Fırsatçılar için rehber

KİŞİLERİN BENCİLLEŞMESİ TOPLUMLARI ÇÖKERTİR
Kurnazlık; nimeti alıp külfeti öteleme hastalığı…
Bencillik ile birleşince toplumu kemiren zehir olur.
Böylesine fırsat değil düpedüz çakallık denir.

Eğer değer yaratmayan iş süreçlerinizi düzeltmek yerine, faturayı çalışanınıza kesmek istiyorsanız, doğru yere geldiniz.

Eğer “kriz algısı” ile oluşan dumanlı havadan yararlanacak kurt iseniz; tedarikçinize borç takmak için neden bekleyesiniz ki…

Eğer enflasyonu tırmandırmak isterseniz, tarladaki malı markette 25 katına satmak için bundan güzel ülke ve zaman olabilir mi?

Eğer alın teriyle üretmek size zor geliyorsa, paradan para kazanmak için daha ne bekliyorsunuz?

Eğer kazandığından fazlasını harcama histerisine kapıldıysanız, borç aldığınız parayla saadet sürmekten sizi kim alıkoyabilir ki…

Eğer ürettiğinden fazlasını tüketme hastalığınız nüksettiyse, rantiye olmak kadar şehvetli ne olabilir?

Eğer nimeti alıp külfeti ötelemek istiyorsanız, ekonomi içten ve dıştan sorunla derle boğuşurken bunu ancak bu ülkede hayata geçirebilirsiniz.

Ya da kaybederken kazanmak yerine, birlikte üretilen ekonomide daha çok ve daha uzun yıllar kazanabilirsiniz.

FIRSATÇI OLMAK ZORUNDA MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Eyvah çocuğum dijital

ÇOCUĞUM BİLGİSAYAR BAĞIMLISI
Oyun başından kaldıramıyoruz; ne yapalım?
Ekrandan başımızı kaldıramazken çocuğun tablet telefon oyun bağımlılığından şikayet; ne kadar samimi?

Çocuğun ekran bağımlılığını ortadan kaldırmak için bir model önerisi var; Öncelikle onu ekran bağımlısı yapan motive unsuru bulun. Ardından bu motive unsurun nasıl üretime çevrilebileceğini planlayın üretmesine yardımcı olun, takdir edin ve kendini gerçekleştirmesini sağlayın.

Modeli öneren Buğra Ayan, ‘EYVAH ÇOCUĞUM DİJİTAL!’ adlı kitabında ebeveynlere yol gösteriyor. Modelini somutlaştırmak için internet ve oyun endüstrisinin arka planını detaylandırıyor ve her oyunun arka motive unsurlarını sıralıyor. Ayan’a göre her çocuğun geleceğe dair hayal kurma ihtiyacı var. Aksi takdirde ekran bağımlılığını azaltılmamızın bir anlamı olmaz. Kuracağı bu hayali gerçekleştirmek için yakın geleceğe dair unsurları sıralıyor: Yapay zeka, nesnelerin interneti, robotlar, 3D yazıcılar, otonom araçlar, drone, blockchain, arttırılmış gerçeklik, nanoteknoloji, büyük veri, endüstri 4.0, iklim bilimi, sanal gerçeklik, veri bilimi, giyilebilir teknolojiler, siber güvenlik…

ÇOCUĞUNUZ NEYE YETENEĞİ VAR?

DEVAMINI OKU

İş ahlâkının 10 ilkesi

HER YASAL HAK HELAL Mİ?
Yasalar ve piyasa şartları ne olursa olsun gayriahlaki iş ve uygulamalar kabul edilemez.
Helalleşmek dava kazanmaktan daha üstündür;
Çünkü her yasal hak helal değil.

1– İş, ahlakıyla yapılırsa meşrudur.

2– Helal kazancın adil  paylaşımı esastır.

3– İş hayatı hak ve adalet ekseninde şekillenir.

4– Birliktelik dayanışmayla yeniden inşa edilir.

5-Tecrübe yeni girişimcilere aktarıldıkça çoğalır.

6– Kanaat eden bereket bulur.

7– Servet mülkiyet değil emanettir.

