Bağımlılık salgını

BAĞIMLILIĞIN 5 KISITI

1-Beynin özgür düşünemez

2-Biat zihnini kaplar, aklın iraden gider

3-Ele güne muhtaç olursun

4-Bağlandığın bitince, bitersin

5-Konfor tuzağında çürürsün

İyiye bağlan ama bağımlı hale gelme

Bağımlılık; bir başka şeyle şartlanmış olma, o şeye bağımlı olma hali…

Öyle ki bir hazza, maddeye, kişi veya kişilere bağlanıp kalırız ve hayatımızın kalitesini, bağlandığımızın sınırları belirler. Bağlan ama bağlandığına çok dikkat et.

Bağlan ama bağımlı olma zira bağımlılık kendi iradeni askıya almaktır. Peki, neye bağımlı oluruz? Karamsarlığa bağımlı olursan hayatını kara bulutlarla öreriz.

Bencilliğe bağımlı oluruz, ‘ben’ üzerinden hayatı yönetir ama kaybederiz.

Bağımlı ekonomi, kazandığından fazlasını harcayan, ürettiğinden fazlasını tüketen bu yüzden dışa bağımlı hale gelip özgürlüklerini budayan ulusların düştüğü tuzak…

Kadın için bağımlılık, erkeğin eline bakma hali… Çocuk için bağımlılık, yetişkinliğe dek süren geçici bir süreç olmalıdır.

Aile için bağımlılık, kendi ayakları üzerinde duramama ve bir başka aileye, siyasi partiye sürgit muhtaç olmaktır.

Şirketin bağımlılığı, sürekli destekle ayakta kalabilmesidir.

Bir lider için bağımlılık, iktidar hırsının içinde boğulmaktır.

      SENİN BAĞIMLILIĞIN NEYE VE KİMLEREDİR?

DEVAMINI OKU

Dayanıklı toplum olmak

DAYANIKSIZLIĞIN 5 TEHDİDİ

1-Küçük sorunlarla dahi baş edilemez

2-Hayat kalitesinden çalar

3-Kaynaklarını unutturur

4-Toplumu başkasına bağımlı kılar

4-Ekonomiyi çökertir

5-Kötü yönetime mahkûm olunur

Dayanıklılık, insanların karşılaştıkları travmalar zorluklara karşı gösterdikleri dirençtir. Toplumlar için de geçerlidir.

Dayanıksızlık, sağlam olmayan, güçsüz, metanetsiz ve sık bozulabilir olma kusurudur. Kusur; çünkü dayanıksızlıklarla baş edebiliriz.

Dayanıksızlık, kaliteden çalar, hayattan alıkoyar, yaşamı kullanışsız kılar. Dayanıksız bir sağlık, hastalanmaya, bir sebze bozulmaya, bir ekonomi kırılmaya mahkûmdür. Dayanıksız bir toplum, diğerlerine taviz verir.

Hayatın getirdiği yüklerin karşısında dağılmamak gerekir. Dayanıklılık, bizim dışımızdaki olaylara karşı toplumun takındığı tutumdur.

Eğer uçurumdan bakmaya cesaret edip toplumsal kaynakları harekete geçirirsek, tehditler, kriz ve benzeri dertlerle baş edebiliriz.

Kişilerin bencilleşmesi, toplumları çürütür ve dayanıksız kılar.

Toplumda haksızlık, adaletsizlik, yolsuzluk, rüşvet, zulüm, kayırmacılık, terör gibi belâlara göz yumuluyorsa, o toplum, riskler karşısında dayanıksız hale gelmiştir ve çürümeye başlamış demektir.

        ZORLUKLAR KARŞISINDA DAYANIKLI MISIN?

DEVAMINI OKU

Hatalarından ders çıkar

HATADAN ÇIKACAK 5 DERS

1-En etkili eğitimdir

2-Ders çıkardıysan ödüldür

3-Ders çıkaramadıysan cezadır

4-İş yaptığının kanıtıdır

5-Gerçek dostlarını tanırsın

Ders alınmazsa hata;

bir sonraki hatanın virüsüdür.

Mehmet Akif Ersoy; Safahat’ın 7’nci kitabında seslenir;

Geçmişten adam hisse kaparmış. Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

İbni Haldun; tekrarlanın tarih değil, hatalar olduğunu söyler bize… Günümüzden bir yorum ise; ‘tarih tekerrür etmese de kafiyelidir’ diye uyarır.

