Kamu Spotu 1 yaşında

KAMU SPOTUNU SİZCE NASIL GELİŞTİREBİLİRİM?
Tam 1 yıldır her sabah kamu spotları ürettim.
Kısa ve öz olsun istedim.
Bu sürede çok fazla tepki aldım.
Beğenen de oldu eleştiren de.
Acaba daha iyisi için ne yapmalıyım?

Geçen yıl 26 Temmuz’da başlattığım spotlar, birinci yılını doldurdu. Bu sürede her sabah kamu spotu ürettim. Günlük hayatta karşılaşılan tehditlere dikkat çekmeye çalıştım. Fırsatlara işaret ettim. Kamuya, özel sektöre, yöneticiye, yönetilene ve ziyadesiyle kendimize dair konuları işledim.

Kriterim şu oldu; yazdıklarımın hayatta karşılığı olmalı ve bir fayda üretme iddiası bulunmalı… Bazı kamu spotlarım çok fazla ilgi gördü, paylaşıldı. Bazı kamu spotlarımla tenkit edildim. Bazıları için alkışlandım. Ancak eleştirileri daha çok benimsedim.

Zaten 1 yılda günde en az 1 saatimi alan bu kısa yazılar, beni de eğitti. Hayatımda deneyimlemediğim hiçbir şeyi; kamu spotu yapmadım. Genel geçer ezberlerden kaçındım, ihtiyaç avcılığı yaparak dert edilesi sorunların ve peşinden koşulası cevapların arayıcısı oldum.

Öğrendim ki başarı; sabır, sebat, süreklilik, iyi niyet ve samimiyet ile geliyor. Fayda üretmenin kısa yolu yoktur. İnandığın şeyi aktardığında ise mutlaka onu dikkate alanlarımız olacaktır.

        KAMU SPOTU SİZE YARARLI OLABİLİYOR MU?

DEVAMINI OKU

Mikro Kredi zamanı

KADIN GİRİŞİMİ YOKSULLUĞU BİTİRİR
Mikro Kredi sayesinde özellikle yoksul kadınlara zenginlik koridoru açılabiliyor.
Dünyada örnekleri çok.
Bizde de var ama cılız.
Ortalığa kredi saça dururken mikro krediyi unutmasak?

Düşük faizli kredilerle doludizgin borçlanma, geleceğimizi ipotek altına alıyor. İhtiyacı olsun olmasın herkes, krediye girme telaşında… Oysa kaynakların üretime yönlendirilmesi gerekir ki ekonomi; içine düştüğü çıkmazdan kurtulabilsin.

Mikro Kredi, üretime ve iş kurmaya yönelik çalışan yöntem. Yoksul kesimlere, bir iş kurarak gelir elde etmeleri amacı güder. Düşük miktarda verilen başlangıç sermayesidir. İlk olarak Muhammed Yusuf tarafından önerilmiş, bugüne dek milyonlarca insanı ekonomiye kazandırmıştır.

Türkiye, uzun yıllardır bu krediyi kullanıyor. Ancak mikro kredi sağlayan kurum sayısını ve kamu desteğini arttırmak gerekiyor.

Mikro krediye nasıl başvurulacağı, şartlarına dair bilgiler internette mevcut. Ben bu spotu; kamuya hatırlatma için yazdım.

Nasıl ki tüm kaynaklar şu anda tüketimin emrine verildiyse, yoksulluğu ortadan kaldıracak ve üretime katkı sunacak mikro krediye kamu desteği arttırılamaz mı? Bu sayede özellikle kadın girişimcilerimizin sayısı artabilecek.

YOKSULU DIŞARIDA BIRAKAN SİSTEM ÇALIŞIR MI?

DEVAMINI OKU

Korona sonrası dünya

HANGİ GELECEK BAŞIMIZA GELECEK?
1-Barbarlığa geçiş mi?
2-Devlet kapitalizmi mi?
3-Radikal sosyalizm mi?
4-Paylaşımcı toplum mu?
SİZCE; Korona sonrası dünya, acaba nasıl şekillenecek?

