir. Sonuçta zarf, mazrufa göre olmalı…

Mazruf; zarfın için konulandır. 

Zarflanandır.

Tıpkı vitrin gibi…

Hayat artık öyle bir hal aldı ki neyi vitrine çıkarırsak çıkaralım, içi görünüyor.

Sana zarf geliyor ama açıp bakmıyorsun bile; içindekini ezberlemişsin çünkü…

Zarfın kalitesi mazrufu aşarsa; zarfa da yazıkzarfı açacak olana da yazık. Vitrin dükkanın sattığını aşıyorsa, hayata değer sunamıyorsun demektir.

Vitrin mi? Her malın sergilendiği yer. Camla ayrılan teşhir mekânı… Sergen

Görünmesini istediğini sergilemeye yarar.

Vitrini iyi olmayanın satışı düşük olur derler.

Vitrine ne koyduğun, barındırdığın değeri ifade eder.

Ancak her şeyini vitrine koyanın, satacak malı azalmış demektir.

İnsan, biriktirdiği değeri sergilemek ister.

Kabiliyetinden fazlasını sergileyenin, vitrini cazip olabilir fakat sürekli olmaz.

Vitrin; gösterdiğindir. 

İyi görünmek için gerçekten iyi olmak gerekir.

Hayatın vitrinine her şey konulur mu?

Misal aşk? Mahremiyettir, vitrine konulmaz ama koyanlar, teşhir edenler hayli fazla…

HER ŞEYİNİ VİTRİNİNE  KOYANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

İş ahlakımız çürürse…

HAYVAN YULARINDAN İNSAN SÖZÜNDEN TUTULUR

1-#enflasyon sözünü tutmamanın bahanesi olmuş.

2-Kriz içimizdeki hırsı azaltacağına;

3-Bazılarımızı daha da beter hale getirmiş.

4-Oysa iş ahlakı çürürse;

5-Ortada #piyasa kalmayacak.

İşimiz zor. İmkanı olduğu halde borcunu ödemeyene dair şikayetler çoğaldı. 

Taahhüdlerini yerine getirmeyenin öyküleri etrafa yayılıyor. 

Kriz şartlarını bahane edip anlaşmaları çiğnemek, verdiği krediyi geri çağırmak veya benzeri ahlak-etik dışı davranışlar, bindiği dalı kesmektir.

İş dünyasındaki ilişkilerin evrensel kabul görmüş değerler üzerinden yürümesini savunan iş ahlakı çökünce çürüme başlıyor.

Bizde pek çok kurum iş etiğini reddetmiyor ama uygulamıyor da…

Oysa mayamızda ahiliklonca gibi kurumlar bir zamanlar iş yapma kültürümüzün DNA’sıydı.

Tuhaf olan iş ahlakının bizi ‘yavaşlattığı’, etik olmayan rakip karşısında ‘rekabet dezavantajı’ oluşturduğunun savunulmasıdır.

Etik ve vicdanı bir tarafa atınca, müşteriyi kandırmak, çalışanı istismar, devleti dolandırma, ortağı batırma; yaygınlaşıyor.

Enflasyon sürecinde gördük ki daha hırslı, etik dışı olabiliyormuşuz.

Oysa bize zamanında ayna tutan virüs, hatalarımızdan kurtulmaya vesile olmalıydı…

DEĞERLERİN ÇÜRÜRSE SEN VAR KALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Bezdirim belası yaygın

HER 4 ERKEKTEN 3’Ü MOBBİNGE UĞRUYOR

1-En sık uygulanan bezdirim yöntemi;

2-Aşağılamak, alay etmek.

3-En çok mobbingi yöneticiler;

4-Cinsiyet ayrımı ve etnik kökene dayalı yapıyor.

5-Mobbinge karşı mücadele etmek şart.

Aşağılama, alay etmedamgalama ve dışlama gibi eylemlerle açığa çıkan mobbing, iş performansını düşürüyor.

İstanbul’da 10 özel şirkette bine yakın çalışanla yapılan araştırmaya göre, her 4 kadından 1’i, yine her 4 erkekten de 3’ü mobbinge maruz kalıyor.

Kadınlar genelde yöneticilerinden, erkekler ise çalışma arkadaşlarından mobbing görüyor.

İstanbul Ayvansaray Üniversitesi’nden  Dr. Öğr. Üyesi Yeşim Avunduk, mobbingin iş performansına etkisini ölçmek için İstanbul’da 10 özel şirkette bine yakın çalışanla mobbing (psikolojik taciz-bezdirim) araştırması yaptı.

Mobbing bir grup insanın bir kişi ya da diğer bir grup üzerinde caydırma, rahatsızlık verme, psikolojik baskı kurma, taciz uygulamasıdır.

Her 4 kadından 1’i çalışmaya başladığı 1 ile 3 yıl içinde mobbinge maruz kalıyor.

Özel sektörde çalışan kadınların %25’i çalışmaya başladıkları ilk 3 yıl içinde mobbinge uğruyor.

Erkekler ise genellikle iş arkadaşlarınca bezdirime maruz kalıyor, mobbinge uğruyor.

Tepe yönetim bezdirimi radarına almalı…

SEN DE İŞYERİNDE MOBBİNG MAĞDURU MUSUN?

DEVAMINI OKU

Sen niye dürüstsün?

SİLGİ DİYARINDA KALEM OLMAK

1-İş etiğine uyan kurnazlığa sapmayan

2-Yasal davranınca enayi yerine konulmayan

3-Dürüstlerini hırpalamayan toplum olmalı

4-Dürüstlük olması gerekendir

5-Yanlış olan dürüstü enayi zannetmektir

Şener Şen; ‘Namuslu’ filminde, söyleniyor; ‘En namuslu sözler, en namussuzların dilinde…’

Biz namusu, dürüstlük olarak alıp günümüzde olan bitene göz gezdirelim; Acaba dürüstlük niçin bu kadar değerli hale geldi?

Zaten normal olan dürüstlük değil midir? 

Madalya mı takmalı dürüste?

Sorun, etik olmanın, namuslu tutumun, dürüstlüğün rekabet zaafı gibi algılanmasında…

Vergisini zamanında ödeyeni, aflarla enayi yerine koyar, hazine arazisini işgal etmeyip yasal davrananı ahmak sayarsan, borcuna sadık olanı; işini bilmez kabul edersen, çalıp çırpmayana değersizleştirirsen dürüst nadir olur.

Şener Şen filmde parasını soyguncuya kaptıran bir mutemedi canlandırır.

Çevresi, ailesi dahi onun dürüst olabileceğini düşünmez.

Parayı zimmetine geçirdiğini savunurlar.

Üstelik bu inançla ona olan itibarları artıverir.

Namussuz diye bilinmek bir anda tüm ilgiyi üzerine toplar.

Yıllardır onu hakir görüp alay edenler saygıda kusur etmez.

Gerçeğine kimseyi inandıramaz parayı çalmış gibi davranır.

SENCE DÜRÜSTLÜK NEDEN ENAYİLİK OLUVERDİ?

DEVAMINI OKU