Kafiye; ders alınmayan hatalara dairdir. Halbuki bizler hatayı, öğreti olarak bilip, tekrarlanmasın diye ondan ders alma gayretiyle yol alırız.

Çarpık şehirleşirsin yaşanmaz kentlerin olur ders almazsın.

Ekonomide geç tedbir alırsın, krizlerin olur ders almazsın.

Oysa tecrübe; insanlara hataların verdiği isim değil midir?

Hatalar, dolu bir hayat için ödediğimiz bedel ise neden ders alamıyor ve aynı hataları tekrarlayıp duruyoruz?

Aptallık, ‘aynı şeyi tekrarlayıp farklı sonuç beklemek’ diye tanımlanır. Ders almak şartıyla hata yapmak öğreticidir.

       SEN HATALARINDAN DERS ÇIKARIYOR MUSUN?

DEVAMINI OKU

Yüklerinden kurtul

YÜKÜNÜ ATMANIN 5 ÖDÜLÜ

1-Hafiflersin

2-Hayatın kolaylaşır

3-Sırtındaki keneler gider

4-Ekonomin düzelir

5-Daha hızlı koşarsın

Kuşa kanadı ağır gelmez ama sana kanat

olmayan, sırtındaki en ağır yük olacaktır.

Yük; taşıdığın şeylerin tümü… Ağırlıkların, altında ezildiğin, isteksizliğin, sıkıntıların, yapmak istemediklerin, ağzına, boğazına dek dolmuşluğun, zorunluluklarınSırtındakiler

Bu yükleri sırtından indirdiğin kadar karışırsın hayata…

Göremediklerini görür, işitmediklerini işitir, tatmadıklarını tadarsın. Yürüdüğün yol kısalır, omuzların daha dik durur.

Cebindeki yük, borçlarındır. Ekonomideki yük; işsizliktir, enflasyondur, üretememenin, kendi kendine yetememenin fukaralığıdır.

Bunu hissetmen kolaydır da bu yükleri sana yükleyeni idrak etmen zordur. Seni taşısın diye seçtiğin, omuzundaki en ağır yük olur.

Çözdüğünden daha fazla sorun çıkaranlar da yük olur sana…

Sürekli yük altında ezilenler, gelişemez. S

eni taşıma iddiasındakiler, senin yükün olmuştur.

Ülkenin sırtına yük olanlar senin de yükün halini alınca; çare üretmek kaçınılmaz olacaktır. Çare; yüklerini sırtından atmaktır.

Bu yükleri sırtından atmak senin kurtuluşun, refahın, hafiflemenin, sağlığın olacaktır.

        SIRTINA YÜK OLANLARIN FARKINDA MISIN?

DEVAMINI OKU

Yapmadığın atışların tamamını ıskalarsın…

EYLEME GEÇMENİN 5 FAYDASI

1-Değer üretirsin

2-Paslanmazsın, yol alırsın

3-Çelişirsin

4-Gelişirsin

5-Özgür olursun

Hareket etmeyen, zincirlerini fark edemez.

Maharet iltifata tabidir, mazeret takdir edilmez.

Wayne Gretzky böyle diyor. Devamı bizden gelsin;

Hiçbir şey yapmazsak bir şey olmasını bekleyebilir miyiz?

Halimizi güzelleştirmeden, ülkenin ahvali düzelebilir mi?

Bir çocuk, hiç adım atmadan yürüyebilir mi?

Konfor içinde eylemsizlikle acaba nereye varırız? T

oprağı çapalamadan tarlada çabalamadan harmanda sözümüz geçer mi?

Elden gelen öğüne bel bağlarsak, karnımız sürgit doyabilir mi?

Tüketerek büyümeyi sürdürürsek, fakirlikten çıkılır mı?

Cehalet limanında güvende miyiz? Bilgi deryasına açılmadan beynimizi nasıl geliştirebiliriz ki?

Kazandığından fazlasını harcayan, borçtan kurtulabilir mi?

Ürettiğinden fazlasını tüketen ithalat bağımlısı olmaz mı?

Devlet malı deniz yemeyen domuz kafasındakiler, çürüdüklerini görmez mi?

Ahlakı dışlayıp kurnazlığı seçenler hayatı ıskalamaz mı?

       BU EYLEMSİZLİKLE NEREYE VARABİLECEKSİN?

DEVAMINI OKU

Neden yapamıyoruz?