Görünen o ki salgın sonrasında dünya bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Ekonomiden sosyolojiye, işten yönetime dek her alanda kırılmalara, köklü değişikliklere tanık olacağız.

İnsanlık dramının henüz ortasında iken konuşulması erken ama korona sonrasında oluşacak dünya için 4 senaryo var;

1-Barbarlığa geçiş, 2-daha acımasız bir devlet kapitalizmi, 3-Çok radikal devlet sosyalizmi, 4-Karşılıklı yardımlaşma ve uzlaşmaya dayalı büyük bir topluma dönüşüm… Belki 5’inci farklı gelecek… Sizce hangisi daha muhtemel görünüyor?

Benim cevabım; 4 senaryonun da korona sonrası dünyada var olacağıdır. Her ülke kendi kültürel refleksi, sosyolojisi ve hiyerarşi anlayışıyla bu 4, belki de 5 farklı halin aynı anda var olacağına dairdir.

Bize gelince? Bunun cevabını kamu spotu okurlarına sormak isterim. Gönlüm her ne kadar 4’üncü senaryodan yana olsa da korona sonrasında ülkemi bekleyen yapı, nereye evirilecek?

Belki ‘aynı kalacak’ diyen olacaktır. Ama bu seçeneğin gerçekleşme ihtimali zayıf…

        SEN NASIL BİR DÜNYA HAYAL EDİYORSUN?

DEVAMINI OKU

Korona mobbingi

SALGIN GÜNLERİNDE ÇALIŞANI BEZDİRMEK
Mobbing virüsü koronadan beter.
Pek çok iyi patron çalışanına sahip çıkarken bazı iblis yöneticiler bezdirmeyi kendine iş edindi.
Ücretsiz izne, işten çıkmaya zorluyorlar.

Kurt dumanlı havayı, işyeri iblisleri de koronayı beklermiş.

Salgın sürecinde çalışanını ücretsiz izne postalamak hatta mümkünse istifaya zorlamak için mobbing (bezdirim) yapan yöneticiler türedi.

Gerek finans kesiminde gerek üretimde duran işleri fırsat bilip çalışandan kurtulmak isteyenlerin şeytani yöntemlerinin sonu gelmiyor.

Geçenlerde bankacı biri sıralıyordu; Hiçbir şey olmaz, işimize bakalım, aynen devam edelim, presi arttıralım, iş saat 12’de başlıyor ama siz sabah 9’da gelin, öğle arası olmasın, evde çalışıyorsa hiç boş zaman bırakmayalım, hedef yok ama vermiş gibi baskı kuralım, evden çalışanlar telefonla satış yapsın. Yüzlercesi.

‘Evde bıraktığın çocuğun var mı? Endişeli misin?  Uzaktan çalışma şartların elverişli mi? Bunları sormaz mobbingci

Bu arada Korona yüzünden robota bağlayan mobbing üstadı, narsist, bencil, psikopat yöneticiler iyice açığa çıkar oldu. Göze girmek için çalışanı istifaya, ücretsiz izne çıkmaya zorlayan korona mobbingcilerine patronları dikkat etmeli.

           MOBBİNG VİRÜSÜ KORONADAN BETER Mİ?

DEVAMINI OKU

İnsanlık krizi bu

ÇEKEMEM BU DERDİ BÖLEK SENİNLE
#Korona zulmetmekte son derece eşitlikçi.
Herkese, her kesime maliyet yüklüyor.
Oluşan faturayı bölüşmek gerekiyor.
Zira hiç kimse tek başına bunun altından kalkamaz.

Korona salgını ülkemizi de sarsmaya başladı. Açıklanan önlem paketi, finansal kriz mantığıyla hazırlanmış. Oysa bu bir var kalma sorunu ve çok derin tedbirler gerekiyor.

1-KİRALAR dondurulsun, evde gelirsizlik külfeti paylaşılsın.

2-Gaz, su, elektrik faturaları ve aidatlar biraz dondurulsun.

3-İşsizlik Fonu tam da bu dar günlerde tamamen kullanılsın.

4-Ücretsiz-ücretli izin yerine yarı maaşla külfet bölünsün.

