Yarınını merak et

YARIN HİÇ KİMSEYE VAAT EDİLMEMİŞTİR

1-Ancak onu hak edene ikbal sunar.

2-Çünkü kendini; yarınında şekillendirmiştir.

3-Yarını merak eden biri;

4-Kendi yarınını inşa ederse, yanılmaz.

5-Değilse, fal sana ne yapsın?

Vizyon, yarına dair bir öyküdür. Yarın kaygısı, gelişme sancısı çekmektir. Tomurcuk derdi olmayana “odun” deriz.

Bir sonraki adım, insanın merak repertuarında daima başyapıttır. Yarın, bilinmezdir. Ama kestirilebilir. Yarını kestirmenin en güvenilir yöntemi ise onu inşa etmektir.

Peki, firmalar ve bireyler, gelecek öngörüsü yaratmaya nereden başlamalı?  “İşe, yarını düşünmekten başlamalı.”

Yarını düşünme noktası, sanıldığı kadar da kolay bir şey değil.

Öncelikle bugünü yarına uzatırken kullandığımız paradigma, genelde bize “kullanılmış bir gelecek” sunuyor.

Oysa yarın, başka bir düzlemde oluşuyor. Attila İlhan’ın “ben sana mecburum” derken mırıldandığı gibi; “sana kullanılmamış bir gök getirsem…

Birçoğunun daha önceden tükettiği düşünceleri ve imajları kullanıyor olmak, acaba bir “yarın” mıdır? Değildir.

Yarını tahmin ederken bugünü “dönüştürmeden” geleceğe taşıma gafleti vardır.

Yarını düşünmeyen ulusların, kurumların bireylerin yarını

        olamaz. KENDİ YARININI DÜŞÜNÜYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Beni gücümde dene

GÜÇ KİRLENMESİ

1-Yaya iken tüm risklere açık uysal birinin altına beygir gücü verin ve onu trafiğe çıkarın;

2-Zalimleşiyor mu?

3-Nasıl davranıyor?

4-Geçiş hakkına saygılı mı?

5-Yaya iken uysal idi, peki ya şimdi?

Zayıfken insan, daha adildir; zira adalete muhtaçtır.

Çünkü mağdur edilmiştir; “gücün taşrasına” düşmüştür. Adalet talebi, zulme uğramama ihtiyacıyla örtüşmüştür.

Zayıfken insan, üretken olmak zorundadır. Çünkü hayatta kalma repertuarı genişlemiştir, sıra dışı yöntemleri bu refleksiyle daha kolay keşfedebilecektir.

Zayıfken vefalı olmak zorundadır. Zayıflığı doğuran dışlanmışlık , “bir güce vefa göstererek” aşılabiliyordur.

Zayıfken dürüst olmak, fazla bir değer ifade etmez. Dürüst kalma zorundaki biri; karıştırılır ilkeli canlı insanla.

Asıl sınav; güç aktarıp, o insanı gücünde denemektir.

Güçlü insan, bu gücü kullanırken gösterir gerçek kimliğini.

Bu testten geçemeyenlere ise kötü insan diyorum ben.

Toplumu kemiren, kamusal alanda sorun çıkaran, işletmede kaynakları heba eden, düzen tanımaz, istilacı ruh hali temsilcileri…

Kural ihlali, hak gaspı, sorumsuzluk, ötekine eziyet, çalışanına mobbing, kötülüğünü gücünden alanlar…

    GÜÇ AKTARILINCA KÖTÜLEŞENLERDEN MİSİNİZ?

DEVAMINI OKU

Algoritokrasi Çağı

ALGORİTMA; SANAL KANUN

1-Algoritmalar hayatımızı yönetiyor

2-Tercihlerimizi şekillendiriyor

3-Bizim yerimize karar veriyor

4-Demokrasinin yerine mi?

4-Algoritmacılar; yeni kanun koyucularımız…

Bir sorunu çözmek veya belirlenmiş bir amaca ulaşmak için tasarlanan yola, işlem basamaklarına algoritma diyoruz.

Dijital dünyanın yapı taşları bilgisayarlar ve onların üzerinde çalışan yazılımlar, hayatımızı yönetmeye başladı.

Algoritmalar artık bizim adımıza karar veriyor, günümüzü yönetiyorlar.

Şirketler, kurumlar algoritmaları üretim, fiyat belirleme, mal ve hizmet kalitesini arttırma gibi amaçlar için kullanıyorlar.

Müşteri İlişkileri Yönetimi’nden arama motorlarına dek her alanda algoritmalar, yapay zeka parçacıkları olarak devreye giriyor, e-ticarette satınalma süreçlerini, seçim tercihlerini yönlendiriyorlar.

İşin ilginç yanı, kimsenin seçmediği yöneticiler tarafından oluşturulan kurallarla çalışan algoritmaların, yeni bir yönetim anlayışını giderek yaygın hale getiriyor olmasıdır.

Bir bakıma yeni kurallar, bu algoritmaları yazanlar tarafından oluşturuluyor ve bunlar yeni kanun koyucular halini alıyor.

Bize de algoritmalara boyun eğmek düşüyor.

        BU SENİN TERCİHİN Mİ, ALGORİTMANIN MI?

DEVAMINI OKU

Gelecek körü olma

GELECEĞİ GÖSTEREN 5 DÜRBÜN

1-Tahmin ile temenniyi karıştırma

2-Ölçemezsen bilemez, bilemezsen yönetemezsin

3-Önündeki verileri doğru ölç; saptırma

4-Bilgiden, bilimden uzaklaşma

5-Dünya senden ibaret değil; etrafına bak

İnsan, gelecek körüdür. Ama onu merak etmekten vazgeçmez.

Her gün 2 milyon kahve falı, geleceğe dair bir işaret umuduyla açılır…

Yarın, kimseye vaat edilmemiştir. Yarını tahmin etmenin en garanti yolu, onu inşa etmekten geçer…

Ancak yarını merak edenin en büyük yanılgısı (Parmenides yanılgısı) gelecek körlüğüdür.

Zira insan, yarını tahmin ederken; bugünü geleceğe uzatır. Yarını bugünün tekrarı ya da doğrusal devamı sanır.

Yanılgı, kırılmaları görememesidir. Zira her gün yeni bir başlangıç ve yarına dair öngörülemeyen, bu kırılımlardır.

Tahtın; öngördüğün, tahminindir. Bahtın ise hayatın sana sunduğu…

1982’de henüz siyah beyaz yayın yapan TRT’nin renkli yayına geçişine dair bir araştırma incelemiştim.

Bu bilimsel(!) çalışma; “önümüzdeki 10 yıl sonunda TRT yayınları içinde renkli oranının %50’ye varacağını” söylüyordu.

Sonuç; ertesi yıl TRT tam renkli yayındaydı.

Çalışmanın öngöremediği, teknolojideki kırılma olmuştu.

      KENDİ GELECEĞİNİN KÖRÜ OLABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Kurallı serbest piyasa

UYULMAYAN KURAL PİYASAYA YÜKTÜR

1-Piyasalara dair yeterince kuralımız var

2-Sorun bu kurallara uyulmaması

3-Denetim yetersiz olunca,

4-Kurala uyan enayi oluyor

5-Kuralsızlar ise kral oluyor

Temel sorun şu; ekonomi politikte serbest piyasa, çözdüğünden daha fazla sorun çıkarabiliyor ve “kontrol” kaçınılmaz olabiliyor.

Hele ki küresel krizle sonuçlanan kontrolsüz serbest piyasa güçlerinin ulaştığı tahrip gücü, nükleer savaşa eşdeğer yıkımlarla boy ölçüşebilir.

2015 Nobelini kazanan Jean Tirole, birkaç güçlü şirketin bulunduğu endüstrilerin nasıl anlaşılabileceğini açıklığa kavuşturma üzerine çalışmış bir iktisatçı. Tezi; serbest piyasa ama o kadar da serbest değil. Düzenleme şart.

Peki, düzenlemeler (regülâsyonlar) neden bu kadar önemli? Serbest piyasanın kuramcıları bize “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyordu.

Sonra yeni teorisyenler geldi ve bize “her şeyi yoluna koyan görünmez elden” söz etti.

Ancak son çeyrek yüzyılda görünmez elin davranışlarını sorgulayan gelişmeler yaşadık.

Üzerimize gelen bu görünmez elin, kimin sırtını sıvazlayacağı, kimin suratına yumruk indireceğini kestiremez olduk.

Ülkemize gelirsek;

           PİYASANIN KURALLARINA SAYGI VAR MI?

DEVAMINI OKU

Çözümsüzlük bir zamanlama sorunudur

ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN GÜÇLÜ YANLARI

1-Zihni uyandırır

2-Öğreticidir

3-Zıplama enerjisidir

4-İçinde çözümü barındırır

5-Yeni keşifler sağlar

Çözümsüzlük; kelime olarak da içinde ‘çözüm’ barındırandır. Çözümsüzsen çözüm sensin

Çözümsüzlük; Hiçbir sonuca ulaşamama hali… 

Bir sorunun halledilemeyişi…

Ortadaki engelleri kaldıramamak

Bir denklemde, bilinmeyenlerin yerine konulduğunda, eşitliğin sağlanamaması. Verilen denklemi eşitleyememesi

Çare ararken tıkanıp kalmak…

Çaresiz kalmak, yol yöntemsizlik;

Kahpe Felek Sana N’ettim N’eyledim / Attın Gurbet Ele Parelerimi / Akıbeti Beni Sılamdan Ettin / Kestin Mümkünümü Çarelerimi.”

Çözümsüzlük, bir zamanlama sorunudur. Şu an için vardır ve sonrasında bir başka zihin, onu yok edecek, dert ne ise çözümünü bulacaktır.

Sonuçta hayat, kalıcı çözümü olan geçici durum ise çözümsüzlük, bunu kalıcı hale getiren ama seni de sonlandırandır.

Çözümsüzlüklerine iyi bak, zira çözüm orada yatıyor olabilir.

İçine dalsan da onu inkâr etsen de çözümsüzlük; kelime itibarıyla içinde daima  “çözüm” barındırandır.

       ÇÖZÜMSÜZSEN ÇÖZÜM SEN OLABİLİR MİSİN?

DEVAMINI OKU

Hayatın anlamı derinde

DİP Mİ DERİN Mİ?

1-Dip; başın öte ucu ise

2-Derin; gövdenin bizzat boyudur

3-Dip; tünelin ucundaki ışıktır

4-Derin, tünelin bizzat kendisi

5-Dibe odaklanırsan, derin yolun manzarasını kaçırırsın

Dibini görmeden derine atlama

Yahya Kemal; “körfezdeki dalgın suya bir bak” der; “geçmiş gecelerden biri durmakta” derinde…

Derler ki açılmamış kanatların genişliğini, boylanmamış gölün derinliğini bilinmezmiş.

Doğrudur; kulaçlamadığın suya dalmadan önce iskandil atsan iyi olur, ne derinlikte olduğunu kestiremezsin.

Zira derinlik, ancak onu boylayıp kavranabilir, seyrederek değil…

Her ne kadar başında durduğun uçurumun dibine baksan da onun derinliği kartala başka, sana başka görünecektir.

Dip ile derin; genelde karıştırılır. Dip, tünelin ucundaki ışıktır.

Derin ise tünelin bizzat kendisi… Dibe odaklanırsan, yol boyu manzarayı kaçırırsın.

Neticede hayatın yüzeyi seni ömür denizinde yüzdürse de anlamı; onun gayesini kavrama gayretiyle varacağın derinlikte yatar.

Sana düşen ya yüzeyde kulaç atmak ya da derine dalıp inciyi almaktır.

İnci, sancı ürünü ise, o derinlikte soluksuz kalmaya değecektir.

Nitekim hayat; soluk aldığımız anlarla değil, nefesimizi kesen anlarla ölçülür ve o anlar, daima derinlerde yaşanacaktır.

         HAYATTA YÜZEYSEL MİSİN DERİNLİKLİ Mİ?

DEVAMINI OKU

Haris her şeyi ister

HIRSA KARŞI 5 TEDBİR

1-Hırsı al, gayreti koy

2-Karartma gözünü, kızartma yüzünü

3-Pusulandan sapma

4-Rıza ve had bil

5-Hırsın şifası; kanaattir

Haris; had bilmez, ölçüsü yoktur, vurup alır, durmaz, bitmez, verilince “daha” der…

Demiri pas, insanı hırs öldürür derler. Haddini aşan; zıddına dönendir hırs…

Bir koltukta çok karpuzdur bazen…

Çok kucaklayayım derken tümünü döküp saçmaktır hırs. 

Yoksul; çok şey isteyebilir ama haris; her şeyi ister

Verilince de “daha” der. Zira hırs sahibi (muhteris) doymak bilmeyen canavar olmuştur.

Gayret, azim: amaç gerçekleşince dinen isteklerdir.

Hırs ise durmaz, bitmez, ta ki sahibini bitirene dek…

Azim yapar, hırs yıkar… Azim, talep eder. Hırs, vurup alır.

Hırs, had bilmez. Ölçüsü yoktur. Kantarın topuzu daima kaçar hırs sahibinde… Nimeti alır da külfetten kaçar. Öyle ki külfeti başkasının boynuna yıkar.

Başarısız insanların sığınağı hırs kalesidir.

Sürgit öfke üretir. İstekleri ile arasında duran her şeyi yakıp yıkmak ister… Kendine yaramayan her şey yıkılası, ona kazanç sağlamayan her şey; kahrolasıdır.

İnsandan hırsı al, gayreti koy; mutlu bireye varırsın.

         MUHTERİS OLMANIN BİR FAYDASI VAR MI?

DEVAMINI OKU

Borç, köleliğin başlangıcı

BORCA DAİR 5 SÖZ

1- Borcu az olan, azat olmuştur

2- Borcu olmayan hür insandır

3- Arpacıya borcu olanın ahırı, tez satılacaktır

4- Borca alışan biri, dilenciden farkı kalmayandır

5- Borç; gece gama, gündüz zillete sebep olur

Halkın sesi borç yığınlarının altından duyuluyor: “Evden dışarı adım atamıyorum. Sıkışıp kaldım dört duvar arasına…” Borçlar gelirlerin kat be kat üzerinde yükseliyor. Kredi faizleri tırmanmış. Bankalar faiz dayatma peşinde.

 “Gırtlağıma kadar borçtayım” feryadını bütün ekonominin gürültüsüne rağmen duymamak mümkün değil.

Borç; tembellik ve yoksulluktur ve Victor Hugo’nun ifadesiyle köle olmanın başlangıcıdır.”

Kaygı, inkâr, suçluluk, güvensizlik, belirsiz, huzursuzluk kaynağıdır borç.

Kör sadakatin ürünüdür borç.

Çarpıklığın tırmanışı. Borçtan kurtuluş; ömür boyu boyunduruksa; kır at, yaşama şansı vermiyorsa; inkâr et, yapabiliyorsan; yapılandır.

Mümkünse; borçlanma. Borç yiğidin kamçısıdır sözüne de kanma. Borç öyle bir kamçıdır ki çoğu kez yiğidi de öldürür.

Sokullu, Kanuni’ye gelir; ‘-Efendim, Kırım hanı yine borç istiyor.-Sen ne diyorsun? –Vermeyelim, bizden aldığı borçları geri ödemiyor. –Ver, ver; senden borç alan senden emir de alır.’

        SENCE BORÇ NEDİR, SANA NE HİSSETTİRİR?

DEVAMINI OKU

Bu da geçer ya hu

NE DEM BAKİ NE GAM BAKİ

Açılır bahtımız elbet hemen batdıkca batmaz ya

Açar elbet kerem bâbın kapatdıkca kapatmaz ya

Benim Hakk’a münâcâtım değil bir rızk için hâşâ

Hudâ Rezzâk-ı âlemdir rızıksız kul yaratmaz ya

(Agâhi)

Geçer geçmesine de;

Acısı bağrını deler de geçer…

Kurt kışı atlatır da yediği ayazı unutmaz da geçer

Yiğidi kuru soğana muhtaç eder de geçer

Emekliyi avuç açar hale getirir de geçer

Neler geçmedi ki bu dar günler de geçer

Orta gelir tuzağında debelendirir de geçer

Yılların birikimlerini enflasyona yedirir de geçer

İşini, aşını sana kaybettirir de öyle geçer

İşyerini sana kâbus haline getirir de öyle geçer

Keseni, kasanı, fileni mahveder de öyle geçer

Seni bu hale getireni de silip süpürüp öyle geçer

Krizle geleni krizle götürür de öyle geçer

Ahlakını bozar, yarınını çalar, umudunu yıkar da geçer

Düşmanına cesaret verir, seni sıkıntıya sokar da geçer

Kazandıklarını elinden alır seni değersizleştirir de geçer

Dün geçti, gün de geçer, yarın güneş doğar da geçer

          HANGİ GECE VAR Kİ SABAH OLMAMIŞ?

DEVAMINI OKU