BAŞLADIĞIN İŞİ BİTİRMENİN 5 ADIMI

1-Niyetin samimi olsun

2-Süreci planla

3-Gereksiz ayrıntıları ertele

4-Kendine bitiş tarihi koy

5-Aksiliklere hazırlıklı ol

Yarım bıraktığın 10 iş; 1 tam iş olmayacaktır.

İstiyoruz ama neden yapamıyoruz? Samimiyetimiz mi yok?

Projeye başlıyoruz. Yeni öneriler getiriyoruz. Günlerce toplanıyor, alt ekipler kuruyoruz. Sonra yarım bırakıyoruz.

Yüzüne bile bakmıyoruz. Bakımsızlıktan öldürüyoruz. İlgisizlikten yıldırıyoruz. Sessizlikten bezdiriyoruz. Dokunmamaktan tozlandırıyoruz.

En önemlisi de ilhamını çalıyoruz. Geleceğin tohumlarını yiyoruz. İçini dışını oyuyor fakat sorsalar; istiyoruz.

İstemek sürgit söylenmek midir? Koro halinde aynı sözleri mi yinelemektir? Biliyor, anlıyor, görüyor, duyuyorsak…

Neden yapamıyoruz ki? O zaman sormak gerekir; bugüne kadar hangi gerçekten istediğimiz şeyi yapamadık? Kim engel olabildi bize? Hangi güç durabildi karşımızda?

Hadi açalım defterleri ve bir bakalım… Biraz samimiyet

Çok az samimiyet dahi rafa kaldırılan reformları çıkarır, atılmayan adımları attırır. Tozlu dosyalara takla attırır.

Samimiyet dediğin insanın içinden gelmeli. İstiyoruz ama başlasak dahi bitiremiyoruz.

     SEN HALA ÇOK İSTEYİP YAPAMAYAN MISIN?

DEVAMINI OKU

İşte bizim hikâyemiz…

5 HİKÂYE ÖNERİSİ

1-Ahlaki çürümüşlüğü önle

2-Eğitimi bilimle buluştur

3-Hukuk her yerde olsun

4-Parazitlerden kurtul

5-Değer üret

Aslanlar kendi hikâyelerini yazmadıkça;

avcı palavralarını dinlemek zorunda kalırız.

Bir ülke, hikâyesiyle kazanır. Tarihimizdeki büyük başarılar daima yazdığımız hikâyelerle sağlandı. Dünya gündeminde hikâyen ile var olursun.

Ülkenin başarısı, yazdığın hikâye ile gelir. Peki, bizim hikâyemiz nedir? Son 10 yıldır Türkiye’de hangi hikâyeyi yazabildik?

İktidar da muhalefet  de bunu başaramadı. Oysa turizmde hikâye yazsan dünya döner sana bakar.

Ekonomide hikâye yazsan dünya ekonomisi içinde sen konuşulursun. Tarımda, teknolojide, ekonomide hikâyesizlik.

Sizin bir hikâyeniz yoksa başkasının başarı hikâyelerinin peşine takılırsınız. Endüstri bilmem kaç sıfır, Mars’ın fethi, 5G, robotlar, dikey tarım, yeşil ekonomi, korona aşısı gibi…

Hal böyle olunca hikâyenizi içerideki haybeden hikâyeciler yazar; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, mafya babaları, siyasi kirliliğe batanlar, birbirine çamur atanlar, korona virüsü, açlık, enflasyon, yüksek faiz, rekortmen kurlar ve diğerleri.

Eğer bu oyundan sıkıldıysan, hikâyeni gözden geçirmelisin.

Hangi hikâyenin parçası olduğunu bil ve hikayeni değiştir…

       MASAL DİNLİYORSAN ÜLKEN YÜKSELEBİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Gündemin seni belirler

5 GÜNDEM UYARISI

1-İlgi alanlarına dikkat

2-Sıkça andığına dönüşürsün

3-Seni geliştireni gündem et

4-Dedikodu çarkına kapılma

5-Zihnini işgalcilerden koru

Neyi anarsan başın oraya bağlanır.

Gündemi kısır olanın günü kesat olur.

İnsan neyi anarsa başı oraya bağlanır ve kendisine gündem edindiği konular, tüm zihnini kaplar, rutinini şekillendirir.

Eğer gündeminde dünün pişmanlıkları ve yarının kaygıları varsa bugünkü gündemini oluşturamaz, hayatı ıskalarsın.