5-Evde çalışma imkanı memur dahil yapabilenlere tanınsın.

6-Çalışmak zorunda kalanlar için sağlık tedbirleri alınsın.

Mademki Korona zengin-fakir, beyaz-siyah ayırt etmeden herkesi dinine, diline, ırkına, rengine, makamına, siyasi görüşüne bakmadan etkileyebiliyor; o halde o mücadelede maliyeti eşit bölmeliyiz ki ülkemiz bu salgını atlatabilsin.

Çalışanını ücretsiz izne çıkaranlar yarı maaş ödesin. Geliri olmayanın gider saatleri çalışıyor. Kirası, faturası, gıdası…

Bu günler, sosyal paydaşlarınızla dayanışma vaktidir. İyi örnekleri oluştu bile; müşteri, tedarikçi, çalışanını kollayan.

          KÜLFETİ BÖLÜŞMEYİ DÜŞÜNÜR MÜYDÜN?

DEVAMINI OKU

Kadına şiddete karşı Öfke Kontrolü dersi


ŞİDDET DİLİNDEN KURTULALIM
“Kadına şiddete ‘ŞİDDETLE’ karşıyım” sözü dahi şiddet üretir.
Öfke kontrolü dersi, ilkokuldan itibaren zorunlu olsun.
Şiddeti dilimizden, zihnimizden ayıklamalıyız.

Gün geçmiyor ki kadına yönelik şiddet; gündem olmasın…

Öfke her yerde ve insanlar, öfkelerini kontrol edemediği için facialar doğuyor, cinayetler işleniyor, insanlar ölüyor.

Öfke, insani bir duygudur ancak kontrol edilemediğinde felakete yol açtığından, kontrol edilmesi gerekecektir.

Öfkenin nasıl kontrol edileceğine dair yığınca kurum eğitim vermeye başladı bile. Ancak eğitime ilköğretim sürecinden başlanılması halinde, öfkesini boşaltırken kendisine ve başkalarına zarar vermesi sınırlanabilir hatta önlenebilir.

Tartıştığı eşini yaralayan veya öldüren vakalar incelenince genelde varılan sonuç; anlık öfke patlaması olduğudur.

Trafikte yol vermediği için silahına davranan, tartıştığı insanı öfke seline kapılıp öldüren, kadına şiddet uygulayan.

Önerim, psikolog, psikiyatrist ve eğitimcilerin ortaklaşa geliştirecekleri müfredatın biran önce zorunlu ders haline gelmesi…

ÖFKENİ KONTROL EDEBİLİYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yönetim kuruluna %30 kadın koyan batmıyor

KADIN OLMADAN ASLA
Kadını dışarıda bırakan hiçbir ekonomi ve yönetim modeli, sürgit başarı sağlayamıyor.
Yönetim kurullarında daha fazla kadın üye, şirketin ömrünü uzatıyor, karar kalitesini arttırıyor.

Yönetim kurullarında daha fazla kadının yer alması dünyanın çehresini değiştiriyor. McKinsey’in araştırması, yönetimde cinsiyet eşitliği sayesinde global milli hasılanın 12 trilyon $ artacağını ortaya koydu. Dünya Bankası araştırması; %30 kadın üyeli yönetim kuruluna sahip şirketlerin iflasla karşılaşma oranı 5 kat düşüyor, risk kararları almada 4 kat daha fazla başarı sağlanıyor. Kısaca; kadın fark yaratıyor.

Zorlu PSM’de Limak Holding ve Zorlu Holding katkılarıyla gerçekleşen Türkiye Kadın Direktörler Konferansı’nda bu yıl yönetim kurullarındaki kadın oranının %15.9’a çıktığı açıklandı. Yüzde 30 Kulübü Türkiye kampanyası sayesinde BİST şirketlerindeki kadın sayısında dramatik artış oldu.

Tüm BIST şirketlerinin sadece 36’sının yönetim kurulu başkanı kadın ve sadece 14’ünün yönetim kurulunda 1 kadın CEO yer alıyor.   

SİZDE KAÇ KADIN YÖNETİCİ VAR?

DEVAMINI OKU