Kayıtsızlık etkin silah

5 ŞEYE KAYITSIZ KALMA

1-Sağlığına

2-Aşına Eşine İşine

3-Değer üretmeye

4-Bilgi edinmeye

5-Yardımlaşmaya

Ekonomisi kayıt dışında, sorunlarına kayıtsız ülkenin kayda değer başarısı olur mu?

Kayıtsızlığın; sahte gündeme olsun.

Kayıtsızlık; aldırmazlık, ilgisizlik, umursamazlık, duyarsızlık, karşılığı bir kelime… Kayıtsız kaldıklarımız, bizim hayata karşı tutumumuzu belirler.

Kayıtsızlıkla pek çok sorundan uzak durabilirsin fakat bu sorunları çözmek değildir.

Kayıtsız kaldıklarımıza dikkat etmeli. Zira kayıtsız kalınmayacak yığınca değer, bizi hayatta tutanlar olabilir.

Kayıtsızlık çoğu kere korunma güdüsüyle oluşur. Ancak kayıtsız kalmayı kendine huy edinenler; bencilleşmiş olur.

Kayıtsızlık, korkaklıktan ziyade değersizleştirmekten kaynaklı bir tutumdur. Bazen en büyük ceza halini alır ve kişiyi, kayıtsızlık kurşunuyla vurabilirsin. Görmezden gelir, onun varlığını yok sayabilirsin.

Kayıtsızlık, neleri kayda değer bulduğunu da tanımlar. Eğer hayatından çer çöpü dışlar ve değer üretmeyen her şeye kayıtsız kalırsan, bu seni yüceltebilir de…

Fakat temel sorumluluklarına kayıtsız kalamazsın.  Bu durumda kayıtsızlık yumuşaklığından daha sert hiçbir şey yoktur. Kimse tesadüfen kayıtsız kalamaz.

    SORUNLARA KAYITSIZLIĞIN, KORKAKLIĞIN MI?

DEVAMINI OKU

Gündemin seni belirler

5 GÜNDEM UYARISI

1-İlgi alanlarına dikkat

2-Sıkça andığına dönüşürsün

3-Seni geliştireni gündem et

4-Dedikodu çarkına kapılma

5-Zihnini işgalcilerden koru

Neyi anarsan başın oraya bağlanır.

Gündemi kısır olanın günü kesat olur.

İnsan neyi anarsa başı oraya bağlanır ve kendisine gündem edindiği konular, tüm zihnini kaplar, rutinini şekillendirir.

Eğer gündeminde dünün pişmanlıkları ve yarının kaygıları varsa bugünkü gündemini oluşturamaz, hayatı ıskalarsın.

Peki, bir ülkenin gündemi nelerden oluşur? Eğer kendine daha iyi yarını layık görüyorsa, uygarlık talebini, gelişme büyüme kalkınma, refah, mutluluk, huzur gündemleri oluşur.

Ama üretime odaklanmak yerine tüketime odaklanır, kısır çekişmeleri gündemine doldurursa, ya yerinde patinajdadır ya da geri gidiyordur.

Bizler, ‘kim ne yapmışlara’ öylesine odaklandık ki kedi videosu izler gibi zamanımızı harcıyor, aile, futbol, mafya, siyaset dedikodularıyla oyalanıyoruz.

Öyle bir hale geldik ki düşünmemizi istemeyenlerin bize dayattığı gündemi hap gibi yutuyor ve bizden beklenen boş işlerle zihni meşgul edip gerçeğe kör olmamız sağlanıyor.

Bizler kendi kısır gündemimizle meşgulken, dünya dönüyor ve fırsatlar, zenginlikler akıp gidiyor, riskleri göremiyoruz.

          SENİN GÜNDEMİNDE HANGİ KONULAR VAR?

DEVAMINI OKU

İçindeki bayramı keşfet

BAYRAMIN 5’İ Bİ’YERDESİ

1-Bayramlaşmaya en yakınlarından başla

2-Komşularınla bayramlaş

3-Çocuklara mini hediyeleri unutma

4-Ziyaret listesi yap

5-Bayram yoksula da gelir; unutma

“Haydi barışalım, bayrama geldim.”

Bayram, millî, dinî veya özel olarak önemi olan ve kutlanan gün veya günlerdir.

Bizim kültürümüzde bayram; mutluluk, sevinç, barış, kardeşlik, küskünlüğün giderildiği, gönüllerin birbirine aktığı günler demektir.

Ramazan Bayramı özelinde artık orucun bittiği ve bayramlaşmanın, hediyeleşmenin günüdür.

Çocuklar için bayramlıkların, yetişkinler için en güzel elbiselerin giyildiği, yüzden tebessümün daim olduğu, aile büyüklerinin hal hatırı sorulup gönüllerinin alındığı gündür.

Mezar ziyaretleriyle ölmüşlerimizin yâd edildiği günlerdir bayramlar…

Eski Türkçede ‘padram’ kelimesinden günümüze gelen bayramın sözlük anlamı; ‘tekrarı beklenen mutluluk’tur. Arapça, Süryanicede karşılığı olan iyd, avd gibi kelimeler de ‘tekrar dönmek’ anlamını taşır.

Sonuçta bayramlar, mutluluk, sevinç ve barışma gibi yüce duygulara dönmek, bunu tekrarlamak fırsatı sunan özel günlerimizdir.

Böylesi bir günde yapılacaklar kadar yapılmaması gereken eylemler de vardır; somurtmak, küsmek, barışmamak…

  BUGÜN KİMLERİN YÜREĞİNE BAYRAMI GETİRDİN?

DEVAMINI OKU

Sahte ezber kulaktan döner

EKONOMİDE 5 SAHTE EZBER

1-Sürdürülebilir kalkınma

2-Yüzde 5 enflasyon hedefine sadakat

3-Yüksek faize karşıyız

4-Gıda komitesi fiyatları düzeltecek

5-2023 hedeflerine varacağız

Ezberin sahtesi kulaktan döner

Sahte ezber; dilindedir ama yüreğinde değildir.

Tıpkı sahte gülücük gibi… Ezberin sahtesi; kullanışsız hale gelmesindendir. Hayatta karşılığı kalmamıştır fakat varmış gibi davranırsın. Bu değer üretmeyen ezberin alışkanlıklarla mumyalanmış ve hayatta tutulmaya çalışılan na’şı gibidir.

Nehir çoktan kurumuştur ama sen üzerindeki köprüye bakım yapmakla meşgulsün. Hayatta karşılığı olmayan her eylem, sürdürülebilir olamaz. Bu, ezberin dahi olsa…

Diline pelesenk olmuş ama ruhundan nefes, bedeninden refleks, aklından değer taşımayan ezberlerinden kurtul. Kurtul ki bu sahte ezberlerin seni yol almaktan alıkoyuyordur.

Çocuklara saygın yoktur, sevgin eksiktir, ilgin azdır ama dünyaya çocuk bayramını sen hediye etmişsindir.

Cennet annelerin ayağı altındadır sahte ezberinde. Fakat annen huzurevinin yolunu tutmuştur bile…

Vatan, bayrak sevgisi, sahte ezberler ile kuşaklararası nakledilemez.

Ağızdan çıkan sahte ezber; kulaktan döner. Yürekten çıkan ise kalbe, kalplere varır.

     SAHTE EZBERLERİNDEN KURTULMAYI DENESEN?

DEVAMINI OKU

Ülkenin huzursuzluğu paydaşın yarın kaygısı

HUZURUNU KAÇIRANI KALBİNDEN ÇIKAR

Huzur yoksa hayatın tadı kalmaz.

Huzur; “anı yaşamak” ise huzursuzluk

ya dünün pişmanlığı ya da yarının kaygısıdır.

Vicdanı rahat olan huzuru insandır.

Huzur arıyorsan kalbinde ara.

Huzur; Arapça hazır olmak kökünden gelir. Hazır olma, mevcut olma, şimdi burada olma anlamındadır. Huzur yoksa diğer tüm imkanlar sağlansa da mutluluk hissedilemez.

Huzur; kişinin ‘anda olması’ ise huzursuzluk, ya geçmişin pişmanlığında veya yarının kaygısında yaşıyor olmaktır.

Bir ülkenin huzursuzluğu, paydaşlarının yarın kaygısıdır. Geçim sıkıntısıdır. Ekonomik krizdir. Savaşta olma halidir.

Salgın, afet, düşman ve kıtlık tehditleriyle karşı karşıya kalma halidir. Bir dağın huzursuzluğu; heyelan, karla kaplı yamacın huzursuzluğu çığ, denizin huzursuzluğu dev dalgalardır. Gencin huzursuzluğu, iş bulamıyor oluşudur.

Huzursuz lider, toplumu gerer. Huzurunu kaçıracak olan, arkasını dönüp baktığında izleyicilerinin giderek azalıyor olmasıdır.

