Vazifeni yapar mısın?

GÖREVİN 5 FONKSİYONU

1-İşbirliği ve iş bölümü sağlar

2-Toplum refaha yönelir

3-Hak ve sorumluluk dengelenir

4-Uygarlığı geliştirir

5-İnsanı, toplumu terbiye eder

Vazifeni bilmek ve yapmak mutluluktur.

Vazife; görev, ödev demektir. Görev, içinde bulunduğumuz zamanın bizden istediği şeydir. İnsanın başkalarından beklediği şey sanıp kendinin yapmayacağını sandıklarıdır.

Oysa hayat, emir-komuta zinciriyle yürümüyor. Herkesin, her kesimin uygarlığa, topluma, ailesine ve kendisine karşı yapacağı görevleri, ödevleri vardır.

Kaldı ki vazife; büyük bir şey yapmak değil, gerekeni yapmaktır. Herkesin herkes karşısında görevleri vardır.

Halbuki hiç kimsenin doğrudan doğruya hiçbir hakkı yoktur. İnsandaki vazife duygusu en büyük terbiyeci güçtür.

Zengin ülkeler, vazife tanımının düzgün yapıldığı ve ödevlerin yerine getirildiği için zengin…

Yoksul ülkelerde görev bilinci gelişmemiştir. Nimeti alıp külfeti öteleme pratiği vardır, kurnazlık genel kültürdür.

Şirketin vazifesi, ürettiği ürün veya hizmeti sağlamasıdır.

Liderin görevi, izleyenlere vadettiği refahı, huzuru, işi, aşı sağlamasıdır.

İşçinin görev tanımı bellidir de yöneticinin vazifesi, emretmek değil, görevleri çalışana sevdirmektir.

        SEN VAZİFELERİNDEN KAÇANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Kendini aldatmasan?

KENDİNİ ALDATMANIN 5 ZARARI

1-Yeteneklerini küçümsersin

2-Hataların kalıcı hale gelir

3-Fırsatlarını budarsın

4-Olmadığına dönüşürsün

5-Gerçekle yüzleşmen zorlaşır

BEN kendini aldatırsa ÖTEKİ de kaybedilir.

İnsanın en kolay aldatabildiği; kendisidir. Çünkü arzu ettiği şeylerin gerçek olduğuna, olacağına inanma eğilimindedir.

Aldatma; uyumsuz, olumsuz özelliklerini görmezden gelmesi gizlemesidir.

Bunu, benliğini korumak için yapıyor olabilir. Hatta bilinçli ön plana çıkarabilir de…

Fakat tüm bunlar olup biterken hasar tespiti yapmaz. Zira karşılaşacağı durumla yüzleşmek istemez.

Kendinden en kolay kaçış yolu; olumsuzlukların bize ait değilmiş gibi davranmaktır. Ötekine yıkarak farkındalık alanından uzaklaşır, sorunları yaşıyorum ama yaşamıyormuş gibi davranıyoruz. 

İşte bu durum, daha sonra hayatımızın tüm hücresine yerleşiyor.

Bir lider kendini aldatırsa, hasarı; kaybettiği, çürüttüğü kitlesi olur.

Bir ülke kendini kandırıyorsa, kaybı; geleceği olur.

Bir öğrenci bunu yapıyorsa, istikbalini, bir sanatçı kendini kandırıyorsa sanatını yitirecektir.

Sorunu kendi sorumluluk anının dışına ötelemek kötüdür de en yıkıcı olanı, bunu kendine karşı yapmaktır, telafisi asla yoktur.

         KENDİNİ DAHA NE KADAR KANDIRABİLİRSİN?     

DEVAMINI OKU

Üzülme ömrü yokuşlum

YARIN DAİR 5 UMUT

1-Ne dem baki, ne gam baki

2-Bahtımız elbet açılır

3-Kurtuluş, gayrete aşıktır

4-İyi doğru güzel yok edilemez

5-Halimizi iyileştirince kriz gider

Gün ortasında karanlığı hak etmiyoruz.

Yokluk senin peşinde mi? Ekmeğinde aşında mı? Baharında kışında mı? Yaz ayında kışı yaşamak neyin nesi? Ülkeler salgın sonrası ekonomilerinde baharı yaşayamaya başladı.

Oysa bizim halimize bak? Dolar bile 8,75 oldu, 9’a dayandı.