Peki, bir ülkenin gündemi nelerden oluşur? Eğer kendine daha iyi yarını layık görüyorsa, uygarlık talebini, gelişme büyüme kalkınma, refah, mutluluk, huzur gündemleri oluşur.

Ama üretime odaklanmak yerine tüketime odaklanır, kısır çekişmeleri gündemine doldurursa, ya yerinde patinajdadır ya da geri gidiyordur.

Bizler, ‘kim ne yapmışlara’ öylesine odaklandık ki kedi videosu izler gibi zamanımızı harcıyor, aile, futbol, mafya, siyaset dedikodularıyla oyalanıyoruz.

Öyle bir hale geldik ki düşünmemizi istemeyenlerin bize dayattığı gündemi hap gibi yutuyor ve bizden beklenen boş işlerle zihni meşgul edip gerçeğe kör olmamız sağlanıyor.

Bizler kendi kısır gündemimizle meşgulken, dünya dönüyor ve fırsatlar, zenginlikler akıp gidiyor, riskleri göremiyoruz.

          SENİN GÜNDEMİNDE HANGİ KONULAR VAR?

DEVAMINI OKU

Değişmek yetmiyor dönüşmek gerek…

DÖNÜŞÜMÜN 5 GEREKLİLİĞİ

1-Artık değişim yetmiyordur

2-İş, iletişim, ilişki süreçleri değişmiştir

3-Yeni bir dünya kurulmuştur

4-Pazar şartları farklılaşmıştır

5-Aynı kalırsan silineceksindir

Ya dönüşüm ya ölüm zamanı.

Değişim; belli bir süreç içinde yer alan değişikliklerin tümü.

Dönüşüm; daha iyi bir yarın uğruna dünü geride bırakmak…

Kriz zamanlarında değişim gereklidir ama dönüşüm şarttır.

İş süreçleri, iletişim süreçleri, ilişki süreçleri ve daha önce var olmayan bilgi süreçleri; olağanüstü değişim içinde iken artık değer üretmeyen her şeyi; yeni iklime dönüştürmeli.

İş yapma kuralları, tedarik zincirleri değişti. Yönetim de üretim de değişmek zorunda. Hatta dönüşmek zorunda

Aksi halde bırakın gelişmeyi, değişmeyi, ayakta kalınamaz.

Bundan 25 yıl önce Fortune Global listesinde yer alan 500 şirketten yarısı artık listede yer almıyor. Dönüşüm çağında 2030’a dek şimdiki en büyük 500’ün yarısı liste dışı olacak.

Değişimde geriye gitmenin yolu, yerinde saymak idi. Ancak dönüşen dünyada bunu başaramayanlara bir yarın yoktur.

        DEĞİŞENLERDEN MİSİN DÖNÜŞENLERDEN Mİ?

DEVAMINI OKU

Krizde olmadığını sanıp krizlerden korkuyoruz

KRİZİN 5 ÖZELLİĞİ

1-Varlığı tehdit etmesi

2-Acil müdahale gerektirmesi

3-Ani değişikliklere zorlaması

4-Mevcut yapıların yetersizliği

5-Korku – paniğe yol açması

Kriz fırsat barındırır da;

Görenedir görene…

Köre nedir köre ne…

Kriz bir ülkenin, kurumun, bireyin işleyiş biçimini tehdit eden veya hayatını tehlikeye sokan, acil karar verilmesi gereken, uyum ve önleme sistemlerini yetersiz hale getiren gerilimli durumdur.

Aslında işler uzun süredir yolunda gitmiyordur fakat hayat bir şekilde devam ediyor, gün kurtarılıyordur. Ama süreçler bunalımda, bireyler de buhran yaşamaktadır.

Buna rağmen kriz kelimesi dillerde değildir fakat hayatın içindedir. Krizin maliyetini arttıran zaten bu gaflettir.

Ol mahiler ki derya içredür deryayı bilmezler’ der Hayali… Balık, kriz deryasındadır fakat onu bilmemektedir.

Hatta tüm kriz uyarılarını yok sayabilmek ve tedbirde geç kalabilmektedir.

Gerçi krizi hayati sorun hale getiren, krizde olmadığını sanıp, krizlerde korkmak ama hiçbir şey yapamamak halidir.

Kriz fırsat barındırır. Ama bu durum; Görenedir göre neKöre nedir, köre ne

       KENDİ KRİZİNİ FARKEDEBİLENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU