Şantajcıya boyun eğme

ŞANTAJCIDAN KURTULMAK İÇİN 5 ÇARE

1-Açığa çıkar, onu görünür kıl

2-Korku parmaklıklarından kurtul

3-Gelişime açık ol, yeni bir yol geliştir

4-Sana yapanın başkasına da yapacağını bil

5-Kendinle birlikte onu da kurtaracaksın

Korkutmak, sindirmek, tehdit, zorlama, gözdağı vermek, yıldırmak, taciz etmek, tedirgin etmek, moralini bozmak

Şantaj dilimize Fransızcadan yerleşmiş, “herhangi bir çıkar sağlamak amacıyla bir kimseyi, kendisiyle ilgili lekeleyici, gözden düşürücü bir haberi yayma veya açığa çıkarma tehdidiyle korkutma” anlamına gelmektedir.

Günlerce taciz altında kalanların ortak duyguları; hayata dair prestijini, itibarını, güvenilir olma durumunu kaybetme korkusu.

Peki, daha ne kadar tacize katlanabilirsin? Ahlaki çöküntülerin geliştiği yerde herkes kural koyucu halini almaya başlar.

Özel hayatın sınırları delinir. Eşek şakaları normalleşir. İradenin zorlanması rutin halini alır.

Göz mü yumacaksın? Menfaat peşinde koşan, her türlü yarar noktasında; zorlarKırar… Saldırır.

Sana şantaj yapanın beslendiği kaynak; senin üzerinde oluşturduğu korkudan fazlası değildir.

Eğer şantajcıyı açığa çıkarırsan sana vereceği zararı engellersin. Şantaj; korkutmaktır.

      SANA SÜRGİT ŞANTAJ YAPANLAR VAR MI?

DEVAMINI OKU

Bu da geçer ya hu

NE DEM BAKİ NE GAM BAKİ

Açılır bahtımız elbet hemen batdıkca batmaz ya

Açar elbet kerem bâbın kapatdıkca kapatmaz ya

Benim Hakk’a münâcâtım değil bir rızk için hâşâ

Hudâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya

(Agâhi)

Geçer geçmesine de;

Acısı bağrını deler de geçer…

Kurt kışı atlatır da yediği ayazı unutmaz da geçer

Yiğidi kuru soğana muhtaç eder de geçer

Emekliyi avuç açar hale getirir de geçer

Neler geçmedi ki bu dar günler de geçer

Orta gelir tuzağında debelendirir de geçer

Yılların birikimlerini enflasyona yedirir de geçer

İşini, aşını sana kaybettirir de öyle geçer

İşyerini sana kâbus haline getirir de öyle geçer

Keseni, kasanı, fileni mahveder de öyle geçer

Seni bu hale getireni de silip süpürüp öyle geçer

Krizle geleni krizle götürür de öyle geçer

Ahlakını bozar, yarınını çalar, umudunu yıkar da geçer

Düşmanına cesaret verir, seni sıkıntıya sokar da geçer

Kazandıklarını elinden alır seni değersizleştirir de geçer

Dün geçti, gün de geçer, yarın güneş doğar da geçer

          HANGİ GECE VAR Kİ SABAH OLMAMIŞ?

DEVAMINI OKU

Alet işler el övünür

ELİN 5 DİKKATİ

1-El en yakını kadar en uzağı tanımlar

2-El açar dilenir, el altında tutarsın

3-El verir, yetenek aktarırsın

4-Elin işe yatkındır, elinden bir şey gelmez

5-Ele güne rezil olmak da var

El aldığın ise tuttuğun yol olur.

El, 14 boğumlu 5 parmak ile beyni, gözden sonra en çok meşgul edendir.

El koyarsın sürece… Baskılarsın, el altında tutarsın kitleleri…

Yetmez, ilin, yurdun, ülken olur elde ettiğin topraklardır.

Tuhaftır, el; en yakını olduğu kadar en uzağı da tanımlar; elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz.

Ele güne rezil olursun elinden gelen bu kadar ise.

Elin eşeğini ıslık çalarak arar, el eliyle yılan tutarsın da kendi elin incinmesin diye maşa kullanırsın.

Elden bir şey gelmek; kabiliyetin en güzel tanımıdır.

Elin her işe yatkındır, yeteneğinle anılırsın.

El açar dilenir, işine çok yarayanı el altında tutarsın.

El vermek; yeteneğini bir sonrakine aktarmanın adı olur.

Kimden el aldığın ise tuttuğun yolun adı oluverir. 

Mürşit uçmaz, mürit uçurur derler. Ancak mürşit de bir başka bilgeden aldığı el ile bunu yapabilir. Usta-çırak için de geçerlidir el vermek

Eller tarih yazar. Yaşlandıkça insanların elleri derin çizgiler taşır. Nasırlı eller emeğin elleri, üretimin ispatıdır.

  MERAK ETTİM SEN HİÇ NASIRLI EL GÖRDÜN MÜ?

DEVAMINI OKU

Değer, uğruna bedel ödenebilendir

DEĞERLER TOPLUMUNUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Kurallar ön plandadır.

2-İlkeli insanlar el üstünde tutulur

3-Liyakat aranır, yetenek yüceltilir

4-Krizlerle kolay baş edilir

5-Hukuk, adalet toplumda hakimdir

Değer; paha, kıymet… Bir şeyin gerekliliğini, önemini belirtmeye yarayan niceliksel veya niteliksel ölçü. O şeyin kıymetine denk düştüğü kabul edilen karşılık…

Üstün nitelikli kişi veya şey… Nesnelerin veya olayların bir toplum, bir sınıf veya bir insan yönünden taşıdığı önemi belirleyen nitelik…

Erdemin dayandığı kıymet… Değer, uğruna bedel ödenebilendir.

Varlığı değerden farklı kılan, onun var olmak için mevcudiyetidir.

Her varlık, değer taşımaz. Değer; o varlığa atfedilendir. Kriz dönemlerinde değerlerin önemi çok daha fazla öne çıkar.

Zira buhran dönemleri, çiğnenmiş değerler manzumesidir.

Çürümüşlüğün salgın hale gelmesidir. Ancak değerler üzerinden yükselmek toplumu yükseltir.

Yeniler. Hayat verir.

Toplum, değerlerini kaybettiğinde çürüme başlar, ilkeler yok olur.

Yan yollara sapılır ve toplumsal barış yerini kaosa terk edebilir.

       DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKABİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Eyvah çocuğum dijital

ÇOCUĞUM BİLGİSAYAR BAĞIMLISI

1-Oyun başından kaldıramıyoruz;

2-Ne yapalım?

3-Biz ekrandan başımızı kaldıramazken:

4-Çocuğun tablet telefon oyun bağımlılığından şikayet;

5-Ne kadar samimi?

Çocuğun ekran bağımlılığını ortadan kaldırmak için bir model önerisi var; Öncelikle onu ekran bağımlısı yapan motive unsuru bulun.

Ardından bu motive unsurun nasıl üretime çevrilebileceğini planlayın üretmesine yardımcı olun, takdir edin ve kendini gerçekleştirmesini sağlayın.

Modeli öneren Buğra Ayan, ‘EYVAH ÇOCUĞUM DİJİTAL!’ adlı kitabında ebeveynlere yol gösteriyor.

Modelini somutlaştırmak için internet ve oyun endüstrisinin arka planını detaylandırıyor ve her oyunun arka motive unsurlarını sıralıyor.

Ayan’a göre her çocuğun geleceğe dair hayal kurma ihtiyacı var. Aksi takdirde ekran bağımlılığını azaltılmamızın bir anlamı olmaz.

Kuracağı bu hayali gerçekleştirmek için yakın geleceğe dair unsurları sıralıyor:

Yapay zeka, nesnelerin interneti, robotlar, 3D yazıcılar, otonom araçlar, drone, blockchain, arttırılmış gerçeklik, nanoteknoloji, büyük veri, endüstri 4.0, iklim bilimi, sanal gerçeklik, veri bilimi, giyilebilir teknolojiler, siber güvenlik…

ÇOCUĞUNUZ NEYE YETENEĞİ VAR?

DEVAMINI OKU

Görgü kuralları dersi konulsun

UNUTTUĞUMUZ DEĞERLERİMİZ

1-Hoyratlık, görgüsüzlük toplumu çürütüyor

2-Sevgi ve saygı gibi değerlerimizi yitirdik.

3-Okullarımız ne güne duruyor?

4-Görgü kuralları dersi koymak şart

5-Bu sayede toplumsal barış sağlanabilir

Okullarımızdan şiir, musiki, estetik, resim, felsefe, beden terbiyesi ve güzel sanatları çıkardık.

Böylece bugünkü hoyratlıklarımızı inşa ettik. Medeniyet talebinden vazgeçtik.

Zarafeti kovduk. Sanatı harcadık. Musikiye sağırlaştık. Estetiği katlettik. Görgü kurallarını unuttuk. BENcilleştik. ÖTEKİne yabancılaştık.

Nihayet Recep İvedik 6‘ya vardık.  Oysa eskiden okullarda görgü kuralları öğretilirdi.

İşte birkaç örnek;

Ayakta bir şeyler yiyip içilmez.

Başkasının kusuru ile alay edilmez.

Emanet eşyalar fazla geciktirilmez.

Pazarlık yaparken mal kötülenmez.

Telefon eden önce kendisini tanıtır.

Hiçbir yere ağızda sigara ile girilmez.

Alay ve kötüleme ima ile bile yapılmaz.

Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz.

Başkasının lafı kesilmez.

Aksırırken ağız elle kapatılır…

           MUTLU MUYUZ BU HOYRATLIKLARIMIZDAN?

DEVAMINI OKU

Okulda eşitler arası zulüm: Akran zorbalığı

GÜÇSÜZE ZULÜM OKULLARDA YAYGIN

1-Belki de sizin çocuğunuz zorbadır

2-Ya da zorba mağdurudur

3-Dikkat edin

4-Akran zorbalığı artmış durumda

5-Veli, okul yöneticisi, öğretmen radarında olmalı

Akran zorbalığı; cinsiyet, ırk, din veya yetkinlik sağlama gerekçesiyle, yaş ya da fiziksel güç olarak daha güçsüz çocuklara, yaşıtlarınca uygulanan bilinçli tekrarlanan fiziksel, sözel veya duygusal şiddet olaylarının genel adı…

Zorbalığın 3 yaşa kadar inebildiği günümüzde araştırmalar; mağdurların da zamanla zorbaya dönüştüğünü söylüyor.

Erkek çocuklar fiziksel zorbalık uygularken, kız çocuklar daha çok sosyal zorbalığa maruz kalıyor.

Derin Maarif Dergisi’nden  Canan Güleç’in incelemesinde; okul öncesinde görülen zorbalık; orta ve lise yıllarında görece azalıyor fakat mağdurlar üzerindeki olumsuz etkileri sürüyor.

Zorbalar, kurbanlarını en fazla vakit geçirdiği ve çok iyi tanıdığı çocuklardan seçiyor. Kaynaştırma sınıfları zorbalık mağdurlarıyla dolu ve buna karşı tedbir almak gerekiyor.

Öncelikle okul yönetimlerinin farkındalığı şart ve zorba gözlemcileri görevlendirmeli.

ÇOCUĞUNUZ ZORBA MI?

DEVAMINI OKU

Öğrencileri nasıl harcadık nasıl harcandık

DEĞER ÜRETMEYEN DEĞERSİZLEŞİR

1-Değerlerden yoksun bir eğitim sistemi,

2-Faydalı olmaktan ziyade,

3-İnsanı daha zeki bir şeytan yapar.

4-Değerler eğitimi bu yüzden şart.

5-Değersizleştirilmiş birey, toplumu çürütecektir.

En iyi problem çözeni doktor yaptık,

İçinde insan sevgisi var mı diye bakmadık.

En iyi ezber yapanı hukukçu yaptık,

Kalbinde adalet duygusu var mı diye sormadık.

En iyi matematik bileni mühendis yaptık,

Kul hakkından korkanını bulamadık.

