Çok bilen çok yanılır

BİNDİĞİM AT BENDEN AKILLI OLMASIN

1-Hayat bir yarış

2-Akılsız atlarla yarış kazanılmaz

3-Akıllılarla koş

4-Kendinden akıllıları keşfetmeye çalış

5-Böylesi yönetici için başarı; kader olur

Hele ki yarım yamalak bilen herkesten daha da çok yanılır. Çünkü bildiğini sanır ve böyle birine öğretmek imkansızdır.

Yöneticilerde gördüğüm şudur; liyakat sahibi ve gerçekten bilen insanları nedense kendilerinden uzak tutar, onlarla aralarına mesafe koyarlar.

Onun yerine kendilerinden daha az bilenleri tercih ederler. Zira ancak bu sayede kendini daha değerli, akıllı, zeki ve vazgeçilmez biri zannederler.

Gözlemim şudur; işletmelerde ikinci sınıf yönetici, etrafına üçüncü sınıf kadro edinir. İtibarını bu sayede koruduğunu sanır.

Oysa birinci sınıf yönetici, etrafında bilen çalışan bulundurmak ister.

Önerim; kendinden daha zeki ve akıllı insanları bulup, onların hizmetine girmektir.

‘Hükmetmek’ değil, onların hizmetine girmek

Bu, zor bir zenaattir zira özgüven gerektirir, erdem gerektirir, basiret gerektirir.

Çalıştığı kişileri liyakat havuzundan seçenlerin başarısı ortadadır ve bilen adam yerine bizden adam seçenlerin hüsranı; daha da ortadadır.

Çok bilen çok yanılır zira…

       ÖNCELİĞİN BİZDEN ADAM MI BİLEN ADAM MI?

DEVAMINI OKU

Sanal dünya 10 emri

SİBER FELAKETZEDE OLABİLİRSİN

1-Zenginliğimizi bilgisayarlara emanet ettiğimiz

2-işlerimizi sanala taşıdığımız dünyada

3-Ayakta kalabilmek için

4-Emir mahiyetinde

5-On temel tedbir öneriyorum

1-PARANOYAK OL: Güvenlik sorunu bilincinde ol. Her an her yerden bir saldırı gelebilir. Nitekim sıkça geliyor da…

2- KİLİT TAK: Kapını kilitle ki korsanın başını belaya sokma. Güvenliğin için yatırım yap. Maliyetin 9’da 1’i kadar.

3 –YABANCIYA DİKKAT: Gönderenini tanımadığın belge dosyayı, programı asla kabul etme. Haini hanene sokma.

4- RÖNTGENCİ OLMA: Çalma kapıyı, çalarlar kapını. Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalı.

5-TEMİZLİK İMANDANDIR: Sıkça bilgisayarını temizle.

6-KOPYALA:Servetini her gün kopyala ki felakette kazan.

7- BEKÇİ TUT: Güvenlik yazılımlarını deneme, satın al.

8- SIRDAŞIN OL: Her sırrını bilgisayarınla paylaşma. İki arasından çıkan, sır değildir. 2 ise 2 kişi değil, 2 dudağın…

9-SİGORTALA: Verilerini, sistemini sigortalamayı dene.

10- DUA ET: Siber evrende güvenlik yok. Yalnızca fırsat ve tahdit var. Önce tedbir al sonra tevekkül et. Ve bir hackerin (siber şeytan) şerrinden korunmak için dua et.

  KALENE TRUVA ATI SOKMUŞ OLMAYASIN SAKIN?

DEVAMINI OKU

Kuru koruman yetmez üretimi de korumalısın

ENFLASYON KORUMALI ÜRETİM

1-Mevduata kur koruması uygulanıyor

2-Oysa üretimin korunması gerek

3-Gübre, tohum, ilaç, mazot zamlarını geri alın

4-Üreticiye bu girdileri sağlayın

5-Böylece tarımsal üretim sürebilsin

Tasarruf sahibine parasını dolardan alıp liraya yatırsın diye kur korumalı mevduat sistemi uygulanıyor.

Amaç, enflasyon üzerinde kur baskısını kırmak ve tasarruf sahibinin dövize akışını engellemek

Bu sayede mevduata kurdaki artışa karşı koruma getirmek…

Peki, enflasyon karşısında tehlikede olan yalnızca mevduat sahibi mi?

Ya çiftçiye ne demeli? Üreticiyi enflasyondan korumak gerekmez mi?

