Nitelik bir ihtiyaçtır

UFUKLARIN EFENDİSİ

1-Her toplumun %2’si, zeki ve yetenekli

2-Toplumun kaderini bu %2’ye nasıl davrandığın belirler

3-Ya “devlet başa” der, ufukların efendisi olursun.

4-Ya “kuzgun leşe” harcar,

5- Uygarlığın taşrasına düşersin.

Hayatın olmazsa olmazıdır. 

Nitelikli çoğunluk, bireylerinin kalitesine dair tüm iyi şeylerin öyküsüdür.

Nitelikli azınlık ise iktidarda olmasa dahi, niteliksiz çoğunluğa tercih edilendir.

Aksi halde niteliksiz çoğunluğun iktidarıyla tüm değerler alt üst olur.

Toplumun yüzyıllar içinde biriktirdiği değerler, estetik normlar, kültürel referanslar, hoyratça yok edilir.

Bin yıllık eserin gül ağacından yapılmış kündekâri şaheserini “bu eskidi” diye söküp yerine plastik doğrama takmaktır.

Nitelik coğrafyasınepotizmin geçersiz olduğu, insanların kabiliyetleriyle yükselebildiği (merit oriented), bilgiyi akla rütbe yapan, nüfus cüzdanını veya doğum kağıdını, soyadını önemsemeyen toplumları tanımlar. 

Misal kadim Çin’de devlet memurları, ülkenin en nitelikli insanları arasından seçilirdi ve sınavı bizzat imparator yapardı.

Osmanlı’nın doruk zamanlarında, dünyanın her neresinden olursa olsun, dini, ırkı, rengine bakılmaksızın kabiliyetiyle öne çıkana itibar edilir ve yüceltilirdi.                  

NİTELİKLİ İNSANLAR BİRİKTİRİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yüksek enflasyon kader mi?

HALİMİZ; KADER DEĞİL, TERCİH

1-Ürettiğinden fazlasını tüketir,

2-Kazandığından fazlasını harcar,

3-Nimet-külfet dengesini bozarsan;

4-Enflasyonun da 10 kat fazla olur.

5-Kötü halimiz; bizim yaşam tercihimizdir.

Yolunda gidenlerden ziyade aksayan, yürümeyen ve başarısızlıkla sonuçlanan şeyleri, kader bağlamak, adeta bizim geleneğimiz…

Başarıyı; çalışkanlığa, bilgi ve sabra bağlamak yerine, onu kaderle ilişkilendiren toplumların genelde geri kaldığını pekala görebiliriz.

Misal dünya ekonomisinde zaman zaman kriz çıkar, kuraklık olur, işler yolunda gitmez ve sorun yaşanır.

Bu sorunu çözmek için akil insanlar bir araya gelir, kök soruna erişir, yöntem geliştirir ve çözüm gelir.

Enflasyon şimdilerde dünyanın baş belası

İyi de bizim enflasyon baş belasından fazlası…

Onlarda %5 -%10 arasındaki enflasyonun, bizde %50 – %100 arasında olması, sizce kader midir?

Yoksa tercih mi?

Su, her coğrafyada 100 derecede kaynar.

Biz su 1000 derecede kaynamıyor.

Her coğrafyada kimya, fizik, biyoloji kuralları aynı oluyor da neden bizde enflasyon 10 kat fazla?

Yerçekimi Türkiye’de diğer ülkelerden kat be kat ayrışıyor mu?

Burada sorun, bizim enflasyona bakışımızdır.

Kaderle filan ilgisi yok.

Bu; bizim kötü yönetim tercihimizdir.

Bu bizim nimet-külfet dengesini bozma tercihimizdir.

BATI’DA SU 1000 DERECEDE Mİ KAYNAR?

DEVAMINI OKU

Bilgisizlik tehlikesi

SİBER VAROŞ OLMAYIN

1-Gezegen; daha bilgililerin yönetimine giriyor.

2-Makineler bile giderek akıllanıyor.

3-Bilgiyi reddedenler uygarlığın taşrasına düşecek.

4-Bilgisizlerimiz;

5-Siber varoşların habitatı olacaklar

Bilgi, güçtür. Bilgisizlik ise güçsüzlük…

İnsanların zenginlik derecesini anlamada hangi coğrafyada yaşadıkları önemli ancak bilginin etkisiyle bu önem yerini, bulunduğu ‘eğitim düzeyine’ bırakmaya başladı.

Bilgiye erişimin zenginlikle ilişkisi nedir?

Bill Gates’in bu soruma cevabı şuydu:

‘bir insanın zenginliğini anlamak için coğrafyasına bakardık.

Eğer bu kişi Somali’de ise fakir, Londra’da ise zengin idi. Ama şimdi; eğitim düzeyine bakıyoruz. Londra’daki kişi eğitimsizse aynı aile içinde, Somalili birinden fakir olabilir.’

Burada önemli nokta, bilgi uçurumunungelir uçurumunu derinleştirdiğidir.

Zengin ile yoksulun derinleşen refah farkı, bilgi ile ölçülebiliyor artık.

Zira bilgi; üretim faktörü olarak tanımlanıyor.

Üretemiyorsan SİBER VAROŞ olacak, uygarlığın taşrasına düşecek, dijital uçurumun kaybedeni haline geleceksin.

Eğitim sistemi bu yüzden daha hayati hale geldi ve ısrarla bu bilgisizliği çoğaltan yapıyı daha iyi hale getirmiyor; bilgiyi, bilgiliyi sistematik aşağılıyoruz.

BİLGİ FAKİRİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Helva için ateş şart

ATEŞ YOKSA HELVA DA YOK

1- Helva için un, şeker, yağ yetmez.

2- Sorun; ateşin olmamasında…

3-Kriz bize fırsat ve tehdit sunuyor.

3-Ancak fırsat,

4-Unu şekeri yağı olana değil;

5-Ateşiyle bunları helva yapabilene yarayacak.

Krizin içinden geçerken çok derin bir değişim süreci içindeyiz.

Biliyoruz ki fırsatlar ve tehditler havada uçuşuyor.

Ancak sorun şu ki değişimin sunacağı fırsatlar herkese eşit dağıtılmayacak.

Daha hazırlıklı olan bundan daha fazla nasiplenecek.

Bildik deyimdir; un var yağ var şeker var, öyleyse helva yapalım

Fakat genelde helva yapılamayan durumlarda söylenir.

Gereken unsurlar sağlanmış iken “gayreti körüklemek” için sarf edilir.

Netice; una, yağa, şekere sahip olmana rağmen, helva yine de yapılmamıştır.

Neden?

Çünkü bütün imkânları helvaya evirecek “ateş” yoktur.

Ateş; yâni niyet, yâni kararlılık, yâni dinamizm

Bugün pek çok projemiz, bu durumdadır.

Hele ki sosyal fayda üretecek adımlarımız, tarafları, unsurları tam olmasına rağmen, neticelenmiyor.

Özel sektör bir yandan durağanlıktan şikayet ederken diğer yanıyla kıpırdamıyor.

Pek çok başarı hikayesinin ana fikri; kriz zamanlarında yatırımdır.

Herkes un, yağ, şekeriyle beklerken başarı ateşten gelmiştir.   

 KENDİ İÇİNİZDE SİZİ EYLEME GEÇİRECEK ATEŞ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Yetkili ben sorumlu sen

KORKUTARAK YÖNETENİN

KUTUPLAŞTIRMA YÖNTEMİ

1-Eşdeş kadrolar ihdas et

2-Yetkiyi birine, sorumluluğu diğerine ver

3-Birbirine düşür

4-Takım ruhu oluşmasın

5-Huzursuzluk üret ki koltuğuna dokunulmasın

Tanıdık geldi mi?

Yerden göğe küp dizseler Birbirine herk etseler

Alttakini bir çekseler Seyreyle sen gümbürtüyü

Birine yetki ver, birine de sorumluluğu…

Birbirine düşer ve sana da kurumdaki kaotik gümbürtüyü izlemek düşer.

İş yerinde yönetici profilleri bunu sık yapar.

İşyerindeki huzuru ortadan kaldırmak için etki ajanları ihdas eder

Birine yetkiyi diğerine sorumluluğu verir ve bunlardan her biri diğerine rakip hatta düşman kılar.

Huzur yoktur ve huzursuzluk içinde herkesin daha fazla verimli olacağı sanılır.

Zira iş arkadaşı, Demokles’in Kılıcı gibi ensesinde koltuğunu kapmak üzere beklerken, daha çok çalışacak, yerini korumak adına verimli olacaktır.

Genelde çatışmacı zihniyetlerin yönetim tarzı; çelişki, huzursuzluk üretmekle olur.

Eğer kendine güveni az üst kademe isen, altındakilerin huzurunu kaçır ki sana karşı birleşip, seni yerinden etmesinler

İşte bu düşünce tarzı, kutuplaştırma odaklı yönetimin temel felsefesidir.

  DAVUL SENDE TOKMAK BAŞKASINDA MI?

DEVAMINI OKU

Öğretilemez cahiller

BİLMEYE DAİR:

1- Bildiğini bilmiyorsa UYANDIR

2- Bilmediğini biliyorsa ÖĞRET

3- Bildiğini biliyorsa İZLE

4- Bilmediğini bilmiyorsa KAÇ

5-Cahil olduğunu bilmeyen, en tehlikeli türdür.

Hele ki yöneten ise

Cehalet; giderilebilir. 

Bilmediğini kabul edersin, öğrenirsin.

Ancak cehaletin bir de giderilemeyeni vardır.

Bunlara öğretilemez cahiller diyoruz.

Ne yazık ki sayıları tahmin ettiğinizden de fazla…

1-Bildiğini sandığı için öğretemezsin. Çünkü her şeyi bilir(!)

2-Diploma sahibidir, sormaya çekinir, bilir gibi davranır.

3-Koca prof olmuştur, bu kadar cehalet ancak tahsille olur.

4-Bilmediği halde o alanda kendini otorite sanır, öğrenmez.

5-Şöhret, makam, mevki sahibidir, cahilliğini saklayabilir.

Etrafınıza bakın, bildiğini sandığından dolayı, öğrenmeye son vermiş nice insan görürsünüz.

Öğretilemez cahillerdir.

Misal çoğu USTA, bu durumdadır.

Usta; öğrenmeye son verme halidir.

Bu yüzdendir ki usta diye yücelttiklerimiz; çözdüklerinden daha fazla sorun üretiyorlardır Kalfa; öğrenme sürecindeki insanın adıdır.

Usta; ‘bildim’ dedi cehaleti seçti.

Kalfa; öğreniyorum’ dedi, yücelebildi.

Bilgide tam olduğunu sanancehaletin doruğuna çıkmıştır.

Bugün etrafımız, öğretilemez cahillerle dolu ne yazık ki…

Onlardan uzak durun.

–BEN BİLMİYORUM,   BANA ÖĞRETİR MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Hayati kararlar öncesi

İSTİHARENİN 5 ADIMI

1-Önce ÇOK kişiyle konuşursun.

2-Sonra AZ kişiyle tartışırsın.

3-Nihayet TEK başına karar aşamasına gelirsin.

4-Karar sürecine niyet eder üzerinde uyursun.

5-Uyandığında kendi kararın oluşur.

Hayati kararları almadan önce…

1-ÇOK kişiyle konuş, 2-AZ kişiyle tartış ve 3-TEK başına karar ver.

Çok kişiyle konuşup, ham bilgi toplarsın.

AZ kişiyle tartışır bu bilgilerden alternatif görüşler elde edersin.

(istişare) ve nihayet TEK başına karar vereceksin.

İş dünyası da istihare kullanır.

Adına istihare değil; “üzerinde uyumak” diyerek…

Misal çok önemli bir yatırım kararı öncesi, çok kişiyle saatlerce, günlerce hatta haftalarca tartışılır, bilgi toplanır, araştırma yapılır, sunum hazırlanır.

Sonrasında karar haftası gelir, çatar… 

AZ kişiyle (genelde yönetim kurulu ve danışmanlar) müzakere eder, 360 derece değerlendirmeler yapılır.

Sonra şu karar alınır; 
2 gün üzerinde uyumak… 

Ve karar toplantısında herkes, nihai fikrini açıklar; evet ya da hayır.

Yapalım veya yapmayalımKabul veya ret

Neticede istihare, İnsanın içindeki bilgeliği açığa çıkarmak ve kararları daha nitelikli hale getirmek için neden kullanılmasın ki?

HAYATİ KARARLARIN SANA İLHAM OLMAZ MI?

DEVAMINI OKU

Sosyal atıkla beslenme

İYİ ŞEYLER BİRİKTİRMENİN 5 YARARI

1-Hayatın zenginleşir.

2-Seçeneklerin artar.

3-İyi insanların olur.

4-Değer katarsın.

5-Bilgeleşirsin.

Birikim, senin biriktirdiklerindir, sende biriken sosyal atıklar değil…

Birikim, daha sonra kullanılmak için istiflenen, saklanandır.

Birikim, senin biriktirdiğindir, sende birikenler değil…

Kimi bilgi biriktirir, kimi servet.

Kimi öfkekinkötülük

Ne biriktirdiğine dikkat etmeli insan…

Dert kedertasaelem biriktiriyorsan, varacağın liman hüzün rüzgarlarıyla yelken doldurmayı bekleyen kahır kadırgaları olacaktır.

Peki ya sende birikenler?

Eğer filtre etmiyorsan, tıpkı denizin iyoduyla zehir biriktiren midye gibi olacaksındır.

Hayır diyemeyenher geleni içeri alan, almakla kalmayıp onu dönüştürmeyen; sosyal atıklarla beslenen yaratığa dönüşecektir.

Her birikim, arzulanan değildir.

Neyi biriktiriyorsan, hayata bakışın da o birikimler aracılığıyla şekillenecektir.

Eğer iyi insanlar biriktiriyorsan, bu seni zenginliğin doruğuna vardıracaktır.

Birikimli insan, etkindir. Etkindir de biriktirdiğine bağlı olarak faydalı ya da zararlı olacaktır.

Neticede birikim; hayatına katmaya değer bulduklarındır.

Artık neyi ne kadar katabildiysen…

SOSYAL ATIKLARI BİRİKTİRİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

İhtirasın en kabası daha fazla güç hırsı

HADDİNİ AŞAN ZIDDINA DÖNER

1-Tutkulu insanlar, daima parıldar.

2-Ama bu parıltı hırs fişeğine dönüştüğünde

3-Gözleri kör eder.

4-Çözdüğünden fazla sorun çıkarmakla kalmaz

sahibini yok edebilir.

5-İhtirasın kabası mahveder

Hırs; her şeyi istemek, her arzuyu en kısa zamanda gerçekleştirmektir… Güç şehvetidir. Yıkıcıdır.

Güç verildikçe daha fazlasını istemek…

Aktarılan her gücü kendinden sanmak.

İşte hırsın hayati kör noktası burası…

En tepeye getirilmişsindir.

Bunu kabiliyetinden ziyade attığın zar sağlamıştır.

Sana aktarılan gücü sen üretmediğin halde onu kendinden bilmişsindir.

Benim için hırs, haddini aşan arzudur.

İsteklerimle aramda duranları ikna etmek, onlarla işbirliği yapmak isterim.

Onları yok etmek, omuzlarına basıp yükselmek istemem.

Çoğu dostum hırsım olmadığı için benim yeterince ilerlemediğimi söyler.

Ben de onlara; “gidebileceğim menzilden uzağı, tırmanabileceğimden yükseği, beni helâk edebilir” derim.

Hırs, aklı saf dışı bıraktığından kontrolden çıkmaya meyillidir.

Hele ki kaba ihtiras, kontrolsüz güç talebidir ve zarar üretecektir.

  KİFAYETSİZ MUHTERİS OLMAYI KİM İSTER?

DEVAMINI OKU

Düşündüğünü yaşarsın

İLERLEMENİN 5 ADIMI

1-Dayatılan gündemin dışına çık.

2-Zihnini işgal edenleri gözden geçir.

3-Çaresizlik; senin beyninde mi?

4-Dün geçti, yarın belirsiz ama bugün senin.

5-Düşündüğüne doğru yürümeyi sürdür.

Bütün gün neyi düşünürsek onu yaşıyoruz.

Çaresizliğimizi düşünürsek; çaresizliğimizi yaşıyoruz.

Kısır döngülerimizi düşünürsek o kısır döngüler içerisinde dönüp duruyoruz. 

Çözüme odaklanıyorsak; birer birer adımlar atıyoruz.

Her bir adım bir merdiven haline geliyor.

Bizi bir başka ufka taşıyacak düşüncelerin inşasını gerçekleştiriyoruz.

Gelişimi takdir ediyor; insan hayatına konfor getirebilecek buluşların önünü açabiliyoruz.

Her gün sıkıştığımız gündem, sığ tartışmalar, bizim gibi toplumların önüne atılmış gelişememe tuzakları gibi…

Oysaki her güne bugün yeni ne yapabilirim diye odaklanan toplumlar büyüyebilir, gelişebilir.
Kendi kaderini yazabilir. 

Bugün en çok ne düşünüyorsun?

Gününün içerisinde ektiğin bir tohum olabildi mi? 

Paylaşabildin mi öğrendiğin yeni bir şeyi?

Biraz uzaklaşıp andan büyük fotoğrafı görebildin mi?

Aslında yaşanan hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, kısır döngü olabileceğini fark edebildin mi?

Unutma; düşündüğünü yaşarsın ancak…

   CAM DUVARINI KIRMAYI DENESEN NASIL OLUR?

DEVAMINI OKU