Huzursuzluğu; daha fazla şiddet, daha fazla güç talebi ve daha fazla başına buyruk tek adamlık olacaktır.

      HUZURLU OLDUĞUNU HİSSEDİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Uzlaşma kazandırır

ÇATIŞMA İSTEMİYORSAN

UZLAŞMAYI SEÇMELİSİN

Yumruk ile el sıkışamazsın.

Öfkeni yen ve karşı taraf için adım at.

Uzlaşmak; yozlaşmak değildir.

Aksine, hayatın akışını sağlamaktır.

Karşılıklı taviz vermek gerektirir.

Uzlaşma; taraflardan her birinin kendi talebinden taviz vermesi ile farklı taraflar arasında varılan anlaşmadır. Tartışmada iletişim yoluyla, şartların karşılıklı kabulüdür.

Diretme; uzlaşmanın zıddıdır. Aşırıcılık; denge, hoşgörü kavramlarıyla ilişkilendirilen uzlaşmanın zıddı kabul edilir.

Uzlaşma; teslimiyet değil, aksine denge içinde birbirine yaklaşmaktır. Uzlaşma sonucu taraflardan biri mutsuz ise müzakerelerde karşı tarafa dayatma yaşatıldı demektir.

Uzlaşma; ileri ve medeni toplumların vazgeçilmezidir.

Uygarlık talebidir. Hayatın akışına hizmet eder. Çatışma ortadan ancak, tarafların karşılıklı tavizleriyle giderilir.

Ancak otoriteyi elinde tutanların uzlaşmadan anladığı, diğer tarafların kendisinin dayattığı şartları kabulüdür. Demokrat olmayan iktidar sahibinin dayatması değildir.

İş hayatı, uzlaşmayla yürür. Uzlaşmaz tutum daima zarar verecektir. Uzlaşmazlık kültürü, tarafları gerer, toplumu çatışmaya sürükler, huzuru yok eder, savaş çıkarabilir.

   SEN UZLAŞMACI MI YOKSA ÇATIŞMACI MISIN?

DEVAMINI OKU

Geleceğe mektup yaz

SEVGİLİ GÜNLÜK; BEN NELER YAPMIŞIM?

Günlük tutmak, geleceğe yazılmış mektup gibidir.

Dünümüzdeki bizi, günümüze taşır.

Zihin yapımızdaki değişimin aynasıdır. Dünkü ben ile bugünkü ben’in iletişimidir

Günlük tutmak, zamanın içine anı saklama yöntemidir. Geleceğe yazılmış, alıcısının yazarı olduğu mektup gibidir.

Gelecekten bugüne retrospektif bakışla, neleri tutmaya değer bulduğunun kayıtlarıdır. Kişiye özel yazılardır.

Geleceğin güzel yanı, aniden değil gün be gün gelmesidir.

Zaten gelecek kaygısıyla baş edebilmek başka türlü mümkün değildir. Bir sabah uyandığında koca gelecek başına yağsın istemezsin. Günlük; bu gün be gün gelen yarının da nasıl yaşandığı, düne aktarım kayıtlarıdır.

Günlük tutmak; geçmişte gelecek kaygılarıyla nasıl baş edebildiğinin rota notlarıdır. Ben günlük tutan biriydim.

Her yılbaşı ECE ajandası satın alır, her gece o gün ne yaşadığımı, olaylar hakkında fikirlerimi, başıma gelenlere karşı sergilediğim tutumu yazıp durdum. Kolay mı? Değil.

Her akşam yatağa girmeden önce günün muhasebesini yapmak, sürdürülebilir ve nitelikli gayret gerektiriyordu.

Ancak ödülü muhteşemdi. Misal 10 yıl önce bugüne dair sayfaya bakınca ileri mi geri mi gittiğimi söyler günlük.

        DÜZENLİ GÜNLÜK TUTMAYA NE DERSİN?

DEVAMINI OKU

Keşke’lerinden kurtul

NEVRUZ; YENİ GÜN, YENİLEN!

Bahar, kışa galip geldi. ‘Keşke’lerinden arındı.

Şimdi “iyi ki’” diyor; “bahara eriştim.”

Keşke’lerin listesini yapman ve onları

“İyi ki”ye çevirmen için fırsattır #Nevruz

Bugün Nevruz. En köklü ve kadim bayramlarımızdan biri…

Yeni gün demek, yeni yıl demek, baharın fiilen başladığı gün demek… Bu yarıkürede hayat, tabiat; yenileniyor, kışın keşke’lerinden arınıyor. Tereddütlerinden arınıyor.