8– Kazancın niceliği değil niteliği esastır.

9– İşveren ve işgören ilişkisi hak adalet merhamet üzeredir.

10– Rekabet iyilik ve güzellikte yarışmaktır.

Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği İGİAD’ın belirlediği iş hayatımızın sınır taşlarına dair 10 ilke bunlar.

Ciroya, kâra, ihracata, inovasyona ödül verenlerimiz var ama ahlaka ödül veren tek sivil toplum örgütümüz bu… Başkan Ayhan Karahan, ‘iş dünyasında ahlaki uygulamalarda hukuk eksikliği giderilmeli’ görüşünde… Doğrudur; işi ahlakla yapmak, bir maliyet gibi görünse de aslında sürdürülebilir iş yapmanın dinamiğidir.

AHLAK YOKSA ADALET OLUR MU?

DEVAMINI OKU

Çalıştayıp durma Çalışmaya çalış!

LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ
Şu çalıştaylar bir tür pagan ayin gibi…
Birileri çıkıyor sözüm ona bilimsel vaaz veriyor,
Birileri de ellerini çırpıyor, plaketliyor. Netice?

Bir modadır gidiyor; falanca Arama Konferansı, Filanca Çalıştayı, Ortak Akıl Toplantısı… Hele şu çalıştaylar…

Yabancının Workshop dediği, bireylerin ortak bir konu üzerine çalışmalarını, düşünmelerini ve öğrenmelerini sağlayan uygulamalı bilimsel öğretim tekniğinin adı bu.

Katılımcıları konuya göre seçilir, problem tanımlanır ve bulunan çarelerin uygulanmasına yönelik sonuç raporlanır.

İyi de yüzlercesine katılan biri olarak ne sonuç gördüm ne de uygulamaya geçen çözüme tanık oldum. Arama konferansı, ortak akıl toplantılarına ne demeli? Günün sonunda neyi aradığını unutuyor, ortak akıl denilen vasat, çalışmaz bazı fikirler ile kala kalıyorsun. Zamanımıza yazık değil mi? Kitlesel kaytarmanın en maliyetli yöntemi.

İş yapar gibi görünüyorsunuz ama eylem filan yok. Niye?

       ÇALIŞTAMAK YERİNE ÇALIŞMAYI DENESEK?

DEVAMINI OKU

Türkiye’de gıdaların yarısını çöpe atıyoruz

GIDA İSRAFININ SORUMLUSU KİM?
Evlerde meydana gelen israf: %42
Gıda üreticilerinde: %39
Perakendecilerde: %5
Catering sektörü: %14
Ambalajlı gıda bilinciyle israfın %60’ı önlenebilir.

Dünya nüfusu hızla artarken; 2,1 milyar insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Buna rağmen dünyada üretilen gıdanın üçte biri sofraya gelmeden çöpe gidiyor.

Her yıl zengin ülkelerdeki tüketiciler 222 milyon ton gıdayı tüketmiyor, çöpe atıyor. Bizim gıda israfımız %50.

Çöpe giden gıda kaynak israfını da beraberinde getiriyor.

Su, tarım arazisi, enerji, iş gücü ve sermaye boşa gidiyor, gereksiz sera gazı salınımı oluyor. Küresel ısınma cabası…

Sağlıklı beslenmeyi sağlama ve kaynakları verimli kullanıp israfı önleme noktasında ambalajlar önemli rol üstleniyor.

Gıda ambalajları sayesinde; Türkiye’de her yıl israf edilen 1,5 milyar ₺ ekmeği, 16 milyar yaş sebze ve meyveyi çöpten kurtarmak mümkün. Avrupa Plastik Üreticileri Birliği EUPC İcra Kurulu Üyesi Yavuz Eroğlu; gıdayı doğru ambalajlayarak israfı kökten önleyebileceğimizi savunuyor.

         DİNİMİZ İSRAFI HARAM SAYMIYOR MUYDU?

DEVAMINI OKU

Çok yerine verimli

SÜREÇLERİ SORGULAMALI
Değer yaratmayan iş, iletişim, ilişki ve bilgi süreçlerini yeniden düzenlemek şart.
Ancak bu sayede “daha çok çalışma” odağından, “daha verimli çalışma” kalitesine çıkabileceğiz.

Türkiye nihayet dikkatini nicelikten niteliğe kaydırmaya başladı. Şükür ki bugün ihracatın ciro hedefi yanı sıra katma değeri konuşabiliyoruz. Turist sayısından, turist başına geliri arttırmayı düşünebiliyoruz. Şimdi paralel adımın; istihdamda atılması gerekiyor. Nicelik odağından bakınca görebildiğimiz; işgücüne katılma, istihdamın cinsiyet ayrımı veya işsizin genç olup olmadığı yalnızca… Oysa nitelik odağı bize; işçi sayısı, çalışma saati kadar, işgücü verimini sorgulatıyor. Sorguluyoruz… Gördüğümüz; iç açıcı değil. En azından şimdilik… Kendimize sürekli 2023 yılı hedefleri koyuyoruz ama çalışan başına verim artışı henüz ajandamıza girmiş değil. Misal Almanya. Verimlilikte en tepelerde… Peki, bunu nasıl başarmışlar? Eğitim diyenlere şunu hatırlatalım. Sistem ve süreçler eğitimden daha önemli… Zira siz değer yaratmayan iş süreçlerine sahipseniz, emeğin bu süreçteki verimi, eğitimi ne olursa olsun, sınırlı gelişebilecektir. Türkiye, çok yerine verimli olmayı başarmalı.

SİZ, VERİMLİ BİRİ MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Çoktan seçmeli nesil yoktan üretebilir mi?

AR’aştır GE’liştir mi, AR’akla GE’tir mi?
Farklı olandan KORKU
bize benzemeyenden NEFRET
rakiple düello yerine PUSU
akıl yerine KURNAZLIK
sabır yerine TELÂŞ
merak yerine BİAT
bilgi yerine KANAAT
ödül yerine CEZA
özgün yerine TAKLİT

Üretemez… Zira seçeneklerin dışına çıkması, ona sınav ve iş fırsatı kaybettirir. Eğitimi boyuna seçenek oluşturmayan neslin ise “yoktan üretmesi” imkânsızlaşır. Tam da bu yüzden genelde AR’aştırdığımız kadar GE’liştiremiyoruz?

KPSS zekâsı” diye bir kavram üzerinde çalışıyorum. Devletin hizmet almak için başvurduğu bu sınav; çoktan seçmeli testtir. Yasal olarak onaylanmış seçenekler içinden o pozisyona uygun olanı seçme becerisini ödüllendirir.

Şıklar arasına; başka cevap, farklı çözüm, yenilikçi yaklaşım ekleyemezsin. “Hepsi” veya “hiçbiri” gibi seçenekler dahi önceden tanımlanmıştır. Hal böyle olunca KPSS ile ancak, “onaylı” ve “vasat” olan işe girer; farklı ve yenilikçi düşünenin kamu hizmetine girmesi önlenmiş(!) olur. Çoğu kendi İK’sının işgali altındaki özel sektör de pek farklı değildir. Farklı düşüneni işe almazsan farklı iş yapamazsın.

         SEÇENEKLERİNİZİ YENİLEMEYİ DÜŞÜNSENİZ?

DEVAMINI OKU

Kadına şiddete karşı Öfke Kontrolü dersi


ŞİDDET DİLİNDEN KURTULALIM
“Kadına şiddete ‘ŞİDDETLE’ karşıyım” sözü dahi şiddet üretir.
Öfke kontrolü dersi, ilkokuldan itibaren zorunlu olsun.
Şiddeti dilimizden, zihnimizden ayıklamalıyız.

Gün geçmiyor ki kadına yönelik şiddet; gündem olmasın…

Öfke her yerde ve insanlar, öfkelerini kontrol edemediği için facialar doğuyor, cinayetler işleniyor, insanlar ölüyor.

Öfke, insani bir duygudur ancak kontrol edilemediğinde felakete yol açtığından, kontrol edilmesi gerekecektir.