Yazımızı kışa çeviren acaba nedir? Bu yazı karamsarlık yazısı değil, aksine bir sorgu bombardımanı

Acaba eller ekonomilerini düze çıkarmaya başlamışken bizdeki faiz, kur, enflasyon üçgeninde neden azap çekilir? S

iyasi kirlilik her geçen gün artıyor ve yönetimdeki çürümüşlük, ekran eğlencesi haline geliyor. Sormalıyız; bunları hak ettik mi?

Belki de hak ettik ama işini hakkıyla yapanların içinde bulundukları bu azap nedir? Hırsızı, arsızı, çapsızı ile gün ortasında karanlık yaşıyoruz. Kayırmacılığa son versek?

Bilimi iktidar yapsak? Onca nitelikli insanımıza görevleri tevdi etsek? Peki, yazdaki bu kış havası geçer mi? Elbette…

Bu ulus neler gördü, ne krizler atlattı. Bunu da atlatacağız. Fakat gafletin, konforun bedelini ödeyerek…

             YOKUŞLARDA SUSAMAK ZORUNDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Davası yok tasası yok

DAVASI OLANIN 5 ERDEMİ

1-Uygarlık talebi vardır

2-İz bırakmak ister

3-İyi, güzel ve doğrudan yanadır

4-Davası barış olan savaş istemez

5-Dava; olgunlaştırır

Davası büyük olmayan, küçük dertlerde boğulur.

Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.

Dert; dava ettiğin her şeydir.

Çözüme ihtiyaç duyulan sorunlar, dava konusu demektir.

Dava; çözüm aranandır.

Hukuk; bir yargı organına başvurmak olarak tanımlar.

Felsefede dava; öne sürülerek savunulan düşüncedir. İnançla çerçevelenmiş amaç, gerektiğinde uğrunda ölünecek gaye

Özünde sorun vardır davanın. Sorun yoksa dava yoktur. Davası olmayanın tasası da yok demektir.

Kimi açlığı dava eder kendine, kimi de ahlâkı

Ülkü diye dilimizde fazla tutunamayan kelime vardı, unuttuk, kullanmaz olduk.

Argoda dava; ‘adı bende saklı’ sevgilidir. Dillendirilmesi risk taşıyan mevzudan bahsederken ‘o davadan…’ söz edersin.

Dava; çözüm iddiası taşımalıdır. Davası yok tasası yok insanlar, genelde konfor tuzağında çürüme riskine sahip olanlardır.

Sorun, kendine neyi dava edeceğindir. Eğer memleketin selametini dava edersen, onun için çaba sarf edersin.

Dava öylesine kutsal bir kavramdır ki davadan dönen sevilmez, değersizleşir.

      KENDİNE DAVA ETTİĞİN BİR ŞEY VAR MI?

DEVAMINI OKU

Havanı arada değiştir

HAVA DEĞİŞİMİNİN 5 FAYDASI

1-Umutların tazelenir

2-Ufkunu görürsün

3-Karabasanın kara bulutların dağılır

4-Bilim ışıldar, bağnazlık geriler

5-Kaygılar yerine neşe&coşku gelir

Bize hava değişimi gerek.

Her geçen gün iklim değişikliğinin dünyayı nasıl etkilediğine tanık oluyoruz.

İklime bağlı olarak mevsimler kayıyor, hava bizi başkalaştırıyor. Kapalı, bulutlu, kasvetli havanın bizi depresif yaptığı ortada.

Ancak arada havamızı değiştiren, güneş oluyor, umut oluyor. Ben yaylada yaşıyorum ve hava beni son derece etkiliyor.

Bulut yere inince kasvet göğe yükseliyor. Güneş açınca havam değişiyor. Hayata iklimin kattıkları veya çaldıkları, gayet belirgin.

İş aleminde hava değişiyor, büyüme yaşanıyor. Yönetimde hava değişiyor, yarınlara daha farklı bakıyorsun.

Ülkenin havası değişiyor, alçak basınç iklimi gidiyor, güneşli günler geliyor, umut, heyecan kaplıyor ortalığı…

Liyakat geliyor kayırmacılık karabasanı gidiyor. Bilim ışıldıyor, bağnazlık uzaklaşıyor.

Adalet güneşi açıyor, hırsızı arsızı, çapsızı uzaklaştırıyor. Enflasyon karabulutu kalkıyor, faiz kâbusu eriyor, döviz heyulası sakinleşiyor.

En güzeli de senin havan değişiyor.

Umutsuzluk sisi eriyince, ülke de sen de ufku görüyorsun…

       HAVANDA DEĞİLSEN DEĞİŞTİRMEYİ DENESEN?

DEVAMINI OKU

Acemiye yönettirme

ACEMİLİĞİN 5 RİSKİ

1-Ustalaşma külfeti yüksektir

2-Vereceği zarar büyüktür

3-Öğrenme maliyeti vardır

4-Acemiyi seçersen liyakat küser

5-Hayatı, sistemi bitirebilir

Herkes ektiğini biçer acemi bahçıvanlar hariç

Acemi; işe yeni girmiş, henüz bir şeyler öğrenmekte olandır.

Bir yerin, bir kentin yabancısıdır. Acemilik döneminde yapılan hatalar göze gelmez.

Acemi kritik noktalarda görev almaz. Zira değil hata, kritik noktada atacağı her acemi adım dahi krize yol açabilir.

Diplomasının mürekkebi henüz kurumamış acemi cerraha, beyin ameliyatı yaptırmazsın. Önce usta cerraha çırak yapar, acemilik dönemini eğiterek geçirtirsin.

Ancak acemi birine aynı hastanenin yönetimi verebiliyor hatta yüksek makamlara getirebiliyorsunuz.

Sürekli yeni görevlendirmeler yapılıyor, üst üste değişmeler geliyorsa, acemilik kol geziyordur. Her acemilik, maliyettir. Çünkü öğrenme sürecindesindir.

Ancak kamu yönetiminde acemiliğin vereceği zarar, inanılmazdır. Seni taşıyan aracı acemi sürücüye verir misin?

Şirketini acemi yöneticiye teslim eder misin? Peki ya kamudaki bir koltuğu, üniversite kürsüsünü, acemi birine bırakır mısın? Bırakırsan ne olur?

Yüksek maliyeti öder, acemiye de sürdürülebilir başarı fırsatı vermemiş olur, onu da yönettiklerini de harcarsın.

         ACEMİLİĞİN RİSKİNİ GÖZE ALABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Hayatını zirveye taşı

ZİRVENİN 5 AVANTAJI

1-Mücadeleni daim kılar

2-Hayatın en üst anlamı bulur

3-Değerlerin oluşur

4-Sabır ve cesaret yoldaşın olur

5-Zirveden verimli platoya inersin

Konforla yürüyenin varacağı bir zirvesi yoktur.

Zirve; varacağın en yüksek noktadır. Hayat yolculuğunda inişler kadar çıkışlar da vardır.

Zirve; değerli bir yerdir ama meşakkatlidir. Oraya varmak bir dert, orada kalmak ise daha büyük mücadeledir.

Çoğu hayat, kendi zirvesini arama zahmetine girmez. Oysa zirvedeki hayat, kalitesi, getirisi, heyecanı, sağladığı yaşama gücüyle muhteşemdir. A

ncak konforu seçenler, kendi hayatlarının zirvelerinden habersiz ölüp giderler. Konfor,  insanı çürüttüğü kadar, potansiyellerine erişmeyi de engeller.

Zirveye giden kestirme yol yoktur. Gözü zirvede olanın, gayret cebine, cesaret yüreğinde ve sabır zihninde olmalıdır.

Eğer içinde bulunduğunuz hayat yolunuz size hiçbir güçlük çıkarmıyorsa, varacağınız bir zirve de olmayacaktır.

Bu, bireysel gelişim kadar iş âlemi için de geçerlidir. Yollarını değerler üzerine inşa edenler, zirve yolunda ilerleyebileceklerdir.

Her zirve aynı zamanda inişe geçmeyi de tanımlar. Ancak zirveden inenler için varılacak nokta; hayatın verimli platosudur.

Düz ovada konforla yaşayıp göçenlerin zirvede bayrağı olamaz.

      SENİN HAYATININ ZİRVESİ SENCE NERESİ?      

DEVAMINI OKU

Pazarlık gücümüz düşüyor

PAZARLIK GÜCÜNÜN 5 FAYDASI

1-Ürettiğin değerini bulur

2-Refahın artar

3-Sözün dinlenir

4-Şirketlerin kıymetlenir

5-Ülke risklerin azalır

Ahlakı, bilimi, liyakati dışlarsan

pazarlık gücünü zayıflatırsın

Fark ettiniz mi? Ülke olarak pazarlık gücümüz sürekli düşüyor. Bu, hiç te iyi bir gelişme değil

Pazarlık gücü; içinde bulunduğu şartların alıcıya veya satıcıya sağlamış olduğu güçtür.

Güçlü yönlerden doğan fiyat veya satış şartlarının kendi lehine değiştirebilmektir.

Peki, ülkemizin pazarlık gücü neden düşüyor? Birincil sebep; risklerimizi yönetememek.

G-20 ülke grubunun en sonundayız. İhracat kilogram fiyatımız yerlerde.

Bilimi, liyakati boşladık. Bize gereken kaynağı, başkalarından sağlama gailesine düştük.

Oysa cennet vatanda yığınca rekabet üstünlüğüne sahip idik ama şimdi güç kaybediyoruz. 7 milyon ev genci, yarını olmadan umutsuz…

Eğitimde bir arpa boyu yol alamadık. Bilim insanları, sanatçılar, zeki ve kabiliyetlilerimiz atıl…

Şirketlerimiz çok ucuzladı. Pazarlık gücümüz artmış olsa bunu kullanarak refahımızı arttırabilir, ürünlerimizi değerinden satabiliriz.

Halkın pazarlık gücünü enflasyon buduyor, liderlerin pazarlık gücü kalmadı. Siyaset kirli, toplum çürüyor ve azalan gücümüz risklerimizi arttırıyor.

          SENİN PAZARLIK EDECEK GÜCÜN KALDI MI?

DEVAMINI OKU

Rota bir tutumdur

ROTANIN 5 BİLEŞENİ

1-Varacağın hedef

2-Başlangıç noktan

3-Rotanı kapsayan harita

4-Pusula ve saat

5-Rotaya sadakat

Rota; hedefe doğru takındığın tutum.

Rotanı sen çiz ki başkası kaptanın olmasın.

Rota; izlenen, tutulan, gidilen yol, bir işteki, bir konudaki tutumdur. Rotasız gemi yol alır da hangi limana varacağı belli olmaz.

Rotasız kaptan varacağı yeri hep düşler, her gün düşler fakat ona ulaşamaz. Çünkü hedefine doğru yol alabilmesi için gerekli olan rotası yoktur. Ya da rotasına sadık değildir. Rota; sadece çizmekle de gerçekleşemez.

Rota bir tutumdur, seni hedefine doğru sabit tutar. Emek ister, irade ister, sebat ister. Rotasız geminin varacağı bir liman yoktur. Ya kayalıklara bindirecek veya beyhude bir seyahat sonucu başladığı yere dönecektir.

Rotayı çizerken dikkat et ki yanlış yolun rotası olsa da ona varacak doğru yol yoktur. Yola çıkarken varacağın hedefin işaretli olduğu haritanı, pusula ve saatin yanı sıra cesaret ve sebatını da yanına al.

Bir de rotadan saptığını sana söyleyecek hayal ortağını unutma. Nice hayatlar, rotası olsa bile bu rotaya sadık kalınamadığı için ziyan olmuştur.

Rotana sadakatin yoksa, kaderin seni çıkaracağı kıyılara mahkûm olacaksın.

     YANLIŞ ROTADA DÜMEN TUTUYOR OLMAYASIN?

DEVAMINI OKU

Hayata yeniden açılmak

HAYATIN 5 ALTIN KURALI

1-Müsveddesi yok, temize çekemezsin

2-Ya yaşar ya da ıskalarsın

3-Kattığın değer kadar sana döner

4-Zamanına özen, hayatını değerli kılar

5- Hayat 1 gündür, o da bugündür

Uzun dönem kapalı kalmalar sonrasında hayata açılmak, yeniden hayatın akışı içinde yer almak; belli zorunlulukları da beraberinde getirir.

Eğer salgın hastalık nedeni ile turizm sezonunu kapatmışsanız, tekrar açıldığınızda; sahili temizlemeniz gerekir. Zira doğa da insanların atıkları da zehirlemiştir doğayı…

Çevresel atıklar, güzelim doğanızı bıraktığınız gibi bulmamanıza sebep olabilir. Ne kadar özen gösterirsek hayat da bize o kadar açar kollarını…

Özenimiz kadar hayat bizi kapsayacaktır.  Özensizliğimiz kadar da hayatın taşrasına itiliveririz. Hayata açılmak; engin bir görüş, disiplinler arası uyum, hoşgörü barındırır.

Eğitimden bir örnek; uzun süredir eve kapanan ve uzaktan eğitimle iki boyutlu ekrana bakan çocuklarımız

Ders dışında da cep veya tablet ile oyun oynuyor, içerik izliyor. Kapalı kalınan sürede üçüncü boyutu, derinliği unutmaya başladılar.

Ya da evinde düz zeminde yürürken hiçbir engelle karşılaşmayıp dışarıya açıldıklarında denge sorunları yaşayabiliyorlar.

Hayat; ona kattığımız değer, gösterdiğimiz özen kadardır.

     SEN KENDİ HAYATINA NE DEĞER KATABİLDİN?

DEVAMINI OKU