Benden izin aldın mı?

İZİN ALMANIN 5 ERDEMİ

1-Seni yüceltir

2-İşini kolay kılar

3-Katılım sağlar

4-Nezakettendir

5-Gönül alırsın

Babasın, eve yorgun gelmişsindir;

dinlenmek için izin istersin ailen varlığını hisseder evin gururu olursun.

İzin istemek usuldendir. Rıza talebidir. İnsanı yüceltir. Nezaket eseridir.

Değere dairdir. Uyumdur, samimiyettir. Tebessümdür. Olgunluktur. Sohbettir. Tut ki yolcusundur. Kesindir yolun, izin istersin; gönül alma adımıdır.

İzinde emrivakilik yoktur, iyi niyet mesajıdır. Ülke liderisindir acı  reçete sunacaksındır.

İnsan karşısına çıkar; rıza alırsın. Zor zamanlara hazırlıktır. Zira insan lokmasından kesecek. İzin isterken bilirliğin, duyarlılığın vardır. Acı köprüsünden geçilecektir. Halkından izin alır hakkaniyete yol açarsın. Temsili verilen izni kötüye kullanmaz, kullandırtmazsın. Şaibeye izin verdirtmezsin;

Kadına hizmet sunacaksındır, cinsiyet ayrımcılığı yapıp ihtiyaçlarını marketten attırmaz Kadından izin alırsın.

Şirket sahibisindir, insanlar evden çalışıyordur. Aradığında izin istersin söze öyle başlarsın.

İzin istersin söze başlarsın, izin istersin davet edersin, izin istersin kapıdan girersin.

Hediye vermek için bile izin istersin. İzin kalpleri açar.

Hoşgörü, hoşnutluğu inşa eder.

         SEN EYLEMLERİN İÇİN İZİN ALIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yasaklanmadan yaşasak

SINIRIN 5 FAYDASI

1-Haddini bilirsin kurala uyarsın

2-Seni de toplumu da korur

3-Hayatı kolay kılar

4-Yasağa yasakçıya gerek kalmaz

5-Sorumluluk sahibi olursun

Kural tanımazlar; yasak ve yasakçı üretenlerdir.

Yasak söz konusu olduğunda 2 şeye dikkat etmeli. 1-Yasağı kim (kimler) koymuştur, 2-Yasağın amacı nedir? Sınırlar daima var olmuştur.

Söz konusu özgürlük olduğunda dahi sınırlar vardır. Misal benim özgürlüğüm, senin özgürlüğünün başladığı yerde sınırlanacaktır.

Ben, haddini aşarsa, öteki yasağı ile onu durduracaktır. Toplum, kurallarla uygarlaşır.

Her kural, hayatı çerçeveler ve çerçeve sınırlarıyla vardır.

Yasaklar, kuralların aşılmasıyla devreye girendir. Eğer bir diktatör veya tiranın esiri değilseniz, yasaklara mecbur kalmamak için kurallara uymalısınız.

Doğanın kuralları için de durum değişmez. Dere yatağına ev yaparsan sel seni yasaklar.

Avrupa’da her yer açık. Mesela insanlar bilinçle mesafeyi korudular, sınırlamalara uydular, eğitimden geri kalmadılar, yasak gereksizleşti.

Kişilerin kendilerini kurala tabi tutmaları, birisinin yasak koymasına gerek bırakmaz.

Yasaklanmadan yaşama istiyorsan, seni hayatta tutan kurallara uy ve meydanı yasakçı zihniyetlere bırakma…

     FAYDALI KURALA UYSAK YASAKLANIR MIYIZ?

DEVAMINI OKU

Yapmadığın atışların tamamını ıskalarsın…

EYLEME GEÇMENİN 5 FAYDASI

1-Değer üretirsin

2-Paslanmazsın, yol alırsın

3-Çelişirsin

4-Gelişirsin

5-Özgür olursun

Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez.

Maharet iltifata tabidir, mazeret takdir edilmez.

Wayne Gretzky böyle diyor. Devamı bizden gelsin;

Hiçbir şey yapmazsak bir şey olmasını bekleyebilir miyiz?

Halimizi güzelleştirmeden, ülkenin ahvali düzelebilir mi?

Bir çocuk, hiç adım atmadan yürüyebilir mi?

Konfor içinde eylemsizlikle acaba nereye varırız? T

oprağı çapalamadan tarlada çabalamadan harmanda sözümüz geçer mi?