Misal neden üretime enflasyon koruması getirmiyoruz?

Gıda, dövizden daha mı az önemli bizim için?

Üretimi korumak için gübre, ilaç, tohum ve mazot zamları geri alınmalı, çiftçiye ucuz girdi temin edilmeli ki tarımsal üretim sürebilsin.

Çiftçi gübre alamaz, tohum ekemez, ilaç kullanamazsa, zaten ateş pahası olan gıda fiyatları daha yüksek düzeye çıkacak, gıdada dışa bağımlılığımız artacak.

Kuru koruduğumuz kadar üretimi de korumamız zorunludur.

GIDA ÜRETİLMEZSE MEVDUAT KARIN DOYURUR MU?

DEVAMINI OKU

Karaborsayı hortlatma

YERALTI EKONOMİSİNİN ZARARI

1-Girdileri ucuzlatıp üretimi arttırmadan,

2-Fiyatları dondurursan; karaborsa hortlar

3-Tezgahaltı alışveriş başlar

4-Aracı kazanır devlet vergisinden olur

5-Vatandaş karaborsacının pençesine düşer

Karaborsa; yeraltı ekonomisinin alışveriş aracıdır.

Fiyatı otorite tarafından belirlenmiş bir malın, daha yüksek fiyattan gizlice alınıp satılmasıdır.

Peki, nereden çıktı bu karaborsa lafı?

Enflasyonla savaşı etiketler üzerinden verme yolunu seçen hükümetin, et, un, yağ, süt gibi 20 temel gıda ürününde fiyatları sabitlemeye hazırlanıyor.

Bunu yaptıklarında olacağı şudur; satıcı, tezgah altından o gıda ürünlerini daha pahalıya satacak, üretici o malları daha pahalıya sevk edecek.

Böylece bir yeraltı ekonomisi doğacak, gölge fiyatlar oluşacak.

Nereden mi biliyoruz? Çok açık; geçmişte bunu denemiş ve karaborsa yağ, karaborsa şeker, karaborsa un piyasası oluşturmuştuk.

İşe yaradı mı peki? Ucuzluk getirdi mi? Hayır.

Aksine gölge fiyatlar yüzünden fahiş fırsat kârları oluştu.

Enflasyonla savaş, etiketler üzerinde verilmez.

Tarlada, fabrikada, lojistikte, değer zincirinde verilir.

Mazot, enerji, gübre, yemde zamları geri al, girdilerin fiyatını sabitlemeye bak.

       ENFLASYONU İNDİRME NİYETİNİZ VAR MI?

DEVAMINI OKU

Önerisiz eleştirme

KUSUR ARIYORSAN BÜTÜN AYNALAR SENİN

1-Gözlerin dünyayı gözler de kendini göremez

2-Bu yüzden aynaya ihtiyaç olur.

3-Eleştiri; aynadır sana.

4-Ama aklında bulunsun;

5-SİLGİN kaleminden önce bitiyorsa HATALI sensin

Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir. Ağrı ile aynı işi görür. Çünkü ağrı; vücuttaki arızanın habercisidir.

Ben, övgüden ziyade eleştiriye ihtiyaç duyarım. Çünkü her eleştiri, bana tutulan aynadır. Ancak o sayede kusurlarım giderilir, kendimi geliştirme fırsatım doğar, zenginleşirim.

Fakat gereksiz, yerli yersiz eleştirinin fazla hükmü olmaz.

Altın kural şu; eleştiriyorsan en az 1 öneriyle yap bunu.

Önce iğneyi kendine batır sonra çuvaldızı ele batırırsın.

Dinlemeden, anlamadan eleştirme. Öneri sunmuyorsan sus.

YARGI yerine ANLAMA gayretin olsun. Eleştirdiğin şey belki de senin anlayamadığındır. Mevlana Mesnevi DİNLE kelimesiyle başlar. 2 kulakla 2 dinle, 1 ağızla 1 kez eleştir.

DOZUNU kaçırma, USLUBUN yumuşak olsun, kırıcı değil…

Unutma ki basit insanlar kendilerinin anlama yeteneklerinin üstüne çıkan her şeyi eleştirirler. Eleştiri kaldıracak kadar büyük değilsen, övülmeye değmeyecek kadar küçüksündür.

Eleştirmenlerin genelde başarısızlar olduğunu unutmayın.

ÖNERİSİZ ELEŞTİRİN GİZLİ ÖVGÜN OLABİLİR Mİ?

DEVAMINI OKU

Sözün; senedindir

SÖZE DAİR 5 KURAL

1-Söz ola kese savaşı

2-Söz ola kestire başı

3-Söz ola ağulu aşı

4-Yağ ile bal ede bir söz

5-Tutulan söz itibar getirir tutulmayan söz itibar yitirir Ağzından çıkanı; kulağın duysun ve gereğini yap.

Tutamayacağın sözü verme. Verdiğin sözü de tut.

Enflasyon inecek diyorsan; indir

Döviz düşecek diyorsan; düşür

Ülke büyüyecek diyorsan; büyüt

Ne söz verdiysen yerine getir.

Zira verdiğin sözü bizler hatırlayabiliyoruz.

En ummadığın keşf eder esrar-ı derûnun / Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın.’

Ziya Paşa böyle sesleniyor; İçindeki sırları bazen en ummadığın kişi keşfeder. Sen herkesi kör ve bütün insanları sersem mi zannediyorsun?

Verdiğin söz, senin senedindir. Her senet; vadesi geldiğinde ödenecektir.

Eğer ödenmezse, bir şekilde senden tahsil edilecek.

Siyasetçi isen sandıkta bu sözün hesabı sorulacaktır.

Ticaret erbabıysan mahkemede soluğu alırsın, kapına icra dayanacaktır.

İnsan olarak ağzından çıkanı kulağın duymalı, aksi halde sana bunu duyururlar.

Sözü senet olanın verdiği sözü yerine getirmesi halinde güvenilirliği artar.

İtibarı yükselir.

Ancak verdiği sözü tutmayanın saygınlığı yiter, itibarı gider, çer çöp olur.

              VERDİĞİ SÖZÜ TUTANLARDAN MISIN?

DEVAMINI OKU

Aşırı konfor çürütür

ÇÜRÜMENİN 5 DİNAMİĞİ

1-Akıl dumura uğrar, işlevsizleşir

2-Sebep-sonuç ilişkisi yok olur

3-Doğru-yanlış ekseni silikleşir

4-İyi-kötü ayırtı bulanıklaşır

5-Çürüme başlamışsa durdurulamaz

Konfor; çürümeyi başlatan unsurdur.

Yapının bozulması, kokuşma… Çürüme, kendiliğinden olmaz. Yapıyı bozan etkenler vardır.

Maddenin bütünlüğüne saldırı, çoğu kez maddenin onu kabulüyle başlar. Hiçbir çürük, bunu kendi başına yapmamıştır.

Mutlaka o yapının kendi içine aldığı çürüteni, çürütenleri olacaktır.

Bir düşünce temelsiz ve kanıtsız kalınca çürür, çürütülür.

Dayanağını yitiren her şey gibi… Yıpranır, çöker, onu bütünlüğünde tutacak bağlar yok olmuştur.

Çimentosuz harç gibi, kum ve çakıl dağılır, bina çöker.

Çürüme, organizmaya has bir yaşam döngüsüdür. Toplum organizması, çürümenin en dramatik yaşandığı alandır.

Bireyler arasındaki onları bir arada tutan değerler zayıflar, bağlar kopmaya başlar ve ahlak çimentosu erir. Artık o toplum çürümeye başlamış demektir.

Bireyin çürümesi de değer kaybıyla oluşur. Önce  vicdanı susturur. Sonra konfor devreye girer. Aşırı konfor, çürütür. Hem de lime lime yapar tüm benliğini insanın…

        KONFOR TUZAĞINA DÜŞENLERDEN MİSİN?

DEVAMINI OKU

Hatasız dost olmaz

GERÇEK DOSTUN 5 ÖZELLİĞİ

1-Güç günde yanında olmuştur

2-Çağrılmadan gelendir

3-Sana daima gerçeği söyler

4-Çıkarı için seni satmaz

5-Kusuruna rağmen onu seversin

Dostun matematiği; sevinci ikiye katlar, acıyı ikiye böler.

Güven, sevgi, yakınlık ve gönüldaşlık… Eğer bir kişide toplanmışsa, ona dost deriz.

Sırtını yaslayacağın, destini (elini) tutan ve en iyi anlaşabildiğindir dost.

Düşman kavramına en uzak olandır.

Zamanla içi başka anlamlarla doldurulan dost kelimesi, bir şeye aşırı ilgi duymanın ifadesi oldu, arkadaşın dayanıklısı, sahibine sevgi gösteren hayvanı kapsar şekilde anlam genişlemesi yaşadı.