Öfkenin nasıl kontrol edileceğine dair yığınca kurum eğitim vermeye başladı bile. Ancak eğitime ilköğretim sürecinden başlanılması halinde, öfkesini boşaltırken kendisine ve başkalarına zarar vermesi sınırlanabilir hatta önlenebilir.

Tartıştığı eşini yaralayan veya öldüren vakalar incelenince genelde varılan sonuç; anlık öfke patlaması olduğudur.

Trafikte yol vermediği için silahına davranan, tartıştığı insanı öfke seline kapılıp öldüren, kadına şiddet uygulayan.

Önerim, psikolog, psikiyatrist ve eğitimcilerin ortaklaşa geliştirecekleri müfredatın biran önce zorunlu ders haline gelmesi…

ÖFKENİ KONTROL EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Niceliksel Dönüşüm

ZİHİN REFORMU ŞART
Türkiye epeydir niteliğin farkında.
Pek çoğumuz bunun için zihinsel dönüşüm gayretinde.
NİCE 200 üniversitemiz var ancak eğitimin NİTELİĞİ için YÖK’ten fazlası gerekiyor bize.

Nicelik; nispeten kolaydır. Bütçenin gücüyle üstesinden gelirsin. Yetmediği yerde borçlanır nicelik dertlerini halledersin. Ancak nitelik, zihinsel zıplama gerektirir. Niceliği derdi “kaynak” iken niteliğin derdi, “idrak”tir.

Nicelik, ihracatın cirosunu, nitelik ihraç malının kilogram fiyatını tanımlar. Nicelik turist sayısı ise nicelik; turist başına harcama kabiliyetidir. Nicelik tarım arazisi ise nicelik organik tarımdır. Nicelik okul sayısı ise nitelik; insan kalitesidir. Nicelik diploma sahipliği ise nitelik; beceridir.

Nicelik havalimanı sayısı olsa da nitelik; hava ulaşımının ülkeler kavşağı olmaktır. Nicelik ciro ise nitelik kârdır. Nicelik binanın kat sayısı, nitelik; yaşam kalitesi yüceliğidir.

Nicelik ömür ise nitelik hayata kattığın değerdir.

İnsanlar, şirketler, kurumlar, niteliği arttırmanın ihtiyacı içinde olurlar. Nicelik (çokluk) yetmeyiverir, daha nitelikli olmanın ihtiyacı belirginleşir. Türkiye, ekonominin geçmekte olduğu dar koridorda neredeyse her alanda nitelik ihtiyacını fark etti şükür:

NİTELİĞİMİZİ SORGULASAK?

DEVAMINI OKU

Başkahraman öğretmen

İYİ ÖĞRETMEN İYİ NESİL
Eğitimde hata yaparsak bir hatta birkaç nesli yitiririz.
En iyilerimizi en zekilerimizi öğretmenlik mesleğine yönlendirmeli, onları baş tacı yapmalıyız.

Akşemsettin’siz Fatih, İbn Kemal’siz Yavuz, Mustafa’sız Kemal Atatürk düşünülemez. Öğretmene davranışımızdan uygarlığa bakışımızı ölçebiliriz. Eğer talebimiz daha uygar ulus olmak ise öğretmenlik mesleğini baş tacı yapmalıyız.

En mükemmel eğitim sistemini geliştirseniz dahi, bunu hayata geçirecek kadroların olmayışı, başarı getirmez. Öğretmen, eğitim sisteminin dinamosudur ve öğretmenin niteliği gelecek nesillerin uygarlık kalitesini belirler.

Talim kadar terbiyenin, beyinleri bilgi ile doldurmak kadar gönülleri doyurmak hayatidir ve bunu öğretmenler sağlar.

Öğretmeni dönüştür, onu başkahraman yap ve öğrencinin gelişimindeki olağanüstü mucizeleri hayretle, gururla izle…

Sadece okulları değil velileri de dönüştürecek potansiyelin anahtarı, nitelikli öğretmenlerdir. Bu vizyonun başarı kriteri de başkahraman öğretmenleri var etmek olacaktır. Bu yüzden en iyilerimizi öğretmen yapmalıyız.

Ancak bu sayede ufukların efendisi olabileceğiz.

          EN İYİ ÖĞRETMENİNİ HATIRLIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU