Sokaklar çocuk doğurmaz

ÇOCUKLARA KIYMAYIN EFENDİLER

1-Sokak çocuğu yoktur.

2-Sokakta yaşamaya gayret eden çocuk vardır.

3-Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan.

4-Neşemiz daim olması için;

5-Çocukları sapığın sokağın insafına terk etmesek?

Bugün 23 Nisan… Neşe doluyor insan

Yine de bu neşe, buruk bir neşe.

Zira sokakta yaşamak zorundan olan resmi 42 bin fakat kayıtdışı olanlarla tahminen 100 bini aşkın çocuk var.

Bunlar sistemin yok saydığı, Çocuk Esirgeme Kurumu’muzun yetişemediği ve Türkiye sathına yayılan coğrafyadaki çocuklarımız…

Bu arada Çocuk Esirgeme Kurumu’na bu bayram ziyarette bulunsak, yardımlarımızı esirgemezsek ne güzel olur.

Biz yardımı esirgemeyelim ki onlar kimsesiz çocukları esirgeyebilsin, koruyabilsinler

Bayram günü neşenizi kaçırmak istemem ama bilmemiz gereken şudur; çocukları sistem korumuyor, hakim, savcı, avukat korumuyor.

23 Nisan’da makamına gelen çocuğa su dahi ikram etmeyen aile bakanı mı koruyacak?

Tacizcileri serbest bırakan, hakim, savcı ve avukatlar da tutuklansın.

Sorum şudur; neden iblisten yanasınız?

23 Nisan’ı sözde mesajlarla kutlamak yetmiyor, onların farkına varmak, acılarını hissetmek ve korumak, esirgemek gerekiyor.

  ÇOCUK KÜÇÜK DİYE ACISI DA KÜÇÜK MÜ SANIRSIN?

DEVAMINI OKU

Diyanet bunu yaparsa…

İLK EMİR ‘OKU’ AMA

1-#Enflasyon sadece paramızı değil,

2-Davranışlarımızı da deforme ediyor.

3-#Diyanet’in kitaplarında etiket söküldü.

4-Kur garantili kitap etiketine geçmişler.

5-OKU’mayı teşvik, etiketin altında kaldı.

Türkiye Diyanet Vakfı İstanbul Cağaloğlu Kitabevi’ne gittim.

Yolum Cağaloğlu’na düşünce uğrar, kitap bakar satın alırım.

Bu defa gittiğimde binlerce kitabın tüm etiketlerinin ya kazındığını ya da söküldüğünü gördüm.

Hiç birinde fiyat göremeyince kasadakilere sordum; ‘etiketlerle baş edemiyoruz bu yüzden kaldırdık.’

İyi de fiyatlarını bilmez isem nasıl satınalma kararı veririm?

Siz beğenin biz ekrandan bakalım.’

Tabiidir ki pratik bir yöntem değildi.

Benim aklımı kurcalayan 96 bin camisi, 130 bin imamı, 162 bin personeli olan Diyanet’in, ilk emri ‘OKU’ olan dine diyanete hizmet ederken fiyat etiketi derdine düşmesi

Enflasyon sadece paranın değil bizi de deforme etmeye başlamış ki kasada boş oturana dek fiyat etiketi dahi yapıştırmaya üşenir hale gelmişiz.

Ayrıca 16,1 milyar TL bütçeyle Diyanet, kitapta kâr maksimizasyonu yapmamalı.

Binlerce kitabın etiketini; ‘uyanık esnaf’ gibi sökmek yerine yeniden fiyatlandırıp pekala kitap satışını sürdürebilirlerdi.

DİYANET İŞLERİ KİTAPTA ETİKET GÜNCELLER Mİ?

DEVAMINI OKU

Beyinler yağmalanıyor

AKLIMI YAĞMAYA VERDİM FİKRİMİ ŞAŞTIM

1-Beyin gücüne randevu dahi vermiyoruz

2-Sonra da beyin göçüne şaşırıyoruz

3-Nitelikli beyinlerimizi dünya yağmalıyor

4-Bu yüzden bizler de;

5-Vasat beyinlere mahkûm oluyoruz

Bildik bir öyküdür; Hattatın biri, pirinç tanesine Kur’an-ı Kerim’i yazar ve padişaha hediye eder. Padişah hattata böylesi bir beceri sahibi olduğu için 30 altın verir. Ancak boş işlerle uğraştığı için de 30 kırbaç ile cezalandırır.

Pirinç tanesine Kur’an’ı yazmak, o devrin nanoteknoloji idi. Eğer padişah, bunu yapana 30 kırbaç yerine 30 alkış ve 30 akçe yerine 30 dönümlük medrese verseydi ne olurdu?

Olimpiyatlarda başarılı olanlara, halter kaldırıp altın madalya kazananlara 2 bin Cumhuriyet Altını veriyoruz.

Matematik, fizik olimpiyatlarında başarılı olanlara randevu bile vermiyoruz.

Ancak liyakate değer veren ülkeler, beyin peşinde koşuyor, dine, dile, ırka, renge bakmaksızın onları kendi ülkelerine davet ediyor.

Son 7 yılda ülkeyi terk eden nitelikli beyinlerimiz on binleri aştı.

Ben bu beyin yağmasına ses çıkarmayışımızı anlamıyorum.

Nitelikli beyinleri içeride vasat yöneticiler mobbing (bezdirim) ile kaçıra dursun, elin oğlu onları baş tacı ediyor, kapılarda karşılıyor, yüceltiyor.

        BEYİNSİZ TOPLUMLARIN AKİBETİ N’İCOLUR?

DEVAMINI OKU

Önerisiz eleştirme

KUSUR ARIYORSAN BÜTÜN AYNALAR SENİN

1-Gözlerin dünyayı gözler de kendini göremez

2-Bu yüzden aynaya ihtiyaç olur.

3-Eleştiri; aynadır sana.

4-Ama aklında bulunsun;

5-SİLGİN kaleminden önce bitiyorsa HATALI sensin

Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir. Ağrı ile aynı işi görür. Çünkü ağrı; vücuttaki arızanın habercisidir.

Ben, övgüden ziyade eleştiriye ihtiyaç duyarım. Çünkü her eleştiri, bana tutulan aynadır. Ancak o sayede kusurlarım giderilir, kendimi geliştirme fırsatım doğar, zenginleşirim.

Fakat gereksiz, yerli yersiz eleştirinin fazla hükmü olmaz.

Altın kural şu; eleştiriyorsan en az 1 öneriyle yap bunu.

Önce iğneyi kendine batır sonra çuvaldızı ele batırırsın.

Dinlemeden, anlamadan eleştirme. Öneri sunmuyorsan sus.

YARGI yerine ANLAMA gayretin olsun. Eleştirdiğin şey belki de senin anlayamadığındır. Mevlana Mesnevi DİNLE kelimesiyle başlar. 2 kulakla 2 dinle, 1 ağızla 1 kez eleştir.

DOZUNU kaçırma, USLUBUN yumuşak olsun, kırıcı değil…

Unutma ki basit insanlar kendilerinin anlama yeteneklerinin üstüne çıkan her şeyi eleştirirler. Eleştiri kaldıracak kadar büyük değilsen, övülmeye değmeyecek kadar küçüksündür.

Eleştirmenlerin genelde başarısızlar olduğunu unutmayın.

ÖNERİSİZ ELEŞTİRİN GİZLİ ÖVGÜN OLABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

5 yıldızlı faturayla kaç yıldızlı eğitim?

DERSLERE KİM GİRİYOR?

1-Bu fahiş ücretlerle sanırsın özel okul öğrencilerinin;

2-Fizik dersine Einstein,

3-Matematiğe Cahit Arf,

4-Felsefeye Aristo,

5-Din dersine Gazali geliyor

Özel okulların eğitim ücretleri zıvanadan çıkmış durumda.

Servis ücretlerini de hesaba kattığında fatura ödenemez seviyelere çıkmış.

Yarına kadar geçerli ücretlere bakın; Kolej ve fen lisesi ve hazırlık sınıfları 102 bin lira.

Fen ve teknoloji lisesi 9-12 sınıfları 94 bin lira.

İlkokul 109 bin, ortaokul 116 bin lira düzeyinde.

Eğer peşin ödeme yapıyorsanız fiyatta indirim var, taksitte üzerine vade konuluyor genelde…

İsim vermeye gerek yok. Tüm özel okulların eğitim faturaları, 5 yıldız.

Hele ki enflasyonun %50 olduğu ortamda ücretler daha da artacak.

Servis yemek ve diğer giderleri de katarsanız, özel okulların maliyeti katlanılacak gibi değil.

Peki ya 5 yıldızlı fatura ile kaç yıldızlı eğitim söz konusudur?

Daha yeni Türkiye’nin başkentini bilemedi üniversiteye girebilen özel okullular.

          ÖĞRENCİ NE KAZANIYOR BU EĞİTİMDEN?       

DEVAMINI OKU

Nasıl gelişeceğiz?

ERDEMLİ İNSANIN 5 ÖZELLİĞİ

1-Daima ‘Ben ve Öteki’ ayırtındadır

2-Haklarını sorumluluklarıyla çerçeveler

3-Güç verince zalimleşmez

4-Güçten düşünce yozlaşmaz

5-Vicdanı; terazisi, ahlakı; denetimcisidir

Eleştirmezsek? Sorunları görmezden gelirsek, yokmuş gibi yaparsak, zarar veririz diye düşünürsek, nasıl gelişiriz?

Elbette gelişme; yanlışları dile getirerek.. Sorgulayarak

Şeref haysiyet denilen kavramlar var. İnsan; ‘hayır bu yanlıştır’ diyebilmeli. ‘hatalıyım’ demek de yetmez; bu hatanın itirafı, yapılan yanlış davranışı haklı çıkarmaz.

Nasıl gelişeceğiz? Elbette onurlu bir duruş sergileyerek…

Nasıl mı? Onur testini uygulamak çok basittir aslında;

1-Güç vereceksin, 2-Güçten düşüreceksin. Her iki halde dahi karakter erozyonu yaşamıyorsa, onurlu insandır o.

Nasıl gelişeceğiz? Ben ve öteki ayırtında ötekine bakışı iyileştirerek…

Ötekine bakış; bir kültürdür. Ötekine henüz fethetmediğin arazi diye bakarsan; istilacı tür olursun.

Ötekine ‘o da var’ diye bakarsan, onun sınırlarının olduğu yere kadar gidersin ancak…

Kadın cinayetlerine bak; ‘O benim malımdır’ bakışı tetiklemiyor mu kadına şiddeti…

İsteklerine arana; etik değerlerini koy ki gelişebilesin…

         GELİŞEN MİSİN YOKSA ÇELİŞEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Organize cehalet

CEHALETİ YAYMA BİLİMİ

1-Gerçek cahil; bilmeyen değil,

2-Bilgiye ihtiyaç duymayandır

3-Agnotoloji; şirketlerin, kişilerin;

4-Menfaatleri gereği,

5-Nasıl yanlış bilgi yaydığını inceleyen, bilgisizlik bilimidir

Cehalet, giderilebilir bir şeydir. Cahil olduğunu bilirsin, merak ettiğini, öğrenirsin; geçer. Ancak cehaletin bir türü var ki onunla baş edilemez; cahil olduğunu dahi bilmemek.

Günümüzde bu echel-ü cahil (cehaletinin de cahili) tipler, teknoloji ve medya sayesinde giderek organize oluyorlar.

Misal deprem mi var? Biliyorlar. Misal korona virüsü mü? Gam değil, uzmanlık derecesinde biliyorlar.

Dünyayı tehdit eden virüsü kelle paça yiyerek alt edeceğini söyleyen prof lakaplı olabiliyorlar.

Einstein; ‘cehalet ne güzel; her şeyi biliyorsun’ der.

Üstelik bu cehalet, giderilemeyen türden olmanın yanı sıra teknolojik imkanlarla donatılmış durumda.

Misal bilgisayarı, TV ekranını cehaletin hizmetine verirsen daha organize ilkellikler üretmiş olursun.

Çünkü cehaleti organize etmiş, güçlendirmiş olursun. O zaman bu cehalet, geniş halk kitlelerini etkiler, cehaleti yayar…

Çernobil patladığında; ‘aha bak bana bir şey olmuyor’ diye çayı ekran karşısında içen bakan olur, koronaya kelle paça önerirsin.

     HER ŞEYİ BİLEN(!) CAHİLLERDEN BIKMADIN MI?

DEVAMINI OKU

Beyinler yağmalanıyor

EN DEĞERLİ SERMAYEMİZ GÖÇ EDİYOR

1-Bugün nitelikli gençlerimiz,

2-Beyin gücümüz bulduğu ilk fırsatta

3-Başka diyarlara göç ediyor

4-Sebep, vasat bedenlerin üstün beyinlere

5-Tahammülsüzlüğü, liyakati dışlamamız

Bedende liyakat olmayınca beyne yük olur. Liyakat sahibi beyinler göç eder, başka coğrafyaların üreticisi olurlar.

Bugün Türkiye, beyin göçü veriyor. 60 yıl önce pazularımız iş imkanı bulamadığından Batı’ya göç etmişti. Bugün aynı şeyi beyinlerimiz yapıyor. Çünkü onlara itibar etmiyoruz.

Almanya’nın bugün eski şanlı sanayi günlerine dönebilmek için pazu yerine beyin talebi; son derece akıllı bir vizyonun eseridir.

Zordaki ülkeler, Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya’ya öncelik vermesi; bu ülkelerdeki beyin gücünün görece ucuzluğu ve göç ihtimalinin artmasından ibarettir.

Özdemir Asaf; “bir insan treni kaçırırsa, başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa, başka bir ulus gelir onu alır” der.

Treni kaçırmak, günümüzde beyinleri kaçırmak ile eşdeğer.

Bedenin beynine itibar etmez ise ayaklar baş olur niteliksiz vasatlık, işletmende iktidar olur.

Tersine beyin göçü? Denedik olmadı. Zira geri getirdiğimiz beyinlere; burada vasat yöneticiler tarafından mobbing uyguladık.

BEYNİMİZE SAHİP ÇIKSAK OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Al gözüm seyreyle…

KÖTÜLER NE BİLSİN BİZİ

İYİLERE SELAM OLSUN

1-Birinin gerçek karakterini öğrenmek istiyorsan;

2-Onu trafiğe çıkar ve ardından izle.

3-Ona güç verilince nasıl davrandığına bak.

4-Hak yiyor mu?

5-Kural tanıyor mu?

Sağa dönüşte, en sol şeritten gelir ve önüne geçer. Kötü.

Sinyal kolu vardır, önünde aniden döner, bildirmez. Kötü.

Camı açar, şişeyi sokağa fırlatır, gaza basar gider. Kötü.

Sağ şerit kenesidir. Önünde araç yoktur, hızlanmaz. Kötü.

Kırmızı ışık yanıyordur. Yaya geçerken üzerine sürer. Kötü.

Direksiyonda telefonuna yazı yazar, trafiği aksatır. Kötü.

Egzozundan siyah duman çıkar, bakıma götürmez. Kötü.

Emniyet şeridinden gider, trafiğe polise aldırmaz. Kötü.

Çakarlı çakaldır. Kural ihlal eder, üzerine sürer. Kötü.

Bebeğini ön koltukta tutarak seyahatten korkmaz. Kötü.

Hak çiğner, kural tanımaz, uyarırsan tehdit eder. Kötü.

Polis durdurur, ‘benim kim olduğunu…’ tehdit eder. Kötü.

Uyarırsın, pompalısı bagajındadır, seni çeker vurur. Kötü.

Önüne dalar, korna çalarsın, senin arabana saldırır. Kötü.

Ambulansa yol vermez, ardına takılır ve sürat yapar. Kötü.

Işık yeşile döndüğüne aldırmaz; ardındakini bekletir. Kötü.

Trafikte yavaş giderler, zamanına saygıları yoktur. Kötü

     BU KADAR KÖTÜ SÜRÜCÜYÜ HAKEDİYOR MUYUZ?

DEVAMINI OKU

Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz

İSRAFI ÖNLEME DERSİ KONULSUN

1-Okullardaki ders sayesinde;

2-İsraf farkındalığı yanı sıra,

3-İsrafı önleme yöntemleri öğretilebilir

4-Bu sayede israf azalır

5-Çocuklar ailelerini de eğitir

Bugün 7,6 milyarlık dünya nüfusun    2050’de 9,8 milyar.

Küresel gıda üretimi 2050’ye dek %60 artmak zorunda.

Yetmiyor, gıda israfının önlenmesi şart. Dünya genelinde tarımsal kayıplar dahil, çöpe giden ve israf olan gıda miktarı yıllık 1,6 milyar ton. Bunun parasal değeri 1,2 trilyon $.

Gıda Kayıp ve İsrafın yalnızca dörtte birini önleyebilsek, bu miktar dünyada 830 milyon açlık çeken insanı besleyebilir.

beslenmesine yetiyor. Ülkemizdeki  Durum iç açıcı değil:

Belediyeler tarafından, 2018 yılı  toplanan atık miktarı 33 milyon ton ve bunun 14,5 milyon tonunu gıda atıkları. Para değeri 14 milyar dolar. Türkiye’nin tarımsal gıda ihracatı

18 milyar dolar. Nerdeyse ihracatımız kadarı çöpe gidiyor.

İstanbul Ticaret Borsası, gıda israfının azaltılmasına yönelik çalışma başlattı. Bu; güzel bir adım. Ama yetmez, bizim de gıda israfını önemeye katkı vermemiz gerekiyor.

          GIDAYI ÇÖPE ATMAK İÇİN Mİ ÜRETİYORUZ?

DEVAMINI OKU