Egolarınla koşamazsın

EKOSİSTEM Mİ EGOSİSTEM Mİ?

1-Kulağınıza EKOSİSTEM kelimesi çalınıyorsa

2-O sistemdekilerin egolarını gözlemleyin

3-Egolarını besleyen rutinleri belirleyin

4-Şişirilmiş egolarla bir yere varılamaz

5-Oradan uzaklaşın

Ne söylediğimizden ziyade, ne yaptığımız önemli…

Neyi, neden yaptığımız ise daha da önemli.

Çeyrek asırdır dilimizden düşmeyen bir kelime var;

EKOSİSTEM. Bir bölgede bulunan canlı, cansız varlıkların karşılıklı oluşturdukları sistemin adı…

Pek de moda… Neredeyse herkesin dilinde…

Etkileşimle gelişen olgular sayesinde birlikte iş yapma, daha çok üretim, katma değer sağlama…

Eğer sistemin unsurları aynı yönde hareket etmez ve bu birliktelikten bazıları bireysel kazanç kurnazlığını seçerse, en iyi tasarlanmış ekosistem dahi, egosistem halini alır.

Nedir bu EGOSİSTEM?

Nimeti alıp külfeti öteleme kurnazlığı

Sorunu; kendi sorumluluk alanının dışına itme kolaycılığı

Ekosistemin değer üreten parçası olmak yerine kendi egosunu besleme aracı haline getirme ahmaklığı… 

Şişirilmiş egolarla ekosistem kuramazsınız.

Ekosistemin çalışması için barındırdıklarının kümeleşmesi gerek.

Muktedire yığın oluşturmak ekosistem olamaz.

  EGONU BESLEMEK İÇİN Mİ BURADASIN?

DEVAMINI OKU

Tembel memur zulmü

BUGÜN GİT YARIN GELME ÖRGÜTÜ

1-e-Devlet çözümleri var ama,

2-Kimlik pasaport için ayağına gidiyoruz.

3-Yasadan aldığı güçle tiranlaşıyorlar

4-Bugün git yarın gel diyorlar.

5-Memurun vatandaşa zulmü kaderimiz mi?

Memur denince akan sular durur.

Derhal savunmaya geçilir, neredeyse vekiller kadar dokunulmazdırlar.

İşini eksik veya kötü yapsa da…

Hatta yan gelip yatsa da…

Bugün git, yarın gel’ dese de…

Devlet dairesine işiniz düşmesin, o noktada Allah size yardım etsin

E-Devlet çözümlerine rağmen memurun ayağına gitmek zorunda kalıyorsunuz.

Misal kimlik çıkaracaksınız; online randevu filan iyi de…

Oraya vardığınızda ya bir güvenlik görevlisi veya bir tembel memur; hayatı size zindan edebilir.

Ya da pasaport için illa ki devlet kapısına gidilecek.

Tam da bu noktada o tembel memur, size hayatı zindan etmek için hazır bekliyor olacaktır.

Tembel memura hesap soramazsın.

Çalışırken size vereceği zarar, çakma raporlu iken devlete bindirdiği yükten daha az değildir.

İş güvencesi, katsayısı, zammı, mesaisi, 9 günlük bayram tatili, ikramiyesi, yeşil pasaportu her şeyi vardır.

Ama size acıması yoktur.

Tembel memurun zulmüne bizi muhatap etmemek için e-devlet çözümlerine rağmen bizi ezebiliyorlar.

  NEDEN BUGÜN GİDİP YARIN GELİYORUZ?

DEVAMINI OKU

Hoyratlığın yükselişi

KİBAR İNSANLAR ATLARINA BİNİP GİTTİLER

1-Ortalık Recep İvedik’lerle dolu…

2-Kaba, hoyrat, saldırganlık; genel tavır olmuş.

3-Eline güç geçiren, ötekini azarlar olmuş.

4-Oysa bize insanca davranmak gerekiyor.

5-Kibar ol.

Size de tuhaf gelmiyor mu? 

Nezaket ortadan kalktızarif insanlar buharlaştı adeta.

Ortalık hoyratlık simgesi Recep İvedik’lerle doldu.

Kibar davranmak yerine saldıranyasalara saygı duymazkurala uymaz bir tutum geliştirdik.

Hoyratlığın yaşı filan da yok. 

Genç-yaşlıkadın-erkekkentli-köylü hemen her kesimden insan, ötekine ya hoyratça davranıyor, onu azarlıyor

Kırmızı ışıkta geçen araca ‘ne yapıyorsun?’ demeye gör; inip gelip sizi dövebiliyor. 

Yere çöp atanı ikaz edince sizi darp edebiliyor.

Trafik, eline güç verilmişlerin içindeki ilkelliği ortaya çıkaran en önemli ortam.

Zira bir zırh içinde dolaşıyor ve ilk zulmünü yayalara yapabiliyor.

Ceza? Aksine; ödüllendirilir gibi ya takipsizliğe uğruyor veya karakol kapısında sırtı sıvazlanıyor.

İşini yapmayan memura mı denk geldiniz? ‘

İstediğin yere şikayet et’ diye küstahlaşabiliyor.

Haklı da…

Onu şikayet edeceğin üst makam, ondan da hoyrat davranabiliyor.

Özetle, hoyratlık yükselen değer oldu. Oysa biz görgü dersi konulsun istedik.

AZARLANMAKTAN BIKMADINIZ MI?

DEVAMINI OKU

Susarak yalan söyleme

SUSMAMANIN 5 ERDEMİ

1-Kötülere karşı çıkarsın

2-Mazlumun hakkını gözetirsin

3-Zalimi uyarmış olursun

4-Sorumluluğun hakkını verirsin

5-İyiliği tebliğ edersin

Yalanı susarak söyleyen sorumluluktan kaçmış olur.

Bir yerde kötülük varsa ve orada sorumluluk sahipleri eğer susuyorsa, bu suçtur.

Zira kötülüğe karşı tarafsız kalmak olmaz. 

Konuşması gereken yerde susan; yalan söylüyor demektir.

Yalanı susarak da söylersin.

Haksızlığı fark edip ona karşı çıkmaz susarsan, topluma yalan söylemiş olursun.

Yalanın bileşenleri, onu var eden niyetlerde saklıdır.

Aldatmakkorumakgeçiştirmek

Daha mekanik anlatımla; 1-Savaş, 2-Sıvış, 3-Saklan…

Sorumluluk sahibi kötülükle savaşmalı.

Çünkü ‘bana dokunmuyorsa sorun yok’ diyemez.

Hele ki sıvışıyor ve zalimin zulmüne dur demesi gerekirken kaçıyorsa, bu daha büyük bir suçtur.

Saklanmak, ortalıkta kötülük varken susmakla mümkündür ve yalan söylemenin en sinsi halidir.

Zaten bir sorunu kendi sorumluluk alanının dışına ötelemek, kötülükten yana çıkmanın sinsi tutumudur.

Eskiler, Şahid-i Sûr derlerdi. Günümüzde yalancı şahit deriz fakat asıl anlamı, yalanlar içinde yalanla yaşamaktır.

Aydın insan yalana şahitlik yapmaz, susarak yalan söylemez.

     KÖTÜLÜK KARŞISINDA SUSANLARDAN MISIN

DEVAMINI OKU

Eşeklikten kurtulma duası

HATALARINI TIMAR ET

1-Aynı şartlar altında,

2-Aynı olaylar,

3-Aynı sonucu verir

4-Sürekli aynı hatayı yapıp farklı sonuç beklemek

5-Ahmaklık değil de nedir?

Acemi semerciye küfretme, eşeklikten kurtul.

Kasabanın semercisi ölmüş. 

Yeni gelen semerci  işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş.

Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye…

Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş.

Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş.

Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki:

-Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. Semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok. –

Peki ne yapalım?

Allah’a bizi eşeklikten  kurtarması için dua edelim.”

Bu fıkradan ders alınacak kamu spotu çıkar mı?

Çıkar: Kazandığından fazlasını harcamak bence eşeklik.

Ürettiğinden fazlasını tüketmek az eşeklik değil hani.

Nimeti alıp külfeti öteleme; kurnaz eşekliğin daniskası.

Araştırmadan geliştirmeden taklitte kalmak da öyle.

Liyakat yerine ahmak sadakati tercih etmek te…

Semeri değiştirince Avrupalı olacağını sanmak ta…

Liste uzar; gelin hatalarımızı tımar edelim biz…

HATALARINI TIMAR ETMEYİ DÜŞÜNSEN?

DEVAMINI OKU

Seve seve çalmak

ÇALMAYA KARŞI 5 ÖNLEM

1-Dürüstlüğü şiar edin, empati kur.

2-Yasaları çiğneme, çiğnenmesine izin verme.

3-Çelişki, aşağılama ve alaycılıktan uzak dur.

4-Dolandırıcılığa dahil olma.

5-Hırsızları kendine yönetici yapma.

İstanbul Kağıthane’de sevgili iki genç, sahibi tarafından işyerinin önüne bırakılan Badem isimli Shiwawa cinsi köpeği sevme bahanesiyle kucaklarına alıp kayıplara karıştı.

İki genç Badem’i seve seve çaldı

Çalmak başkasının malına gizlice el koymaktır.

Hırsızlamak da diyebiliriz.

Bunu severek yaptığınızda sahibi de fark etmeyebilir, çalınan da fark etmeyebilir.

Zira çalma eyleminin getirdiği gizlilik, sessizlik, karanlık, saklanmak, pusu, hissettirmeme yoktur.

Gözünüzün önünde gerçekleşir. 

Aşikardır.

Çalmak ahlaktan yoksun olma halidir. 

Yozlaşmışlıktır.

Dolandırmaktır.

Ürettiğinden fazlasını tüketen, aradaki farkı ya borç alacak veya çalacaktır. 

Kazandığından fazlasını tüketen için durum aynıdır.

Yüksek enflasyon, tüm sistemin bizlerin malına, servetine göz koymasıdır, cebimizde avucumuzda olanları çalmasıdır.

Bir toplumda hırsızlık yaygın hale gelmeye başlarsa, hırsızlarını da seveceklerdir

Kleptokrasi böylesi bir toplumun yönetim biçimi alacaktır.

SEN, SENDEN ÇALANLARI UYARIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Tamahkârlık tehlikesi

AÇ GÖZLÜLÜĞÜN 5 TEHDİDİ

1-İtibar yitirirsin

2-Elindekinin kıymetini bilmezsin

3-Değer vereni değersizleştirirsin

4-Aza tamah çok zarar verir

5-Hırs gözü kör eder vicdanı dışlar

Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.

Tamahkârlık; Güç arzusunun zirve yaptığı noktadır.

Bencilliğin tırmandığı, mal edinme tutkusunun yükselme arenası.

Bencilce para edinme hırsı; körlüğü beraberinde getirir. 

Vicdanı terk etmesi gerekir, gözü hırs ele geçirir.

Aşırı hırs, arzu, çarpık büyümedir.

Tamahkâr istediğini elde etmek için ahlakını ve değerlerini tehlikeye atar.

Güveni bir kenara koyar. Hayatın her alanına sızmaya çalışır.

Kontrol etme güdüsü had safhadadır.

Tamahın tamamlayıcıları; Kaygı, güvensizlik, belirsizlik, inançsızlıkkuşkuyıkıcı rekabetgüçlü olma arzusu

Her şeye hakkı olduğunu düşünme…

Bildik düstur şudur; aza tamah, çok zarar verir.

Deveyi yardan uçuran, bir tutam ottur, muhterise aklını yitirten, aç gözlülüğü, aza tamahıdır.

Tamahkârın en büyük riski, kolayca tuzaklanabilmesidir.

Maymunu, fıstığa tamahı ile avlarlar.

Ağzı dar bir küpe elini daldırır, birkaç fıstık ile yetinmez, tümüne tamah eder ve elini kurtaramaz, avlanır. T

amahın yıkmayacağı yoktur.

  ELİNDE ÇOK VARKEN AZA TAMAH EDER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Kayırmacılık belâsı

NEPOTİZM KURUM BATIRIR

1-Kayırmacılık yüzünden;

2-Aile şirketlerinin 3’üncü kuşağa geçme şansı: %20

3-Ömürleri de en fazla 25 yıl sürüyor.

4-“Hamili kart yakinimdir” diyerek işe alma,

5-Yoksa batarsın.

Nepotizm; yakınını, kan bağın olanı kayırmanın adı.

Yönetim bilimi bu olguyu, kurumun ömrünü kısaltan bela kabul eder.

Kayırmacılık yüzünden şirket, ihtiyaç duyduğu nitelikleri bünyesinde tutamaz.

Şirket nepotizm tutumu yüzünden ailenin oyun bahçesi haline gelir.

Kabiliyetler dışarıda kalırken , dostakraba işletme kadrolarını doldurur.

Sürdürülebilirlik kaygısında olan şirketlerimizde patron, kendi ailesini dahi yönetim kademesine tepeden koymaz.

Liyakat, aile bireyi olmanın çok daha üstünde kabul edilir.

En iyi tahsili dahi yapsa, kurum değerleri ve süreçleri sahada öğrenmeden yönetim kademelerinde ilerleyemez.

Olsa olsa, eşitler arasında birinci yapılır.

Mirasta hakkı olması, yönetimde pozisyon avantajı olacağını sağlayamaz.

Hamili kart yakınımdır diye kartvizitle kuruma dayatılan niteliksizlerin, bir süre sonra o kurumu zarar soktuğunu biliyoruz.

Gerek devlet yönetimi gerek şirket kademeleri kayırmacılık belası yüzünden zaafa düşer ve o kurumun batması mukadderdir.    

SEN DE KENDİ İŞ YERİNDE YAKININI KAYIRIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Vazifeni yapar mısın?

GÖREVİN 5 FONKSİYONU

1-İşbirliği ve iş bölümü sağlar.

2-Toplum refaha yönelir.

3-Hak ve sorumluluk dengelenir.

4-Uygarlığı geliştirir.

5-İnsanı, toplumu terbiye eder.

Vazifeni bilmek ve yapmak mutluluktur.

Vazife; görev, ödev demektir.

Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir.

İnsanın başkalarından beklediği şey sanıp kendinin yapmayacağını sandıklarıdır.

Oysa hayat, emir-komuta zinciriyle yürümüyor.

Herkesin, her kesimin uygarlığatoplumaailesine ve kendisine karşı yapacağı görevleri, ödevleri vardır.

Kaldı ki vazife; büyük bir şey yapmak değil, gerekeni yapmaktır.

Herkesin herkes karşısında görevleri vardır.

Halbuki hiç kimsenin doğrudan doğruya hiçbir hakkı yoktur. 

İnsandaki vazife duygusu en büyük terbiyeci güçtür.

Zengin ülkeler, vazife tanımının düzgün yapıldığı ve ödevlerin yerine getirildiği için zengin…

Yoksul ülkelerde görev bilinci gelişmemiştir.

Nimeti alıp külfeti öteleme pratiği vardır, kurnazlık genel kültürdür.

Şirketin vazifesi, ürettiği ürün veya hizmeti sağlamasıdır.

Liderin görevi, izleyenlere vadettiği refahı, huzuru, işi, aşı sağlamasıdır.

İşçinin görev tanımı bellidir de yöneticinin vazifesi, emretmek değil, görevleri çalışana sevdirmektir.  

SEN VAZİFELERİNDEN KAÇANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Ceza kalksa da suç yaşar

SUÇ VE CEZA

1-Suç işleyen sevinmesin.

2-Ceza er veya geç yoldadır.

3-Adalet bir gün ona ulaşır.

4-Zalim; bedel ödeyecektir.

5-Zulüm arttığı yerden kopar.

Suçlunun güçlü hale geldiği toplum, çürümeye başlamış demektir.

Hammurabi, bundan 3 bin 800 yıl önce Babil sokaklarına diktiği tabletlerle cezayı tanımlayan ilk kral olmuştur.

Suç tanımları yaparak cezayı yasalara bağlamakla kalmamış, “ben bu yasayı bilmiyordum” bahanesini sonsuza dek ortadan kaldıran; “yasaların biliniyor olması ön kabulünü” icat etmiştir.

Hammurabi’den bir örnekle; hırsızlık, yakalanma halinde suç sayılıyor.

Yakalanmayan suçlu kabul edilmediği gibi ceza da gerektirmiyordu.

Cezanın 3 temel işlevinden söz eder çağdaş hukuk; 1-tekrarını önlemek, 2-işleyeni ıslah, 3-toplumu yönlendirme…

Aslında üçü de bir düzenin varlığına, bu düzenin korunmasına yönelik ruh taşımaktadır.

Neticede ceza kaldırılabilir olsa da suçinsanın içinde sonsuza dek yaşar.

Cezası çekilmemiş her cürüm, ya henüz yasayla tanımlanmamış veya henüz ortaya çıkarılmamıştır.

Hiç kimsenin işlemediği suçun masumu sayılmaması tam da bu yüzdendir.

Suçlular bugün ceza görmüyorsa, suçları ortadan kalkmaz.

Adalet gecikebilir fakat suç er veya geç cezasıyla buluşur, ceza er geç gelir.

  BU SUÇLAR CEZASIZ KALIR MI SANIRSIN?

DEVAMINI OKU