Farsçadan dilimize miras; kadim anlamıyla; en yakın olandır.

Tek yumurta ikizinden de yakın olabilendir.

Kardeşten ileri, sevgiliden beridir.

Dostuna dost, düşmanına düşman olan; her halükarda seni seven de döven de odur.

Sever; çünkü destindesin. Söver çünkü sana kızma hakkı vardır. Döver çünkü seni uyarma ayrıcalığını sonuna dek kullanabilendir.

Hataya gelince…Zorlukla denenmemişi dost edinme.

Eğer istekleriyle arasına girmene rağmen seni harcamamışsa o gerçek dosttur.

Sana gelince; sen onun hatasını görüp kabullenebiliyorsan; dost olmuşsundur.

        İYİ GÜNÜN DOSTU, KÖTÜ GÜNDE HANİ?

DEVAMINI OKU

Kamu zararlısı

KAMU YARARI GÖZETİRKEN KAMUYA ZARAR VERME

1-Liyakatsiz kamu kımıl zararlısından beter.

2-Kararı elinde tutanın bilgisizliği,

3-kamu yararı gözeteyim derken,

4-Kamuya zarar verebiliyor

5-Çözüm; liyakati tercihte

Kamu yararı; kamu adına yarar sağlamayı tanımlar.

En azından kamunun zarara uğratılmaması anlamı taşır.

Hatta “kamu yararı gözeterek” atılan her adımın toplum ve ülke adına daha hayırlı sonuçlar vereceği düşünülür.

Kamu yararı gözetmeyene de “kımıl zararlısı” gözüyle bakılır. Kamu yararı iyi de; ‘kamu’dan ve ‘yarar’dan, kimin ne anladığı önemli.

Eğer kamu diye ait olduğun sosyal sınıf veya çıkar grubunu tanımlıyorsan, üreteceğin fayda da ona göredir.

Misal “kamu” diye sana oy verecekleri tanımlıyor ve gerisini iplemiyor olabilirsin.

General Motors’un Amerikan halkına pompaladığı kamu yararı” tanımı şuydu; “GM için iyi olan, Amerika için de iyidir.” Böyle olmadığını ancak, GM batınca kavrayabildiler.

Yarar kavramı da göreceli… Yakın tarihimizdeki pek çok ekonomik yaptırıma bakın; yarar diye alınmış çoğu karar, “zarar” getirmiştir.

Finans bilmeyen yargıcın finansal etkileri olan hayati kararlar vermesi, ticaretten bihaberin yasa diye yasak getirmesi gibi…

LİYAKAT SAHİBİ MİSİN?

DEVAMINI OKU

Rekabet kültürü

RAKİBİNE PUSU KURMA; MERT OL!

1-Yapıcı rekabet, mert işidir.

2-Bizi geliştirir.

3-Yıkıcı rekabet, pusu işidir.

4-Bizi de mahveder.

5-Rakibinle anlaşıp kartelleşmek ise topluma zarar verir

Rekabeti, küresel ve centilmenlik boyutunda tanımlarsanız, ülkenizi, kurumunuzu ya da şirketinizi birinci lig ikliminde var edersiniz.

Ancak rekabeti yıkıcı ve pusu üzerine kurarsanız, ülkeniz orta gelir tuzağına, kurumunuz ve şirketiniz de itibarsızlaşma sürecine girmiş demektir.

Pusu, akıldan ziyade kurnazlığı çağrıştırır. Mertlikten uzaktır. İstismar içerir.

Karaborsacılıktan fırsatçılığa, koltuk istismarından rüşvet, irtikâp gibi bütün sosyal kirleticilere yataklık eder pusu…

Birinci sınıf Gelişmiş ekonomilerde rekabet algısının, kabile toplum düzeyinde olmaması gerekir.

Bizde rekabet denince “ezeli rekabet” anlaşılır ve “en büyük filanca, başka büyük yok” klişesidir.

Rekabeti kim sevmez? Düelloya gücü ve yüreği yetmeyen sevmez.

Bir de etik dışı kalmayı marifet sayan “imtiyaz obur” yapılar sevmez.

Rekabet; rakibi pusu kurup yok etmek veya rakiple anlaşıp halkı dolandırmak ikilemine saplanıp kalmış ise rekabet algımızı temelden sorgulamak

     gerekir. SİZCE GÜNÜMÜZDE MERTLİK ÖLDÜ MÜ?

DEVAMINI OKU