Her gün bir sürü keşke dizebiliyoruz peş peşe; Keşke sabah erken uyansaydım, keşke bugünü dünüm gibi boş geçirmeseydim, keşke okulda bunu öğrenseydim, keşke ekonomide hatalar yapmasaydık… Keşkeler, keşkeler

Doğaya bak; sesini dinle, gayretini gör ve hayret et… Bu nasıl bir enerjidir ki kışın tüm yılgınlıklarını, pişmanlıkları yıkımlarını geride bırakabiliyor. Doğayı taklit et, yeter.

Mesela bu günü kendin için ‘keşkeler envanteri’ çıkarmak için kullanabilirsin. Yapacağın tek şey; dışarı çıkmak, pencereden bakmak ve doğanın gayretine tanık olmak

Kışa galebe çalmak için bıkmadan usanmadan yenilenme mucizesini, kendine devşirmek, pişmanlıklarınla barışmak ve keşke’lerin yerini alacak ‘iyi ki’lerini bugün tanımlamak…

 ‘İYİ Kİ NEVRUZ GELDİ’ DİYECEĞİN NELERİN VAR?

DEVAMINI OKU

Hayattan öğrendiklerim

BİLİNÇLİ BİLGİSİZLİK VE İLGİSİZLİK

66 yılda kavradığım şu oldu;

Her şeyi öğrenemem.

Öğrendiğimi hayata geçiremiyorsam

ömrü ziyan ederim.

Bilinçli bilgisizlik ve ilgisizlik alanlarım

olmalı ki ömrüme değer katabileyim

Bugün benim doğum günüm. 66 yılda neler öğrendiğime dair bilanço çıkarmak istedim.

Öncelikle öğrendikçe cehaletimin arttığını öğrenim.

Okudukça daha nice kitap okuma gerektiğini kavradım.

Yargılamak yerine anlamaya çalışmak daha değerliymiş, öğrendim. Gayretin zekadan değerli olduğunu öğrendim.

Kolay olmadığını ancak mümkün olduğunu öğrendim.

Hatalarımdan öğrendim. Benimkilerle yetinmeyip başkalarının hatalarından da öğrenmem gerektiğini öğrendim.

Biriktirdiklerimin değil paylaştıklarımın bana ait olduğunu öğrendim.

Dakikliğin erdemini, zamana saygının yüceliğini, sürdürülebilirliğin faydasını, verilen sözü tutmanın hayatiyetini öğrendim.

Çalışma disiplini nitelikli gayetle birleşince her müşkülün çözülebileceğini öğrendim.

Kuralların keyfiyet için değil hayatın temposu için olduğunu öğrendim.

Trafiğin ömür törpüsü olduğunu öğrendim.

Üretenin takdir etmeyi, benimsemediklerimi hayatıma monte etmemeyi öğrendim.

        BU KADAR CEHALETİ NASIL BİRİKTİRMİŞİM?

DEVAMINI OKU

Vermek vicdan için mi?

ALMAK İSTİYORSAN ÖNCE VERMELİSİN

Dua almak, sevgi almak,

insan olmanın hazzını almak…

Ver ki sen de bir gün alanlardan olabilesin.

Biriktirdiklerin değil, paylaştıkların senindir…

Dilenciye para veren biri, eğer bunu; alana duyduğu merhamet ile yaparsa, adına sadaka deriz.

Sadaka ömrü uzatır derler… Sadaka vermek, sadakaya muhtaç olmama duasıdır aslında… Ancak dilencinin duygu sömürüsüyle veriyorsa, buna “vicdan yıkama” diyoruz.

Hayır değeri var mıdır bilinmez ama şık değildir. Alan için de veren için de şık değildir. Bana göre bir insanın canından gayri verebileceği en değerli şeyi; zamanıdır. Zira bir tek o, yeniden üretilemez ve yerine konulamaz.  Vermeyi kıyaslayacak başka bir yüce makam yoktur.

Vatan için canını, sevdiğin için ömrünü, çocuğun için sevgini, işin için gayretini, toplum için geleceğini verirsin.

Birine bir şey verdiğimden dolayı kaygılandığım anlarım hep, alanın yararına olup olmadığı bilinmezliğidir.

Vermek; almanın en zarif yoludur. Dua almak, sevgi almak, insan olmanın hazzını almak… Ver ki sen de bir gün alanlardan olabilirsin. Almak istiyorsan önce ver!

       SEVDİĞİNE ZAMANINI VEREBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU