Cehaletinin cahili olmak

KENDİNİ BİLMENİN 5 ERDEMİ

1-Bilmediğini bilirsin, öğrenirsin

2-Bildiğinden emin olursun

3-Cehaletini dahi bilmeyenden kaçarsın

4-Yargılamaz, anlamaya çalışırsın

5-Yeni şeyler öğrenmeye açık olursun

Bilmek ile bilmemek arasındaki farkı ortaya çıkaran şey; düşünmektir. Zira kendini bilen, bu erdeme düşünerek varmıştır.

Bilmeden atılan adım, karanlığa doğru koşmaktır. Bildiğini sanmak, cehalet sınırını ihlaldir ki böyle biri, geri döndürülemez zihin hasarına düşmüştür.

Ben bilmiyorum; o halde öğrenebilirim.

Ben biliyorum; o halde öğretebilirim.

Ben bilmediğimi dahi bilmiyorum; o halde benden uzak durun.

Ben bildiğimi biliyorum; kulak verebilirsin.

Cehalet; henüz bilmemenin tanımıdır. Giderilebilir bir şeydir; bildirirsin geçer, öğretirsin geçer. A

ncak cehaletin cehlinde olmak (echelü cahilin) tedavisi olmayan bir haldir ve tüm bilgeler böylesi birinden uzak durmayı önermiştir. Çünkü seni bu iklime çeker ve bilginin değer verilmediği diyarda mahveder.

Sonuçta bilmek; canlıyı mertebelendirir.

Bir mantar, yağmurun şimşeğin ona büyüme vakti geldiğini bildirir de bir insan ancak bildiğinden emin, bilmediğinden tereddüt edebilendir.

Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?

  HAYATTA NELERİ BİLMEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Elindeki servet; bugün

HAYAT 1 GÜNDÜR O DA BUGÜNDÜR

1-Yarın daha iyi olacak deme.

2-Bugün, dünün yarını değil miydi?

3-Oysa hayat, bugün yaşayabildiğindir

4-Dün geçti gitti, yarın ise belirsiz

5-Ama bugün seninle, değerini bil

Geçti gün, ferdayı ko / saat bu saat dem bu dem.”

Şeyh Galib uyarıyor bizi; geçen güne hayıflanmayı bırak. Ferda (yarın ) ise ne getirecek emin olamazsın.

Elindeki tek servet; bu demdir bu saattir.

Değerini bil zira temize çekemeyeceksin.

Ya anı yaşayacak veya onu ıskalayacaksın…

Bil ki hayatın müsveddesi yok ve temize çekilesi değildir.

Bunu biliriz de ya dünün pişmanlık, suçluluk, hesaplaşmaları ya da yarının kaygıları ile boğuşup dururken, elimizdeki tek işe yarar zaman olan bugünü ihmal ederiz.

Bir bakıma biri geçmiş diğeri gelmemiş güne dair şeytan taşlamaktan yarın ibadetine zaman ayırmayız.

Ülkeye bakın, düne dair her şey gündemdedir. Ya da yarına dair, seçiminden geçimine dek kaygı ve kavga alanlarıyla boğuşup duruyoruz.

Oysa bazı insanlarımız, güne dair gayretiyle adeta mucize gibi, yarın inşa ediyor, çalışıyor, üretiyor, ülkenin bir yarını varsa ona hizmet ediyor.

Gençlere bakıyorum; çoğunun yarını çalınmış, umutsuz ve kaygı içinde. En büyük israfımız.

  GÜNDEMİNDE DÜN MÜ YARIN MI BUGÜN MÜ VAR?

a

DEVAMINI OKU

Öğüt verme, öğüt ol

ÖĞÜT VERİRKEN DİKKAT

1-İstenmeden öğüt verme

2-Sıkça öğüt verme

3-Senin tutmadığın öğüdü verme

4-Hayatın, davranışın öğüt olsun

5-Nasihatin kötülük barındırmasın

Şeytan da öğüt verir, unutma.

Öğüt isteyene Mevlana’nın cevabı; öğüt verme sen öğüt ol.

İstenmeden verilen öğüt, faydasızdır. Öğüt vermek yerine öyle yaşa ki halin, hayatın öğüt olsun. Bilgeler; fazlaca öğüt vermekten kaçınırlardı. Zaten hayatları öğüt olurdu.

Bozdoğan Zeybeğinden sevdiğim mısralar; ‘İmanım dağlar Bozdoğan’ın söğüdü / Çok verdiler tutamadım öğüdü…’

Biri, İbn Haldun’a sordu: –Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim? İbn Haldun Dedi ki: –Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira zaten size benzeyeceklerdir… Kendinizi terbiye edin yeter…

Çocuk, aldığı öğütle değil gördüğü hayat ile terbiye olur. Şair Nedim’e şimdi kulak verelim; ‘

Sözü az söyle, ağır söyle Nedim’a ki sühan / Zer gibi sayılı, gevher gibi sencide gerek.’

Anlamı; !Sözü az ve ağır söyle ki Nedim, altın gibi sayılı, inci gibi değerli olsun.’

Verdiğin öğüdü sen tutmamışsın, yaptığın nasihatte samimi değilsin, nasıl tutulur ki nasıl buna uyulur ki…

Oysa altın değerinde olan öğüt, senin bizzat öğüt gibi yaşamandır.

        ALTIN GİBİ ÖĞÜDÜ REDDEDEBİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Bir hikayen var mı?

HİKAYENİN 5 GETİRİSİ

1-Bireylere ortak ufuk oluşturur

2-Yarına dair fikirler üretir

3-Uygarlık talebi netleşir

4-Kürede kendine yer edinirsin

5-Değerler toplumu olursun

Sözü dinlenen ulusların kendi hikayeleri var.

Hikaye yazamayan, başkasının hikayesini yaşar.

Hayat hikayeler üzerinden yürür. Hikâye yazan, hikayesini değerler zinciri üzerine kuran; geleceği inşa eder. Hikâyesi olmayan başkasının yazdıklarını yaşar.

Bir ülke kendi hikâyesini yazarak yol alır. Onu anlatarak dilden dile dolaşır.

Gençliğini, insanlarını, yarınını güçlü argümanları ile besler. Olaylarını bilim üzerine inşa eder. Toprakları toprak olmaktan çıkar birer zenginlik abidesi haline gelir.

Küresel mecrada söyleyecek sözü olur, dinlenir, değerlenir, yükselir, taş üstüne taş koyar. Milli değerlerini yüceltir, taşeronluğa değil, üretime odaklanır.

Her alanda üretimi birincil kılar. Başkasının hikâyesini yaşayanlar; ellerindekileri birer birer kaybeder. Kaybettiklerinin farkına varamaz.

Değer erozyonuna uğrar. Sürekli önüne havuç konulur.

Havucu kemirirken yarınını kemirir.

Ülke hikayesiz kalınca, ortak ufka bakamaz, gelecek inşasında zorlanır, yarına dair tereddütleri oluşur, zemin kaybeder.

     HİKÂYE YAZMAYI BIRAKANLARDAN MISIN?  

DEVAMINI OKU

Genç yaşların 8 kararı

GENÇ OLMANIN FIRSATLARI

1-Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi

2-Zihin dinçtir, merak tazedir

3-Evren şaşıracak şeylerle doludur

4-Çok şeyi yapabilme seçeneği vardır

5-Beceri kazanmanın altın yıllarıdır

Hayatın en dinamik yaşları gençlik yaşlarıdır. Bu yaşlarda yapılan birikimler ve alınan kararlar ömrün harcama basamaklarında yanınızda yer alır. Zira size bir yaşam kültürü olarak geri döner. İşte alınacak en etkili 8 karar;


1-Söyleyecek sözün olması için; kelime biriktir. Okumak, türkü dinlemek, şiir ezberi, en etkili kelime biriktiricisidir. Farkında olmadan kelime zengini olur, iyi konuşursunuz.

2-Yeni ufuklara açılmak için; hareket halinde ve sahada olmayı şiar edin. Bu, yürürken dahi öğrenmenizi sağlar.

3-Yatırım yapmayı öğren, birikimlerini yönetmeyi kavra. 

4-Büyük adımlar, küçük alışkanlıklarla şekillenir. Değer üreten alışkanlıkların olsun. Değersizleri hayatından çıkar.

5-Merakına sahip çık, onu elinden almak isteyenle savaş.

6-Senden daha akıllı, zeki ve erdemli insanlarla sohbet et.

7-Diploma gerekli olsa da yetersizdir. Becerilerin olsun.

8-En çok görüşeceğin 5 kişi, senin nasıl bir insan olacağını şekillendirecektir. Bu dost çevresini kurarken özen göster.

 8 KARARI SENİN YERİNE BAŞKASI VEREBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Saygı ruhu yüceltir

SAYGININ 5 HİKMETİ

1-Saygı gören, saygı gösterir

2-Sevgi, saygısız yaşayamaz

3-Saygı satın alınamaz, kazanılır

4-Saygı düzenin anahtarıdır

5-Kendine saygı, disiplindir

Saygı kayığına binmeden sevgi denizi geçilmez.

Saygı; Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiramdır.

Saygının var olduğu bir zincir, değer üretme azmi taşır. Taşı taşın üzerine koyma enerjisi vardır.

Saygı görmek istiyorsan, saygı görmek istediklerine sen saygı göstermelisin.

Saygı hayatın basit bileşenlerinde gösterir kendini… İleri toplum sosyolojisini gösterir.

Bir başkasının hakkını ezmeyecek mimari yapılanma, kendine yeterlilik, ben’i değil biz’i önceleyen.. mütevazı, doğa ile dost…

İleri uygarlık bu değilse nedir? Sevgi ile birlikte anılır genelde…

Soru şudur, saygı mı sevgi mi önce gelir? Benim cevabım; önce saygıdır. Zira sevgi, saygı ile korunur, çerçevelenir, sürdürülebilir hale gelir.

Sevgi bağı, saygı olmadan fazlaca dayanamaz. Saygı, sevgiyi besleyen, koruyan, geliştirendir.

Saygı kayığına binmeden sevgi denizi geçilmez.

Saygı satın alınmaz, kazanılır. Saygı ruhu yücelten en önemli unsurdur.

         SAYGI GÖRMEMİŞ BİRİ, SAYGILI OLUR MU?

DEVAMINI OKU

Okumayı alışkanlık haline getirmek zor

OKUMANIN 5 FAYDASI

1-Cehaletini azaltır

2-Bilgelerle tanışırsın

3-Akıcı konuşursun

4-Kendini iyi ifade edersin

5-Kelime hazinen genişler

İlim, insanın yitik malıdır, nerede görse eğilir alır.

Okumak; sayfaya eğilip onu almaktır.

Bana okudun mu diye sormayın / Kitap okumadım insan okudum / Kitabı insandan ayrı görmeyin / İnsanı sınırsız umman okudum.”

Okumayı öğrenmek kolaydır da bunu alışkanlık haline getirmek; zordur.

Çileli iştir. Satırları izler durur gözlerin… Gözü bozar, beli kamburlaştırır, mürekkebi yalatır, uykusuz bırakır…

Ama buna değer. Zira her okuma ile bir önceki andan daha az cahil olacaksındır.

Bir şeyin anlamını çözersin; onu okumuş olursun. Tıpkı insan okumak gibi…

General Patton; can düşmanı Çöl Tilkisi Rommel’in Tank Savaşı kitabını, barut kokuları içinde çadırında bitirince şu cümleyi sarf eder; “kitabını okudum Rommel.” Aslında kitabından yola çıkarak Alman generalini okumuştur. Ve bu okumuşluğuyla onu yenmeyi başaracaktır.

Neticede okumak, insanı primattan ayıran en değerli eylemlerdendir ve hayatta kalma repertuarını genişletir.

         OKUMA ALIŞKANLIĞI EDİNMEYİ DÜŞÜNSEN?

DEVAMINI OKU

Acısını anısını yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

BİZE GEREKEN 5 ERDEM

1-Öldürmeyelim, yaşatmaya çalışalım

2-Muktediri değil mazlumu tutalım

3-Kibri terk edip mütevazı olalım

4-Utancı mahcubiyeti hatırlayalım

5-Şiddeti dilden, hayattan atalım

Bu dünyada bir nesneye / Yanar içim, göynür özüm /
Yiğit iken ölenlere / Gök ekini biçmiş gibi…’

Yunus Emre böyle sesleniyor yüzyıllar öncesinden ve sanki bugünümüzü anlatır gibi.

Gencecik insanlar, kadınlarımız, acılarıyla yürek dağlayanlar…

Kadına şiddete verdiğimiz canlar… Gencecik insanların ‘acısını’ ve ‘anısını’ yaşatmak yerine ömürlerini uzatsak?

Cenazelerde ‘ölmez’, ‘ölmez’ naraları atmak, gözyaşı dökmek tamam da…

Öldükten sonra değil, hayattayken yaşatmak için… 

Dağda, şehirde, sınırda, kışlada, madende ölenin annesinin kederini anlamak, babasının acısını paylaşmak için… Nasırlarından ellerini göremediğimiz yalınayak çocuklar için…

Yokluğun acısını, yoksulun cefasını anlamak için..

Tecavüze uğrayana eteği boyunu, sokağa çıktığı saati sormamak için…

Zulme seyirci kalmadan, ortak olmadan yaşamak için…

Güçlüyü değil, ezileni görmek için…

Gelin; ömürleri uzatmayı düşünelim.

        AĞITLARDA ÇOK İYİYİZ DE YA YAŞATMAKTA?

DEVAMINI OKU

Yenilmeyen yalnızca azimdir

AZİMLİ İNSANIN 5 TUTUMU

1-Yol açık Yola çık

2-Menziline varana dek sakın durma

3-Cesaret ve sabır yanında olsun

4-Yapamazsın diyenlere kulak tıka

5-Sonunda azmin kazanacaktır

Gayretin şiddeti azim, süresi sebattır. Bir işteki engelleri yenme isteği, iradesi ve kararlılığı

Azim, kağıda dökülmez; CV’ler azmi kayda geçiremez. İş üzerinde kendini gösterir azim.

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz zaten. Azimli kişi ölebilir ama azmi ölmez.

Güçlü olan, yenilmeyen yalnızca azimdir. Hele ki azimde sebatın; delemeyeceği taş, aşamayacağı dağ ve fethedemeyeceği gönül yoktur.

Azmin yol arkadaşlarından biri sebat ise öteki de cesarettir. Tek kişilik dev kadro yapar cesareti ve sebatı azmiyle birleştiren…

Tarih, vazgeçenlerin değil azmedenlerin kayıt defteridir.

Azim için zihnimde asılı olan tabelaya şu 4 kelimeyi nakşettim; kolay demedik, mümkün dedik.

Azmeden zaten kolay ile yola çıkmamıştır. Onun haritasında imkânsız diyarı mümkün kılan rotası saklıdır.

Bugün; zor olabilir. Yarın daha da zor olacaktır. Fakat ertesi gün; muhteşemdir. Çoğu insan yarın akşam vazgeçer. Fakat azmedenin büyük ödülü; ertesi gündedir.

       SEN İLK ZORLUKTA VAZGEÇENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Üniversite seçimi

İYİ OKULUN 5 KRİTERİ

1-Sana değer katmalı

2-Yıllarına değmeli

3-Diploma değil bilgi

4-İyi hoca en büyük şanstır

5-Sosyal çevre sunabilmeli

Sana değer katmayacaksa neden tercih edesin?

Üniversite seçimi geleceğe dair yapılmış bir yatırımdır. Hayata dair yapılan bir çok yatırımdan sadece biri… En önemlisi değil… 

Hayat boyu yapılacak bir çok tercihten biri olduğunu unutmayın. Bu nedenle olduğundan daha önemli hale getirerek, gerçeğin dışına taşan kararlardan uzak durmalı 

Tercih yaparken zaman ayıracağınız, araştırma yapabileceğiniz, saatlerinizi geçirebileceğiniz alanları ön sırada tutun.

Disiplinler arası konuşabilen alanları tercih edin. Meslekler artık iç içe geçmiş durumda ve yeni tanımları yapılıyor.

Popülariteden, tabela üniversitelerden yana değil; gerçek eğitim alabileceğiniz, eğitim merkezlerine yönelin. Unutmayın ki kazandığınız üniversite, sizden, en dinamik olduğunuz yıllarınızı talep edecektir.

Sizi hayata hazırlayacak olan girdiğiniz okul değil o okulda sizin tutumunuzdur.

Eğer üniversiteyi gelişiminiz için mekan-imkan-insan bileşeni olarak görür ona göre çabalarsanız, o yılların hakkını vermiş olacaksınız.

         PEŞİNDE OLDUĞUN DİPLOMA MI BİLGİ Mİ?

DEVAMINI OKU