İşte bu yüzden;

Merhametli pek çok çocuk problem çözemediği için;

Adil pek çok çocuk ezber yapamadığı için;

Namuslu pek çok çocuk sınavda hata yaptığı için;

Doktor, hukukçu, mühendis olamadı…

Paran kadar sağlık varsa,

Adamına göre hukuk varsa,

Çöküyorsa yeni binalar

İşte bu yüzden!

İşte bu yüzden!                       (Yakup Kiraz)

DEVAMINI OKU

Yanlış işin bedeli var

SUÇ VE CEZA 5’LİSİ

1-Hayatı düzenlemek yasa gerektirir

2-Daha fazla yasa daha fazla suç tanımlar

3-Yasa tanımazlar toplum kirleticileridir

4-Af, cezayı giderir de suç yerinde kalır

5-Her suç ceza gerektirecektir

Ceza; uygun bulmayanın uygun bulmadığı davranışlara karşı yapana uygulanan üzüntü, acı, sıkıntı verici işlem…

Yasanın, topluma zarar veren eylemlere karşı öngörülen yaptırım

Yaptığı “yanlış işin” zararına uğramak…

Cezanın bir gerekçesi, o gerekçenin bir tanım koyanı ve o tanımın yaptırım uygulama gücü vardır.

Ceza, onu uygulayacak güç yoksa yaptırıma dönüşmez.

Ceza, gücünü tanımlardan alır. Sistem, kendini koruma adına suçu icat eder ve her suç, cezayı gerektirir.

Affın gücü, cezaya yeter de suç, tanımı ortadan kalkmadığı sürece varlığını korur.

Hammurabi, bundan 3 bin 800 yıl önce Babil sokaklarına diktiği tabletlerle cezayı tanımlayan ilk kral olmuştur.

Suç tanımları yaparak cezayı yasalara bağlamakla kalmamış, “ben bu yasayı bilmiyordum” bahanesini sonsuza dek ortadan kaldıran; “yasaların biliniyor olması ön kabulünü” icat etmiştir.

Bugün yasaları biliyor ve yanlış iş yapınca ‘ben yasayı bilmiyordum’ diyemiyoruz.

Bedelini ödetiyorlar bize.

        HANGİ SUÇUN CEZASIZ KALMIŞ OLABİLİR?

DEVAMINI OKU

ELTİKRASİ yönetimi

ŞİRKET AİLENİN OYUN BAHÇESİ OLMASIN

1-Sadece eltiler, görümceler değil

2-Damatlar, bacanaklar, yengeler

3-Şirketin yönetiminde söz sahibi olunca;

4-O şirket kurumsallaşamıyor

5-Uzun ömürlü olamayıp batıyor

Hayır; yanlış yazmadım ve bu başlığın elitokrasi (seçkinler yönetimi) ile alakası yok. Bu; daha ziyade bizimle ilgili

1 milyon 300 bin KOBİ’mizin ‘uzun yaşamayışının’ baş sorumlusu… Kurumsallaşamayan aile şirketlerimizin can düşmanı… Kapanan firmaların ekseriyetinin ölüm sebebi

Aslında elitokrasi; bir ulus içinde halktan, gerçeklerinden kopuk yaşayanların yönetim iştahı diye tanımlanırsa, eltikrasi de benzer dinamizme dayanıyor; şirketin piyasa gerçeklerinden ve iş hayatından kopuk bir grup insanın (eltiler ve yengeler, damatları, gelinleri de katabiliriz), aralarındaki yıkıcı rekabetle aile şirketini krize sokmaları.

Son 10 yılda kurulan her 10 şirkete karşılık 4 şirket kapandı; Sebep; ‘kardeşler kavgası.’

Peki, bu kardeşler neden geçinemez? Çünkü KOBİ kurumsallaşmamıştır. Elti- gelin savaşları, ortakları birbirine düşürmüş, hanede kalmayan huzur, şirketi kapanmaya sürüklemiştir.

Eltiler şirketi nasıl yönetiyor dersiniz? Eşine sorusuna bakın;

       SEN NEDEN ABİNDEN ERKEN İŞE GİDİYORSUN?

DEVAMINI OKU