Elden gelen öğüne bel bağlarsak, karnımız sürgit doyabilir mi?

Tüketerek büyümeyi sürdürürsek, fakirlikten çıkılır mı?

Cehalet limanında güvende miyiz? Bilgi deryasına açılmadan beynimizi nasıl geliştirebiliriz ki?

Kazandığından fazlasını harcayan, borçtan kurtulabilir mi?

Ürettiğinden fazlasını tüketen ithalat bağımlısı olmaz mı?

Devlet malı deniz yemeyen domuz kafasındakiler, çürüdüklerini görmez mi?

Ahlakı dışlayıp kurnazlığı seçenler hayatı ıskalamaz mı?

       BU EYLEMSİZLİKLE NEREYE VARABİLECEKSİN?

DEVAMINI OKU

Hedefin yoksa hedefsin

HEDEFİN 5 GETİRİSİ

1-Nereye gideceğini bilirsin

2-Yol haritan olur

3-Hevesin gerçekleşir

4-Gayretin boşa gitmez

5-Sağa sola savrulmazsın

Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye

hiçbir rüzgardan fayda yoktur.

Hedef; amaç, erektir. Bir amaç olduğu kadar nişan alınan her şeydir hedef. Bir hedefi olan insan kaostan kurtulur, bu hedefi için bilgi inşa eder, tutum inşa eder, adım atar, avantajlarını belirler, farkındalığını artırır, hayatını inşa eder.

Bir gün orada bir gün burada oyalanmaz. Günün getirdiğine değil, hedefine koyduğuna yürür. Bir ülkenin hedefi, daha iyi bir yaşam; daha iyi bir yarındır.

Ülkenin böyle bir talebi varsa evrensel değerler üzerinden yükselir; yükseltir. Zira hedefe ulaştığınızda onun istikrar ve kalıcılığını, dayandığı evrensel değer belirleyecektir.

Çocukları başarısız aileler hep şu soruyu sorar; nerede hata yaptım? Hedef koyamamış bir çocuk; kaosun, yaşının problemlerinin, gündemin getirdikleriyle boğuşur durur.

Hedef koyup uygulayamayanlar ulaşılabilir görmeyenlerdir. Hedef oyuncak değildir. Bilgi, azim, sebat ve gayrettir.

Ulaşılabilir hedef koymak zordur. Birinde söylence vardır, diğerinde plan vardır. Hedefi olmayan kendisi hedef olur.

        HEDEFİN VAR MI YOKSA KARAVANACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Değersizleştirilme…

DEĞERSİZLEŞTİRİLMEYE

KARŞI 5 DEĞERLİ TEDBİR

1-Varlığını önemsemiyorsa uzaklaş

2-Bağırarak yönetiyorsa sakın sinme

3-Değerlerine saldırıyorsa uyar

4-Özen göstermiyorsa terk et

5-Kendi değerini ondan dilenme

Değersizleştirme; savunma mekanizmalarını bastırmadır, çarpıtmadır, yön değiştirmedir. Değersizlik bir toplumun üretimsizliğinin, sürdürülebilirliğinin, varlığının en büyük düşmanıdır. Değer üretmeyen toplum değersizleştirir.

Sevdiğini söylersin ama özen göstermezsen hayatının en ücra köşesine itersin, sevgini çürütürsün.

Çocuğum dersin çocukların gündeminden eğitimi, araçları, bilimi alırsın ve onları dünya ölçeğinde meraktan, matematikten, bilimden yoksun ve yoksul kılar, sonuçta bilimin dilencisi oluverirsin.

Halkım dersin, halkın elinden konuşma, ifade özgürlüğünü alırsın, seçimlerini ve seçtiklerini değersizleştirirsin.

Hayat; değerler üzerinden yürür. Değersizleştirdiklerin kendi değerlerini unutur ama er veya geç; seni de unutur.

İnsan, onu değersizleştirenden uzak durmalı. Zira değer görmeyen, değer veremez. Genelde bağırarak yönetenler kendileri değer görmeden yetişenlerdir.

Kamçıyla büyüyen kamçı eline geçtiğinde değersizleştirmede zalimleşecektir.

      DEĞERSİZLEŞTİRENİ FARK EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

İyi aile babası olmak

İYİ AİLE BABASININ 5 VAZGEÇİLMEZİ

1-Ailesini korumak

2-Evrensel değerleri öğretmek

3-Aile fertlerini ayrıştırmamak

4-Çocuklara rol modellik

5-İyi bir lider olmak

Her baba makbul değildir. Hangi değerlerle baba olduğun önemlidir.

Babalık, önemlidir. Ailesini koruyan, kollayan, geliştiren, büyüten, kalkındıran baba olmaktan söz ediyoruz.

Günümüz içi boşaltılmış babalık kavramıyla kastedilen mafya babalığı ya da hiçbir işe yaramayan iskele babası olmaktan değil…

Evine ekmek getiren, çocuklarının hatırını soran, onlarla oturup konuşan, dişini tırnağına takıp çalışan aile babası…

Evrensel değerleri aile hayatına taşıyan; dürüstlük, saygı, adalet, özsaygı, sevgi, ahlâki değerlere uyma, iş disiplini, dayanışma, hoşgörü ile bireylerini eğiten, yetiştiren…

Değer bilen ve değer gören aile babası olabilmeli insan…

Mafya babası da babadır, iskele babası da… Ama iyi aile babası, yücelik makamıdır. İsraf etmemeyi öğrendiğimizdir.

Topludaki tüm değerlerin yerinden oynadığı ortamda iyi aile babası olmak daha hayatidir. İyi bir lider olmak gibi…

Gençliğe; istiklâl, istikbal, istikrar ruhunu aşılamak gibi…

İyi bir lider, toplum bireylerini ayrıştırmaz, onları sürekli geliştirir, yüceltir, onlara geleceği inşa ilhamı verebilir…

   BİZİM BABA DEDİKLERİMİZ İYİ BİRİLERİ MİDİR?

DEVAMINI OKU

Gündemin seni belirler

5 GÜNDEM UYARISI

1-İlgi alanlarına dikkat

2-Sıkça andığına dönüşürsün

3-Seni geliştireni gündem et

4-Dedikodu çarkına kapılma

5-Zihnini işgalcilerden koru

Neyi anarsan başın oraya bağlanır.

Gündemi kısır olanın günü kesat olur.

İnsan neyi anarsa başı oraya bağlanır ve kendisine gündem edindiği konular, tüm zihnini kaplar, rutinini şekillendirir.

Eğer gündeminde dünün pişmanlıkları ve yarının kaygıları varsa bugünkü gündemini oluşturamaz, hayatı ıskalarsın.

Peki, bir ülkenin gündemi nelerden oluşur? Eğer kendine daha iyi yarını layık görüyorsa, uygarlık talebini, gelişme büyüme kalkınma, refah, mutluluk, huzur gündemleri oluşur.

Ama üretime odaklanmak yerine tüketime odaklanır, kısır çekişmeleri gündemine doldurursa, ya yerinde patinajdadır ya da geri gidiyordur.

Bizler, ‘kim ne yapmışlara’ öylesine odaklandık ki kedi videosu izler gibi zamanımızı harcıyor, aile, futbol, mafya, siyaset dedikodularıyla oyalanıyoruz.

Öyle bir hale geldik ki düşünmemizi istemeyenlerin bize dayattığı gündemi hap gibi yutuyor ve bizden beklenen boş işlerle zihni meşgul edip gerçeğe kör olmamız sağlanıyor.

Bizler kendi kısır gündemimizle meşgulken, dünya dönüyor ve fırsatlar, zenginlikler akıp gidiyor, riskleri göremiyoruz.

          SENİN GÜNDEMİNDE HANGİ KONULAR VAR?

DEVAMINI OKU

En kritik soru: Neden?

‘SORU’NUN 5 GETİRİSİ

1-Cevaba ulaştırır

2-İletişimi sağlar

3-Sırrı açığa çıkarır

4-Sırça köşkü yerle bir eder

5-Beyni keşfe çıkarır

Aslolan iyi sorudur; cevabı da barındırır.

En aptalca soru; sorulmayandır. Sorunun aptalcası olmaz. Yersizi olur, haddi aşanı olur, cüreti olur ama aptalı olmaz.

Soru; taleptir, itmektir, dürtmektir. Derununda sakladığın sırrını açığa çıkarabilir, olayın mahremiyetini zedeleyebilir…

Soru; cevabı şekillendirendir. Kim, kaç, ne, niçin, nerede, neden, ne kadar, niye, nasıl… Derler ki 3 şey geri alınamaz;

1– atılan ok, 2-giden gençlik ve 3-ağızdan çıkan söz. Hele ki bu ağızdan çıkan söz; ‘neden?’ sorusu ise. Zihin değişir zira.

Her soru kutsaldır bana göre… Ancak her soru aynı delici güce sahip mermi değildir. Misal “NE?” sorusu, çocuğa aittir. “Bu ne?” diye ebeveynini bıktıran dediğimiz soru kümesi…

NASIL?” mühendisin sorusudur ve uygarlığın imarını sağlar.

NEDEN?” en kritiğidir. Evrenin mimarından ödünç alınmıştır.

Neden diye sormaya başlayınca, kök sebebe varır, imanın özüne ulaşırsın. Zira neden ile ulaşılan cevap, en üst düzey zihinsel tatmini sağlayacaktır. Hayata ‘neden?’ diye sormaya başlarsın ve cevabı kendiliğinden gelir; Sahi; neden olmasın?

    SEN; ‘NEDEN’ SORUSUNU SORANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Tebessüm etmeyi unutma

TEBESSÜM KANA EN HIZLI KARIŞAN İLÂÇTIR

Somurtanlar bugün benden uzak dursun.

Nefret dili bir tebessümle kaldırılabilir.

Güne tebessümle başla, iletişim kurarsın.

Tebessüm, vereni de alanı da

mutlu eden sadakadır.

Tebessüm; kana en hızlı karışan ilâçtır. Bedavadır, yan etkisi yoktur, maliyeti düşük, ürettiği değer büyüktür.

Bir tebessümü esirgeyen insan, duygu fakiri kabul edilir.

Tebessüm, sadakadır. Yüzün normal şeklinde tebessüm bulunmaz. Ancak hayata bakışıyla insan bu normal yüz şeklini dönüştürebilir.

Kimi vardır, suratı asık gezer.Hayat karşısında “onu yenememenin” getirdiği kimliktir.

Sürekli somurtan insandan uzak durursun. Oysa bazısı asık suratı, öteki ile arasına mesafe koymak için var eder.

Somurtma, iletişime kontrollü geçiş sağlayan dikenli tel ile çevrili sınır kapısıdır. Pasavan geçide imkan tanır, gerisini durdurur; “benden uzak dur.”

Eğer size biri tebessüm ediyorsa, alın ve siz de ona iade edin. Hatta iletişime tebessüm ile başlayın ki bu olumlama sayesinde çatışma (nefret) dili yerine, pozitif diyalog süreci başlayabilsin.

Tebessüm etmeyen, o gün dükkan açmasın der bilgeler.

Böylesi mucizevi iletişim aracını daha sık kullanmalısın.

        DAHA SIK TEBESSÜM ETMEK İSTER MİSİN?

DEVAMINI OKU

Okumak hayatta kalma repertuarını genişletir

OKUR YAZAR OLMAYAN İLE KİTAP

OKUMAYANIN FARKI VAR MIDIR?

Okuyan birini görürsen, korkma git yanına otur.

Sana söyleyeceği, nitelikli bilgileri vardır.

kütüphane; seninle sohbete hazır yazarlarla dolu..

Bana okudun mu diye sormayın / Kitap okumadım insan okudum / Kitabı insandan ayrı görmeyin / İnsanı sınırsın umman okudum.” Ozan böyle diyor; yeter ki oku

Okumak; yazıya geçirilmiş bir metni, harfleri tanıyarak, sessizce, gözle çözümleyerek anlamak veya aynı zamanda seslere çevirmek…  

Kitap okunur, mektup okunur, yazılı her şey okunur. Okuyan, bunları hasat edendir. Doğduğumuzda ne dil biliriz ne okuma yazma…

Okuma bayramına dek yığınca başarısız denemeden sonra; “artık okuyanlar safındadır” kurdelesi takılır boynumuza…

Okuryazarlık, uygarlığa mertebe olmuştur. Uluslar, gelişmişliklerine rütbe olarak okuryazarlık oranı kullanır.

Okumak; gereklidir fakat yeteri olmayacaktır. Zira okumak yetmez, anlamak ta gerekir. Kuran’ın ilk emridir.

Okumak, insanı primattan ayıran en değerli eylemdir.

  ÇÜN OKUDUN BİLMEZSİN; YA NİCE OKUMAKTIR?

DEVAMINI OKU